Atatürk Olimpiyat Stadı’nda hızlı başladı İstanbulspor ile Galatasaray arasındaki erteleme müsabakası. Yedi dakikada üç pozisyon bulan Galatasaray’ın ardından ev sahibi takım yokladı 15. dakikada rakip kaleyi.
Ancak zamanla tempo düştü karşılaşmada. Olimpiyat Stadı’nın iç karartan ambiyansı ve özellikle Galatasaray tarafında Başakşehir maçındaki rotasyona rağmen yoğun maç trafiği nedeniyle yaşanan yorgunluk, hafta içi ve rakibin alt sıralarda olmasının getirdiği konsantrasyon eksikliği ve yine bununla alakalı rakibi hafife almayı bu durumun nedenleri arasında sayabiliriz.
Düşük tempo nedeniyle rehavete kapılan gözlerimiz, Galatasaraylı futbolcuların beyaz formaları üzerinde kendisini belli eden yeşil boya ile irkildi! Bozulan zemini yeşil gıda boyası ile boyamak! Gerçekten söyleyecek söz bulmakta zorlanıyorum. Olimpiyat Stadı geçen sezonun sonlarında Şampiyonlar Ligi finali nedeniyle bakıma alındı ve hatta bu nedenle uzun süre de bu stada maç verilmedi. Ardından gayet güzel bir zeminde Şampiyonlar Ligi finali oynandı. Aradan geçen
Kopenhag maçı on birinden, biri zorunlu olmak üzere ( Victor Nelsson ) beş rotasyonla çıktı Başakşehir karşısına Galatasaray ki, bu maç rotasyon için doğru maç mıydı, tartışılır...
Yine de ilk on beş dakika topun tek sahibi oldu sarı- kırmızılılar. Fakat Tete’nin üstten dışarı çıkan şutu ve Torreira’nın etkili ön alan baskısı sonucu kaptığı topla oluşan pozisyon dışında ciddi bir tehlike yaratamadı Galatasaraylı futbolcular.
Ardından yavaş yavaş oyuna ortak olmaya başladı ev sahibi takım ve bir süre sonra da rakip kalede tehlikeler yaratmayı başardı. Bu bölümde Galatasaray’ın oyunundaki durgunluğa, Kazımcan’ın sakatlanması üzerine sol beke Abdülkerim Bardakcı’nın geçmesiyle dağınıklık da eklendi.
Anlamsız 8+3 kuralı, teknik direktörlerin elini kolunu bağlıyor. Okan Buruk’un, Angelino’yu oyuna almak için bir yabancı oyuncuyu çıkartması gerekiyordu. Bir oyuncuyu değiştirmek zorunda kaldığınızda iki oyuncu değişikliği yapmak zorundasınız! Böyle bir matematik hangi ligde var?
İkinci yarıda yaptığı Oliveira- Kerem Demirbay değişikliğini,
Ön alan baskısı uygulayan ve ayağı yere sağlam basan Samsunspor karşısında henüz yedinci dakikada öne geçerek büyük bir avantaj yakaladı Galatasaray. Esasen bu İstanbul gecesine damga vuracak Rams Park’ın yeşil zeminindeki resital de bu goldeki Mertens- Kerem Aktürkoğlu işbirliğiyle başladı ve 29. dakikadaki golle de seviye arttırdı. Yine Mertens başroldeydi ve Kerem Aktürkoğlu, vuruşuyla tribünleri büyüledi. 42’de Abdülkerim Bardakcı’nın kafayla Samsun ağlarına yolladığı golde korneri kullanan da Kerem Aktürkoğlu’ydu.
3-0 biten ilk devrenin ardından sarı- kırmızılı cenahta Çarşamba akşamı oynanacak Şampiyonlar Ligi maçı başlamıştı. Ancak ilk yarıda skor ne olursa olsun oyun anlayışını değiştirmeyen ve maçın 1-0 olduğu bölümde direğe takılan Samsunspor, ikinci yarıda skoru 3-2’ye getirmeyi başardı.
Bu andan sonra, Okan Buruk’un ikinci yarıda oyuna dâhil ettiği Hakim Ziyech çıktı sahneye. Esasen sahaya ayak bastığı andan itibaren katkı sunuyordu resitale. O, zaten anlatmaya gerek olmayan büyük bir kalite. Henüz tam hazır
Salı gecesi Molde’yi eleyip adını Şampiyonlar Ligi gruplarına yazdıran Galatasaray, aynı kadroyla çıktığı Gaziantep deplasmanında da maça hızlı başladı ve Kerem Aktürkoğlu’nun 2. dakikadaki sayılmayan golünün neredeyse kopyası olan bir golle 5. dakikada 1-0 öne geçmeyi başardı.
Sarı- kırmızılılar bu golden sonra da sahanın tek hâkimi olmalarına rağmen dakikalar ilerledikçe oyun anlamında gerilediler. Bu da Galatasaray’ın hücum zenginliğini olumsuz yönde etkiledi ve sarı- kırmızılılar oyundaki efektifliklerini kaybettiler.
Elbette bunun birtakım nedenleri vardı. Öncelikle Okan Buruk’un Salı gecesindeki Molde maçının on birini hiç değişiklik yapmadan Gaziantep’te de sahaya sürmesi, bir süre sonra futbolcularda yorgunluk belirtilerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Örneğin maça gayet iyi ve hızlı başlayan ve karşısında da bek orijini olmayan Mustafa Eskihellaç’ı bulan Tete, gerek 2. dakikadaki sayılmayan golde gerekse de 5. dakikadaki nizami golde ortayı yapan isim olmasına rağmen dakikalar ilerledikçe oyundan düştü.
