Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un “ABD Öcalan’ı verip PKK’yı kontrol etti” sözleriyle yine bildik soruya odaklandık:
ABD, 1999’da Abdullah Öcalan’ı neden Türkiye’ye teslim etti?
Çünkü yanıt doğrudan dün Irak’ta, bugün de Suriye’de yaşananlarla bağlantılı bir durum. Özellikle de resmi terör örgütü listesinde olmasına rağmen ABD’nin PKK’yla olan iş birliği ve bir terör devleti kurdurma sevdası gibi her türlü kirli tezgâhı içeren bir filmin başlangıcı olması açısından. Dolayısıyla da Öcalan paketlendiğinde dönemin başbakanı merhum Ecevit’in “Neden teslim etti bunlar, ben pek anlayamadım” sorusunun yanıtı artık daha net. Niyesini o günlerdeki gelişmelerin yakın tanıklarından MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş anlatıyor:
“Öcalan bize teslim edilirken esasında Irak’ın işgali, yeni Irak Anayasası’nda Kürtlere federal bir statü yaratılması ABD politikasının hedeflerinden biriydi. Yani Öcalan’ın teslim edilmesi yaratılmak istenen bir Kürt statüsüne ulaşmak için ortaya konan araçlardandı. Ve bu hedef gerçekleştirilince burada silahlı mücadele içinde olan ve bir terör örgütü olarak ABD tarafından da kabul edilen PKK’nın aynı isim altında yaşam şansı mümkün değildi.”
Yani?
ABD’nin Öcalan’ı teslim etmesi Irak’ta ve gelişen süreçlerde ortaya çıktığı gibi, Suriye’de yaratmak istediği Kürt statüsüne meşruiyet kazandırmak için. PKK’nın tasfiye edilerek, silahsızlandırılarak başka isimler altında Kürt statüsüne meşruiyet kazandırma arayışı. ABD Öcalan’ı teslim ederek hem böylesine bir terörist yaftasından kurtulma adımlarını atmış oldu hem Türkiye ilişkilerinde bir yeni sayfa açmak istedi hem de Apo’suz PKK güçlerini kontrol etmenin belki daha kolay olacağını düşündü.”
Teslim etmeseydi PKK’yı kontrol edemez miydi?
Irak’ın işgali, Irak’ta bir Kürt statüsünün meşruiyet kazanmasıyla birlikte PKK da o topraklar içinde olduğu için zaten kontrolü ABD’ye geçmişti. Yani Öcalan teslim edilmeseydi dahi PKK’nın kontrolü yine ABD’nin elinde olurdu.
Liderini teslim eden ABD’ye örgüt nasıl güvenir?
“Kürt siyaseti zaten tarihsel gelişimi içerisinde hep dış güçlerin araçsallaştırdığı bir meseleydi ve bağımsız Kürdistan hayali ancak dış güçlerin desteğiyle gerçekleştirilebilecek bir olaydı. O bakımdan liderin veya bazı şahısların teslim edilip edilmemesi çok önem kazanmıyor. Yani ne düşünürse düşünsün, bu örgütlerin zaten tek başına yaşam şansları yok.”
Öcalan’ı teslim ettiği dönemde PKK’yı da sıfırlayabilirdi o zaman?
ABD onu ortadan kaldırma imkân ve kabiliyetine her zaman sahipti. PKK kontrol edilebilir coğrafik bir alan içindeydi. ABD isteseydi sıfırlayabilirdi.
Ya bugün?
ABD onları yok etme değil, YPG adı altında silahlandırarak güçlendirme çalışmaları içerisinde. Ve Fırat’ın doğusunda bir düzenli ordu haline getirmiş durumda. Suriye’nin yeni anayasal yapısı içerisinde bu güçlere bir statü verilirse, ABD’nin kontrolündeki PKK çok rahat silahlı mücadeleden vazgeçtim, örgütü lağvettim diyebilir. O bakımdan Türkiye’nin Suriye rejimiyle Esad olsun olmasın ilişkileri çok önemlidir ve bu, Cenevre’de masaya oturulduğu zaman daha fazla ortaya çıkacaktır...