Fenerbahçe, UEFA Avrupa Konferans Ligi 3. Ön Eleme Turu rövanş maçında Maribor'u 3-0 gibi farklı skorla mağlup edip adını Play- Off turuna yazdırırken sadece skor olarak değil, kalite olarak da rakibine karşı ciddi bir üstünlük sağladı. Nitekim skor farkını yaratan da bu kalite oldu.
Maribor, önde agresif bir baskıyla maça başladı. Karşılaşma boyunca da özellikle sağ kanatta Brnic ile etkili oldular. Fakat, Fenerbahçe’nin nispeten rotasyonlu kadrosunun kalitesi karşısında istediklerini elde edemediler.
Doğal olarak Maribor maçının on birinde rotasyona gitmişti İsmail Kartal. Fakat bu rotasyonlu kadro da özellikle stoper hattındaki birkaç açık dışında kalitesini sahaya ve sonuca yansıttı. Altay Bayındır’ın yerine forma giyen İrfan Can Eğribayat çok başarılı bir performans sergiledi. Sadece ilk yarıda ayağının altından kaçırdığı bir topta hata yaptı İrfan Can. Bunun dışında gerek kurtardığı penaltı gerekse de yaptığı kritik kurtarışlarla takımını oyunda tuttu. Penaltı da dahil olmak üzere bu kurtarışların çoğunun skorun 1-0 olduğu bölümde gelmesi,
Zalgiris’e göre çok daha dişli bir rakip olan Olimpija Ljubljana karşısında ilk maçta deplasmanda 3-0 gibi bir skor elde eden Galatasaray, rövanş karşılaşması için çok büyük bir avantaj elde etti ve hatta turu büyük oranda cebine koydu.
Maçın başında ve de 1-0'dan sonraki kısa bölüm dışında oyun genelde sarı- kırmızılıların kontrolünde geçti. Mücadelenin başlangıç bölümünde Berkan ve Nelsson tarafında verilen açıklar söz konusuydu ve Galatasaray’ın yenik duruma düşmesini önleyen Muslera oldu. İşte bu anda Kerem Aktürkoğlu’nun golü ilaç gibi geldi. Bu golden sonra rakip takımın etkili olduğu kısa zaman diliminde de öne çıkan yine Muslera’ydı.
Ardından sazı ellerine alan Galatasaraylı futbolcular, skoru daha ilk devrede farka taşıyacak pozisyonları buldular fakat bunları cömertçe harcadılar.
Nelsson gibi ilk yarıda aksayan bazı isimlerin de daha pozitif görüntü verdiği ikinci yarıda daha bariz bir üstünlük kurdu Galatasaray ve bu durum skora da yansıdı.
Sarı-
Zalgiris’in nasıl bir oyun planı uygulayacağı, maç öncesinde az çok belliydi. Nitekim karşılaşmanın başlamasıyla birlikte sahasında çok adamla savunma yapan ve hızlı çıkışlarla gol bulmayı amaçlayan oyun planını sahaya yansıttı ev sahibi takım. Galatasaray, bu savunmayı aşmakta zorlandı. Çünkü, Yunus’un direkten dönen topu ve Zaniolo’nun denemesi dışında kapalı savunmayı aşmak için yapılması gereken varyasyonları gereği gibi yapamadı sarı- kırmızılılar. Bunda, özellikle kadro yapısı ve nispeten de sezon öncesi tam anlamıyla hazır olamama etkili oldu.
Galatasaray, şampiyonlukla sonuçlanan geçen sezona göre omurgasındaki üç önemli oyuncudan yani Torreira, Mertens ve Icardi’den yoksun çıktı Zalgiris karşısına. Icardi’yi henüz resmi olarak kadrolarına katamayan sarı- kırmızılılar, Torreira’yı da çok aradılar. Berkan Kutlu için sezon öncesi kamp çalışmalarında çok büyük bir performans sergilediği ve büyük bir gelişme gösterdiği söyleniyordu. Ancak Berkan bu
Futbolda daha doğrusu sporda dün yok. Geçmişte yaşanan başarılar, kazanılan şampiyonluklar elbette çok önemli. Ancak sürekli ibreyi yükselterek bunları yeni zaferlerle taçlandırmak gerekiyor. Bu, sporun her dalında geçerli evrensel bir kural.
Futbol ve Türkiye özelinden devam etmek gerekirse Süper Lig’de 2022/ 2023 sezonu Galatasaray’ın şampiyonluğu ile sonuçlandı. En yakın takipçisi Fenerbahçe’nin sekiz puan önünde ipi göğüsleyen sarı- kırmızılılar, oynadıkları futbol açısından da rakiplerine karşı büyük bir üstünlük sağladılar. Kısacası Galatasaray, hak ettiği bir şampiyonluk kazandı.
Şüphesiz Galatasaray’ın bu başarısındaki en büyük etmen, kaliteli kadrosuydu. Bu kadroyu oluşturan yönetim ve kadronun başındaki Okan Buruk ile müthiş bir destek örneği sergileyen taraftarları da unutmamak gerekir.
Gelgelelim, yukarıda da belirttiğim gibi şampiyonlukla sonuçlanan sezon geride kaldı. Sevinç gösterileri ve kutlamaların ardından yeni sezonun planlamaları ve hazırlıkları başladı.
