Bu lügatte 61 bin kelime var, örnek kullanımlarıyla 100 bini buluyor.Tören davetiyesine, sözlüğün "davet" kelimesi bulunan sayfası iliştirilmişti. "Davet" ve türevi olan kelimelerin kullanılışına dair Kâtip Çelebi'den, Namık Kemal'den Peyami Safa ve Kemal Tahir'e kadar 15 yazarımızdan örnek cümleler yer alıyor bu tek sayfada. TÜRKÇENİN mutlu bir günü çünkü dilimiz mükemmel bir sözlüğe kavuştu. Önceki akşam Topkapı Sarayı'nda düzenlenen törenle sözlüğün tanıtımı yapıldı. Milli Eğitim Müsteşarı Prof. Nejat Birinci, "Bu lügat için çalışmalar 1971 yılında başladı. 31 yıllık bir emeğin eseridir. Lügatte yer alan kelimelerin kullanım örnekleri için 400 yazarımızın bine yakın eseri tarandı, 100 bin örnekli kelimeyle bu sözlük meydana getirildi" dedi. BU muhteşem eser Kubbealtı ve Koç vakıfları tarafından yayımlandı. Akademik çalışma Kubbealtı Vakfı'nın. Vakıf Başkanı muhterem İlhan Ayverdi Hanımefendi 34 yıl önce bir grup Türkçe uzmanı profesör ve edebiyatçı ile başlatmış çalışmayı.Prof. Ahmet Topaloğlu akademik heyete başkanlık etmiş.Eserin adı "Kubbealtı Lügati", ince kâğıda basılı üç büyük cilt, toplam 3750 sayfa!En büyük sözlüğümüz.Eserin çok masraflı basımını da Koç Vakfı, Samahat Arsel Hanımefendi üstlenmiş.Prof. Birinci konuşmasında 1945'te Redhouse'un bastığı "Türkçe-İngilizce Lügat"te 100 bin kelime bulunduğunu, halbuki aynı yıl Türk Dil Kurumu'nun bastığı sözlüğün 15 bin kelimeden ibaret olduğunu anlattı."Dil devrimi" diye hâlâ kelime ırkçılığı yaparak dilimizin nasıl fakirleştirildiğinin bir belgesidir bu.Ali Seyyid'in 1914 basımlı "Kamus-ı Osmani"sinde bile 40 bin kelime vardı. En büyük sözlüğümüz PROF. Birinci konuşmasında dilimizin "1940'lardaki politikalarla" başlayan bir süreçte fakirleştiğini söyledi. Halbuki bu fakirleşme 1930'lardaki politikalarla başlamıştır!Prof. Birinci "1930'lar" diye konuşmadı; "Müsteşar, Atatürk'ü eleştirdi!" diye eleştirilmekten, hatta hücuma uğramaktan çekindi sanıyorum.Halbuki bizzat Atatürk "Dili bir çıkmaza sokmuşuzdur... görüyorum ki dilde ve musikide inkılap olmaz" diye konuşarak bu hatayı düzeltmiştir. Atatürk'ün ifade ettiği bir gerçeği bugün dile getirmek neden böyle zor?! Resmi tabulardan dolayı.Atatürk 1930'ların başında "uzca, önü, süerdem, yaltırık, önürme, ıssı, baysak, kıldacı" gibi 'arı Türkçe' kelimelerle konuşmalar yapmış ama bunun yanlış bir politika olduğunu görerek, 1935'ten itibaren "istiklal, millet, hâkimiyet, fazilet, mefahir, hudut" gibi asırlarca kullanılarak anlam zenginliği ve ahenk kazanmış normal kelimelerimizi tercih etmiştir.Ama bir defa başlayan tasfiyecilik durmamıştır.1939'daki "Birinci Maarif Şûrası"nda, pek çok konuşmacı, mesela Saim Ali Dilemre, Türkçenin bilim dili olması için 120 bin kelimeye ihtiyaç olduğunu, kelimelerin kökenine takılmadan dilimizi zenginleştirmek gerektiğini anlatmıştır. Ama heyhat!..Türkçeyi tarihiyle birlikte çok iyi bilen Prof. Christopher K. Neumann, hiçbir dilin Türkçe kadar resmi politikaların tahribine uğramadığını derin bir üzüntüyle yazmaktadır.Yine de dün Türkçenin mutlu bir günüydü; dilimizin zenginliğini yansıtan bir sözlüğümüz var artık. t.akyol@milliyet.com.tr Dil devrimi