Taha AKYOL

ANKARA'DA Dışişleri Bakanlığı'nda büyük bir dosya var: "Yunan Ders Kitaplarında Türkiye ve Türkler Hakkında Yakıştırmalar" adlı bu dosya, ilkokuldan itibaren Yunanlı öğrencilere okutulan 56 tane ders ve yardımcı ders kitabının taranmasıyla oluşturulmuş...
Bu kitaplarda tam 122 defa Türklere ve Türkiye'ye karşı şoven önyargı ve nefret aşılanıyor!
İlkokul 4. sınıfta okutulan "Yeni Yunan Tarihi"nden bir cümle:
"Vahşi ve medenileşmemiş olan Türkler gittikleri her yere felaketler götürdü..."
Başka bir cümle:
"Atalarımız Bizans ve Ayasofya'nın yeniden dirileceğine olan inançlarını hiç kaybetmemişlerdi..."
Ve bu ilkokul kitabında `Mora İsyanı'nı anlatan bir şiir:
"Mora'da ve dünyada tek Türk kalmasın!"
Lise 2. sınıf "Yunan Edebiyatı Metinleri"nden bir örnek:
"Bu toprakları bugün Türk ayağı çiğniyor; yarın yine Rumların olacaktır!.. Bir Grek kafasına biz elli Türk kafası hesapladık..."
Bu nasıl `medenilik' böyle?!

TÜRKİYELİ akademisyen tarihçi Herkül Millas'ın, İletişim Yayınları'ndan çıkan "Yunan Ulusunun Doğuşu" adlı ciddi kitabında önemli tesbitler vardır:
Fenerli Rumların tuttukları günceler gösteriyor ki, 1800'lü yıllara kadar Türkler için kullanılan sıfatlar olumludur, sonra olumsuzlaşmaya başlamıştır... Hatta Osmanlı Rumu olan `demokratik devrimci' Regas, Osmanlı için "dünyanın en güzel devleti" diyordu. (Sf. 87 vd.)
Sonra Osmanlı devleti ve Türkler "barbar" görülmüş, "barbarları yok etmek" bir "medeniyet görevi" sayılmıştır! Bir 19. yüzyıl yaratığı olan bu hurda "etnosantrik milliyetçilik", hala ilkokul çocuklarına bile aşılanmaktadır!
"Etnosantrik - milliyetçi" tarih yazıcılığının bizde de etkileri vardır ama bilhassa Yunanistan'la Sırplar'da hala siyasete yön verecek kadar etkilidir!
Bizde hiçbir okul kitabında yabancı bir millet için bu şekilde nefret aşılanmaz.

LİBERAL Yunan tarihçisi Prof. Dimitri Kitsikis, yine İletişim'den çıkan "Türk - Yunan İmparatorluğu" adlı eserinde, Osmanlı'yı "barbar düşman" olarak değil, Batı ve Latin emperyalizmine karşı Rum ve Ortodoks kültürünü koruyan bir "ortak devlet" olarak görür ve över.
Kitsikis'in haklı olarak belirttiği gibi, "Barbar Türk" imajını yaratan faktör, o asırda Avrupa'da yaygınlaşan "Ari ırkın üstünlüğü" görüşü ve sömürgecilik siyasetidir.
Edvard Diault'un 1909 yılında Paris'te, 1911'de İstanbul'da yayınlanan "Şark Meselesi" adlı 500 sayfalık kitabı, bu ideolojinin bir `amentü'südür: "Avrupa'dan Hindistan'a uzanan ari ırkın arasına girerek ikiye bölen Asyalı barbar Türkler" tekrar Asya'ya sürülmelidir; "sömürgecilik bir medeniyet görevidir!"
Avrupa'da buna göre bir "Türk imajı" yaratılmıştır!
Bu ideoloji, Balkanlar'daki "etnosantrik milliyetçilik" canavarını besleyip kışkırtmış ve Sevr'e giden olayları yönlendirmiştir!
PKK terörünü destekleyen Yunan şovenizmi işte bu sömürgeci ve ırkçı hurda ideolojinin devamıdır!
Bu şoven ideoloji, Türkiye ile Yunanistan arasında insani, ekonomik, ticari ve akedemik ilişkilerin geliştirilmesini bile engelliyor!
Fakat bu şovenizm, globalleşen dünyaya fazla direnemez!



Yazara EmailT.Akyol@milliyet.com.tr