Yeni yıl umut demek. Umut ise geleceğin mutluluklar getireceğine dair hayal kurmak. Yani insanı yaşama bağlayan tek şey. İşte bu duygularla “Merhaba” dedik 2018’e...Dolayısıyla da dilekler, istekler hep aynı yöndeydi:
Bir önceki yıldan daha iyi ve daha güzel olsun...
Zaten yeni yılı “yeni bir yıl” yapan da bu değil mi? Yoksa her şey eskisi gibi kalacak, unutmak istediklerimiz hafızalarımızdan silinmeyecek, beyaz bir sayfa açılmayacaksa buna yeni değil “yine bir yıl” demek daha doğru olmaz mıydı? Hele de kan ve gözyaşıyla başlayıp içerde, dışarıda ciddi sıkıntılarla tamamladığımız 2017 gibi bir yıldan sonra. O nedenle de barış ve mutluluk getirecek “yepyeni bir yıla” fazlasıyla ihtiyacımız var. Tabi bu noktada endişe içinde olsak da... Çünkü her yeni yıl maalesef ülkenin sorunları ve bunlara karşı yapılması gerekenler ama nedense gerçekleştirilemeyenler açısından öncekilerin tekrarı niteliğinde geçti. Ki bu çok eskilere kadar da uzanıyor...
İşte 3 Mayıs 1950’de yayın hayatına başlayan gazetemizin Türkiye’nin ve dünyanın durumunu hem görsel hem de yazılı olarak anlatan, dahası o gün de göçmen sorunu ile ABD ilişkilerini irdeleyen 1 Ocak 1951 tarihli ilk yeni yıl baskısı. Ve o Milliyet’in manşetinde yer alan “Kurtuluş yolu: Milli Birlik’ başlıklı yazıdan alıntılar:
1950 yılını dün gece yarısı tarihe devrederek, bugünden itibaren yeni bir yılın eşiğine basmış bulunuyoruz. Her yıl başında insanların birbirlerine sunmak itiyadında oldukları iyilik dileklerine rağmen 1951 yılının yalnız memleketimiz için değil, bütün insanlık için endişeler ve tehlikelerle yüklü geldiğine şüphe yoktur. Bugün herkesin birbirine sorduğu ve cevabını almağa çalıştığı tek sual 1951 yılının bir Üçüncü Dünya Harbinin başlangıcı tarihini teşkil edip etmiyeceği hususudur.
.....Bütün dünya ikiye bölünerek iki dev devletin vücuda getirdikleri tecavüz ve müdafaa kamplarında mecburi veya ihtiyari fakat hepsi de iradeleri kayıtlanmış ve şartlara bağlanmış peyk devletler halini almışlardır.
.....Binaeleyh 1951 yılının korkunç kapısından içeri ayağımızı atarken yarın bir harp olacakmış gibi kendimizi müdafaaya hazırlanmak ve müdafaanın manevi ve maddi bütün tedbirlerini almak noktasında vakit kaybetmemek ve dikkatli davranmak zorundayız.
Milli bir müdafaa temelinin herşeyden evvel milli birlik olduğunda kimsenin şüphesi bulunamaz. Bu bakımdan......parti mülahazalarını ve şahsi ihtirasları topyekün askıya alarak birleşmek, çevrelenmek mecburiyetindeyiz. Dünyanın bugünkü şartları içinde bu mecburiyet topyekün hepimiz için, istisnasız bütün vatandaşlar için bir memleket borcu haline gelmiştir.
.....her tehlikenin içinden kurtulmamamızın yalnız ve yalnız bu milli birlik şartında toplandığını 1951 yılının şu soğuk tehlikeli, şimşekler ve bulutlarla kapalı sabahında her zamandan daha iyi idrak etmeliyiz...
Herşeye rağmen 2018’in herkesin hayallerinin gerçekleşeceği “yeni bir yıl” olması temennisiyle...