CHP’nin başını çektiği 6’lı masanın ağustosun ilk haftasındaki altıncı toplantısı öncesinde 6 cenahtan gelen mesajlara ve havaya bakıldığında görüntü şu: Hemen her konuda hemfikiriz ama aday hariç...
Yani “Mevcut iktidarı sandıkta yenmek, yeni bir Cumhurbaşkanı seçmek ve parlamenter sisteme dönüş planları ya da hedeflerinde aramızda bir sorun söz konusu değil. ancak en kritik konu bu kimin önderliğinde, nasıl olacak noktasında aynısını söylemek zor” durumu. Malum, o konuda masada ciddi anlamda sıkıntı var. Şöyle ki CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bu konuda ne kadar istekli ve kararlı olduğu artık herkesin bildiği bir sır! Buna da İYİ Parti’den “Kemal Bey kişi olarak iyi, hoş, çok değerli bir adam ama onunla kazanamayız” mealinden açıklamalar var... Açıkçası, şu an yekten “Desteklerim” diyen masadaki tek isim DP Genel Başkanı Gültekin Uysal. Onun dışındaki dört lider ise rezervli. Gerekçeleri de kamuoyu yoklamalarının verileri. Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu bir başka test yöntemi meydan yoklamalarını Mersin ve İstanbul denemeleriyle çoktan devreye soktu bile. Bu hafta sonu da Balıkesir’de bir test daha var, sonrasında da diğer illerde sahaya yüklenecek. Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra CHP’li yöneticiler ve milletvekilleri de yaz dönemini sahada geçirecek. Kamuoyu yoklamalarına karşı meydanların nabzı veya koz olma durumu yani. Kılıçdaroğlu’nun adaylık için ilk kez bu kadar istekli görüntüsü nedeniyle de 6’lı masanın çıkaracağı aday, hatta masanın geleceğine dönük öngörüler, olasılıklar da havada uçuşuyor. Hatta Kılıçdaroğlu aday olacağım diye zorladıkça onun karşısına daha önce Başbakanlığa talip olduğunu açıklayan İYİ Parti lideri Akşener’in Cumhurbaşkanı adaylığı formülünün öne sürülmesi, güçlenmesi dahi. Bu bağlamda da her şeye rağmen “Kılıçdaroğlu olur” diyenlerin kesiştikleri noktalar ise şunlar:
“6’lı masadan herhangi bir partinin lideri tek aday olarak çıkacaksa, o Kılıçdaroğlu olur kesin. Çünkü hiçbir partinin oyu CHP kadar yüksek değil, aday göstermesi sıkıntı yaratır. CHP haklı olarak kabul etmez. Kılıçdaroğlu olmasaydı, 6’lı masa da olmazdı zaten. Saadet Partililer CHP listelerinden milletvekili oldular. Şimdi de o ve diğer partilerin CHP çatısı altına girmeleri lazım milletvekili seçilebilmek için. Yoksa hiçbirinin siyasette hayat şansı yok. Dolayısıyla, adayı belirleyecek olan CHP ve Kılıçdaroğlu. Asıl soru burada: HDP kimi istiyor? Çünkü ortak aday açıklanacaksa, HDP’nin de birçok kez çağrısı var. Destek açıklamaları şarta bağlı, yani HDP’nin de kabul edeceği bir aday olmalı. Kılıçdaroğlu da bunlardan biri. İlişkiler ağında bu açık görünüyor. HDP Akşener’i asla desteklemez. Yani masada DEVA ve Gelecek Partisi gibi görünenlerin değil, görünmeyenin desteği daha kritik önemde.”
Tabii bu arada Kılıçdaroğlu “Aday olmak zorunda” görüşünde olanlar da var. Onlar da şöyle diyor: “6’lı masadan ortak aday olarak Akşener çıkarsa, Kılıçdaroğlu’na kendi partisi de en yakını bile der ki ‘Sen aday olmuyorsun, olamıyorsun, bugüne kadar lider olarak girdiğin seçimlerde de yüzde 25’i geçemedin, artık çekil.’ Yine CHP’nin dışında partililerin benimsemeyeceği proje gibi gözüken bir aday söz konusu olursa, Kılıçdaroğlu evet demiş olsa bile CHP’nin sokaktaki milyonları evet demez. Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu aday olmak ve kazanmak zorunda. Yoksa ‘Sen senden fazla oy alacak kişilerin de önünü kestin, artık yeter’ derler.”
Kısacası, dememiz o ki 6’lı masanın adayını hâlâ açıklamama gerekçesi yıpranma falan değil, doğrudan masanın karışıklığıyla ilgili. Çünkü Kılıçdaroğlu kesinlikle aday olmak istiyor, bunu sonuna kadar zorlayacağı da açık. DP lideri Uysal dışındakilerin hepsi rezervli, hatta istemiyor havasında. Dolayısıyla, inatlaşma ve olası restleşmelerle 6’lı masanın işi gerçekten zor. Hele de sandık sonucuna göre masaya yüklü bir adisyon gelme olasılığı da varken. Yani şimdi yeniliyor, içiliyor masadaki muhabbet de güzel, hoş ama beklentilerin aksi bir durumda da hesabı kime yıkalım tartışmasıyla “Masayı kuran, davet eden ödesin” denilebilir. Ya da Alman usulü pamuk eller cebe durumu olabilir.