Ligin ilk yarısında Kadıköy’de kazanılan derbiye öykünen bir kadroyla çıktı Okan Buruk, kendi sahasındaki derbiye. Buruk’un tercih ettiği isimler Berkan Kutlu, Barış Alper Yılmaz ve Zaniolo her ne kadar son tercihlerde önemli hatalar yapsalar da özellikle Barış Alper Yılmaz ve Zaniolo, hem oyunu hem de skoru etkileyen isimler oldular. Bu da doğal olarak Okan Buruk’un hanesine büyük bir artı olarak yazıldı.
Barış Alper Yılmaz, çok iyi bir mücadele örneği sergilediği gibi ilk golde Zaniolo’ya topu kafayla indiren oyuncuydu. Zaniolo, iki güzel gole imza atarken kırmızı kart pozisyonunda da aksiyonun içerisinde o vardı.
Genel olarak baktığımızda Galatasaray, şampiyonluk gibi derbide de hak ettiği bir galibiyet aldı. Fenerbahçe, karşılaşmada hiçbir varlık gösteremedi. Galatasaray ise sanki şampiyonluğu garantilemiş bir takım gibi değil de şampiyon olmak için kazanmak zorunda olan bir ekip misali oynadı. Esasen maçın her anında oyuna hâkim olan taraftı sarı- kırmızılılar. Eğer Icardi’yi daha fazla topla buluşturabilseler, skor daha da farklı
Alınacak galibiyetin; bir galibiyetten, bir üç puandan çok daha fazla anlam taşıdığı Ankaragücü karşılaşmasına şampiyonluk inancıyla çıktı Galatasaray. Hakemin başlama düdüğüyle birlikte bu inancı sahaya yansıtan sarı- kırmızılılar, yıldızları Icardi’nin golü ile kupayı bir ucundan yakaladılar.
Ancak 1-0’ı çok doğru oynayamadı Galatasaraylı futbolcular. Ankaragücü’nün bu bölümde gösterdiği refleks, sarı- kırmızılıların defanstaki bir kademe hatasıyla birlikte skora dönüştü.
Galatasaraylı futbolcular, ilk başlarda 1-1’i de doğru oynamakta zorlansalar da dakikalar ilerledikçe oyuna ağırlıklarını koymaya başladılar ancak Ankaragücü kalecisi Gökhan Akkan’ı geçemediler. Ta ki, Kerem’in harika ortasına Icardi’nin yaptığı müthiş kafa vuruşuna kadar.
Devreye 2-1’in moraliyle giren sarı- kırmızılılar, ikinci yarıda kalitelerini, farklarını ve şampiyonluk inançlarını tamamen sahaya yansıtarak farka ulaştılar ve arzuladıkları şampiyonluğu elde ettiler.
Bazı oyuncuların sezonun geneline damga vuran
Artık kayıpların telafisinin neredeyse imkansız olduğu ligin son bölümünde doğal olarak oyundan ziyade sonuç daha çok önem kazanıyor. Galatasaray’ın son haftalardaki maçlarını karakterize eden bu durum, Sivasspor mücadelesine de yansıdı.
Karşılaşmaya etkili başlayan sarı- kırmızılıların, 13 gibi erken bir dakikada öne geçmeleri hem skor hem de moral olarak üstün duruma gelmelerini sağladı. Başarılı takım savunmasıyla bu dakikadan sonra da rakiplerine pozisyon vermeyen Galatasaraylı futbolcular, oyunda ve hücumda etkin gözükmelerine rağmen bunu pozisyona çeviremediler. Bunun temel nedenleri de pas hataları, top kayıpları ve son tercihlerdeki hatalardı. Doğal olarak skoru ve oyunu tutma güdüsünün de hücum zenginliğine ket vurduğunu söyleyebiliriz. Örneğin Boey, büyük ihtimalle Okan Buruk’un talimatı nedeniyle çok fazla ileri çıkmadı. Galatasaray hücumları daha çok Kazımcan’ın olduğu sol kanattan geldi. Kaldı ki orada da Oliveira, bir sigorta gibi sol kanada yakın oynadı.
İkinci yarıda gelen ikinci golün
Öncelikle 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyor, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile bağımsızlık yolunda hayatını feda eden kahramanları sevgi, saygı ve minnetle anıyorum.
Şampiyonluk umudunu sürdürmek için kazanmak zorunda olan Fenerbahçe, güzel bir oyun sonucunda Trabzonspor’u mağlup ederek bu umudunu sürdürdü. Maça damga vuran oyuncu ise şüphesiz Arda Güler’di. Genç futbolcunun ilk golde Batshuayi’ye yaptığı asist, kelimenin tam anlamıyla şapka çıkartılacak cinstendi. Her geçen gün daha fazla Fenerbahçe’nin oyun aklı haline gelen Arda Güler, “ yıldız ” tabirini her açıdan hak eden bir virtüöz.
Son zamanlarda izlediğimiz en efektif oyunu sergileyen Fenerbahçe'de Batshuayi’nin varlığı da son derece pozitif etki yarattı. Çünkü Jesus’un ısrar ettiği çift santraforlu sistemde Valencia ile en iyi uyum sağlayan futbolcu Batshuayi.
Tabii Valencia’yı da es geçmemek lazım. Gerçekten