Beklenildiği gibi ev sahibi takımın agresif hücum çabasıyla başladı Twente- Fenerbahçe karşılaşması ve gergin bir mücadeleye sahne oldu. Öyle ki, yedi sarı kartla tamamlandı ilk yarı ve bunlardan beşi Fenerbahçeli futbolculara çıktı.
İlk maçta ciddi bir skor avantajı elde etmişti sarı- lacivertliler. Ancak Hollanda’daki rövanş karşılaşmasında çok da istediklerini sahaya yansıtamadılar. Orta sahada etkisiz kalan Fenerbahçe, solda da Oosterwolde’den hücum anlamında çok fayda sağlayamadığı gibi Hollandalı futbolcu savunmada da bir takım hatalar yaptı. Sağda ise Osayi-Samuel hücuma daha fazla katkı sağladı. Fakat onun önündeki Cengiz Ünder de Fenerbahçe’nin etkisiz isimlerindendi. Nitekim Cengiz, ikinci yarının başında yerini King’e bıraktı. King de maçın kaderini değiştirdi.
Futbol gerçekten ilginç bir oyun. İkinci yarıda oyuna daha fazla hâkim olan ve iki topu direkten dönen Twente’nin baskısını iyice arttırdığı bir anda, ev sahibi takımın hücum yönü haline gelen Fenerbahçe’nin sol
Fenerbahçe, UEFA Avrupa Konferans Ligi 3. Ön Eleme Turu rövanş maçında Maribor'u 3-0 gibi farklı skorla mağlup edip adını Play- Off turuna yazdırırken sadece skor olarak değil, kalite olarak da rakibine karşı ciddi bir üstünlük sağladı. Nitekim skor farkını yaratan da bu kalite oldu.
Maribor, önde agresif bir baskıyla maça başladı. Karşılaşma boyunca da özellikle sağ kanatta Brnic ile etkili oldular. Fakat, Fenerbahçe’nin nispeten rotasyonlu kadrosunun kalitesi karşısında istediklerini elde edemediler.
Doğal olarak Maribor maçının on birinde rotasyona gitmişti İsmail Kartal. Fakat bu rotasyonlu kadro da özellikle stoper hattındaki birkaç açık dışında kalitesini sahaya ve sonuca yansıttı. Altay Bayındır’ın yerine forma giyen İrfan Can Eğribayat çok başarılı bir performans sergiledi. Sadece ilk yarıda ayağının altından kaçırdığı bir topta hata yaptı İrfan Can. Bunun dışında gerek kurtardığı penaltı gerekse de yaptığı kritik kurtarışlarla takımını oyunda tuttu. Penaltı da dahil olmak üzere bu kurtarışların çoğunun skorun 1-0 olduğu bölümde gelmesi,
Zalgiris’e göre çok daha dişli bir rakip olan Olimpija Ljubljana karşısında ilk maçta deplasmanda 3-0 gibi bir skor elde eden Galatasaray, rövanş karşılaşması için çok büyük bir avantaj elde etti ve hatta turu büyük oranda cebine koydu.
Maçın başında ve de 1-0'dan sonraki kısa bölüm dışında oyun genelde sarı- kırmızılıların kontrolünde geçti. Mücadelenin başlangıç bölümünde Berkan ve Nelsson tarafında verilen açıklar söz konusuydu ve Galatasaray’ın yenik duruma düşmesini önleyen Muslera oldu. İşte bu anda Kerem Aktürkoğlu’nun golü ilaç gibi geldi. Bu golden sonra rakip takımın etkili olduğu kısa zaman diliminde de öne çıkan yine Muslera’ydı.
Ardından sazı ellerine alan Galatasaraylı futbolcular, skoru daha ilk devrede farka taşıyacak pozisyonları buldular fakat bunları cömertçe harcadılar.
Nelsson gibi ilk yarıda aksayan bazı isimlerin de daha pozitif görüntü verdiği ikinci yarıda daha bariz bir üstünlük kurdu Galatasaray ve bu durum skora da yansıdı.
Sarı-
Zalgiris’in nasıl bir oyun planı uygulayacağı, maç öncesinde az çok belliydi. Nitekim karşılaşmanın başlamasıyla birlikte sahasında çok adamla savunma yapan ve hızlı çıkışlarla gol bulmayı amaçlayan oyun planını sahaya yansıttı ev sahibi takım. Galatasaray, bu savunmayı aşmakta zorlandı. Çünkü, Yunus’un direkten dönen topu ve Zaniolo’nun denemesi dışında kapalı savunmayı aşmak için yapılması gereken varyasyonları gereği gibi yapamadı sarı- kırmızılılar. Bunda, özellikle kadro yapısı ve nispeten de sezon öncesi tam anlamıyla hazır olamama etkili oldu.
Galatasaray, şampiyonlukla sonuçlanan geçen sezona göre omurgasındaki üç önemli oyuncudan yani Torreira, Mertens ve Icardi’den yoksun çıktı Zalgiris karşısına. Icardi’yi henüz resmi olarak kadrolarına katamayan sarı- kırmızılılar, Torreira’yı da çok aradılar. Berkan Kutlu için sezon öncesi kamp çalışmalarında çok büyük bir performans sergilediği ve büyük bir gelişme gösterdiği söyleniyordu. Ancak Berkan bu