Haberin Devamı

Annesini 8 yıl önce kaybettiği için babası Aleko Kurtuli oğlunun organlarını bağışlıyor ve dört can kurtuluyor: Yorgo'nun kalbi 42 yaşındaki Yeter Kaçar'a takılıyor. Bir böbreği 21 yaşındaki Meryem Akbaş'ı, öbür böbreği sağır ve dilsiz Dursun Tekin'i kurtarıyor. Karaciğeri ise Elmas Akgül'e hayat veriyor. Bu asil olayı CNN Türk Türkiye'ye duyurdu.Baba Aleko elbette biliyordu ki, oğlunun iç organları Müslüman Türk hastaları kurtaracak! Bunu bilerek o asil jesti yapması daha bir anlamlıdır.Kan bağışı veya organ bağışı yaptığımızda hepimiz biliyoruz ki, bir Rum, bir Ermeni, bir Yahudi vatandaşımızın yahut bilmem hangi ırktan, hangi dinden bir turistin hayatını kurtarabilir.Yurtdışındaki kan bankalarından alınan kanlar kaçımızın hayatını kurtardı kim bilir.Yorgo'nun böbreğiyle kurtulan Meryem'in resmini gördüm, güzel, sarışın bir genç kız; artık yüzünden hayat fışkırıyor, "Yorgo için dua ediyorum" diyor. YORGO Kurtuli Rum vatandaşımız. 19 yaşında bir genç. Kulaklığından müzik dinleyerek bisikletiyle işine gidiyor. Vahim bir trafik kazası. Hastanede 2.5 saat ameliyat, maalesef beyin ölümü!.. Yorgo'yu okurken nedense Rum asıllı Osmanlı devlet adamı ve hukukçu Sava Paşa'yı hatırladım.Galatasaray'ın öncülerden biridir. Sultan Aziz'e sunduğu layihada diyor ki:- Modern eğitim ihtiyacıyla Osmanlı Rum aileleri çocuklarını Yunanistan'a gönderiyor. Biz öyle bir sultani açalım ki, Rumlar oraya gitmesin; burada Müslümanlarla karışsınlar, Osmanlı olsunlar...Sava Paşa aynı zamanda Darülfünun'da "İslam Hukuku" dersleri profesörüdür; iki ciltlik güzel bir eseri de vardır bu konuda.Abdülhamid döneminde Sava Paşa dışişleri bakanıdır. Âli Paşa'dan sonra, kapitülasyonları kaldırmak için yapılan ilk kapsamlı teşebbüsün diplomatı odur! Sonra 'dönme' Cavit Bey savaş sırasında kapitülasyonları kaldırdığımızı açıkladı. Kapitülasyonları kesip atan imzayı Lozan'da İsmet Paşa atacaktır.Devamlılığa dikkat ediniz!Atatürk'ün azınlıkları şiddetle eleştiren sözleri çoktur ama Lozan'dan sonra tek kelime sitemi bile olmamıştır! Neden diye düşünmeliyiz!Milli Mücadele'deki Türk-Yunan savaşları, Mustafa Kemal Paşa'yla Venizelos'un da savaşlarıydı. Ama Lozan'dan sonra "Atatürk-Venizelos dostluğu" kuruldu! Hatta Atatürk "Türkiye ile Yunanistan arasındaki sınırların kalkacağı günler"den bile bahsetmişti. Rum bir Paşa Demek ki, tarihteki çatışmalar ebedi değildir. Özellikle çatışmalara yol açan büyük siyasi ihtilaflar halledildikten sonra, aklın gereği de milli menfaatin gereği de dostlukları geliştirmektir.Siyasi ihtilaflarla insani ilişkileri ayırt etmek, milletler için de bireyler için de bir olgunluk meselesidir. Tarihteki çatışmaların duygu ve hafızalarda bıraktığı izler günümüzü zehir etmemeli; aksine tarih verdiği derslerle geleceğimizi aydınlatmalıdır.Bugün Kıbrıs sorunu var, diasporanın "soykırım" saldırıları var. Elbette bu konularda Türkiye siyasi mücadelesini verecektir.Ama Yorgo'nun ve Meryem'in duygularını asla kaybetmemeliyiz. Bu duygular hem daha ahlakidir hem Türkiye'nin esenliği için gereklidir. Unutmayalım, tarih bile çatışma ve husumetten ibaret değildi. t.akyol@milliyet.com.tr Türkiye'nin esenliği