İdlib’e saldırılması durumunda bölgede katliam yaşanacağı konusunda Esad ve Rusya dışında tüm dünya ülkeleri hemfikir. Hatta “Suriye Başkanı Beşar Esad Suriye’nin İdlib şehrine düşünmeden saldırmamalı. Ruslar ve İranlılar bu muhtemel insanlık trajedisinde yer alarak derin bir insani hata yaparlar. Yüz binlerce insan ölebilir. Olmasına müsaade etmeyin” şeklindeki görüşünü Twitter üzerinden paylaşan Trump bile. Tabii yersen. Çünkü Trump’ın uyarıları her ne kadar insanlık adına kulağa hoş gelse de aslında daha çok laf olsun diye sarf edilmiş sözler. Hele de aynı ABD’nin 1.5 milyon Iraklı ya da Yemen’de çocuklar öldüğünde hiç sesinin çıkmadığı düşünüldüğünde. Ve de alenen terör örgütü YPG/PKK’yı silahlandırdığı, desteklediği dikkate alındığında. Dolayısıyla da Trump’ın bu sözleriyle İdlib’de ölen ya da olası bir saldırıda ölecek sivilleri düşünmekten ziyade ABD’nin Suriye’de çizilen karizmasını kurtarmaya yönelik hamleler yaptığı çok açık. Nasılını ve niyesini emekli tuğgeneral, Dr. Naim Babüroğlu anlatıyor:
“ABD Suriye’de iç savaşın bitmesini istemiyor. Onun gibi İsrail, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri de istemiyor. Bunun da birçok nedeni var. Birincisi, eğer iç savaş biterse Rusya’nın, Esad’ın ve İran’ın zaferi ilan edilmiş olacak. Bu da küresel güç ABD’nin zoruna gidiyor.
İkincisi, Suriye rejimi, Esad topraklarına tekrar hâkim olursa, İsrail’in güvenliği sağlanamamış olacak, yani ABD’nin Ortadoğu’daki bölme, parçalama hedefleri gerçekleşmeyecek. Üçüncüsü ise böyle bir durum ABD’nin İran’a dönük planladığı operasyonu da olumsuz etkileyecek. Özellikle de psikolojik açıdan. O nedenle de ABD ve ABD’nin destekçileri Esad’ın tamamen devrilmesini ve Suriye’de iç savaşın bitmemesini istiyor. Dolayısıyla da İdlib’de herkesin, BM’nin terör grubu olarak kabul ettiği unsurların da etkisiz duruma getirilmesini istemiyor. Çünkü etkisiz duruma getirirlerse, iç savaşın aracı ortadan kalkmış olur. İç savaşı tetikleyecek unsur yok olmuş olur.”
Türkiye’nin barışçıl çözüm çabası ile ABD’nin Esad’a karşı oluşu ve “Olası bir operasyon felaket olur” çıkışı farklı yani?
“ABD Suriye rejiminin devam etmesi İsrail’in güvenliğine aykırı diyor. Onunki tamamen emperyalist bir proje. Yani Türkiye’yle falan ilgisi yok. Ama Türkiye Astana sürecinde masada olduğu için ‘Sen Rusya’nın planına karşı çık, aman evet deme’ diyerek etkilemeye çalışıyor. Esad’a düşman gibi davranıp Türkiye’nin aklını çelmeye çalışıyor. Ben olsam, ABD’ye Menbiç’ten YPG/PKK’yı lağvet, Fırat’ın doğusundaki silahları da topla derim...”
Özetle, İdlib’in kaderini belirleyecek yarınki Tahran zirvesi öncesinde sahada tedirginlik had safhada. Çünkü bölgede 30-40 bin civarında terörist olduğu değerlendiriliyor. Yine o bölgede sivil olarak da 3.5 milyonluk bir nüfus var. Ve bunların yüzde 90’ına yakını iç mülteci, yani evi barkı olmadan buraya sığınmış insanlar. Dahası, çoğunluğu teröristlerle iç içe. Dolayısıyla da kim kimdir ayırt etmek hayli güç. Hatta istihbarat yetkililerinden aldığım bilgilere göre, bazı yerlerde siviller kalkan olarak kullanılıyor. Ya da bulundukları bölgeyi terk etmek isteyen muhaliflere teröristler baskı uyguluyor, hapse atıyor.
Masada ise Türkiye dışında gerçekten samimi ve net başka ülke yok. Dolayısıyla da İdlib sorununun savaşla halledilmesi ne kadar sakıncalı ise barışçı yollardan çözümlenmesi de o kadar zor görünüyor...