Haberin Devamı

"Eğitim öncelikli olarak devlet işidir, bir kamu hizmetidir. Temel bir insan hakkıdır. Sistemi ne olursa olsun, inceleyebildiğim kadarıyla, dünyada da böyledir. Eğitim Enternasyonali'nin kabul ettiği bir özsözü var: 'Herkese nitelikli kamu eğitimi.'Elbette özel kesim de Anayasa ve yasalar içinde, koşulları yerine getirmek kaydıyla eğitim işini yapacaktır. Zaten yapılmaktadır. Gücü olan aileler özel okullara çocuklarını gönderir. Devletin vergi indirimine, su doğalgaz, elektrik ücretlerinin devlet okulları gibi olmasına itirazım yok. İtirazım, devletin kaynaklarının devletin kendi okulları dururken özel okullara aktarılmasıdır.Yapılan değişikliklerden biri, "İhtiyaç halinde, resmi okullarda görevli öğretmenler, asıl görevlerini aksatmamaları kaydıyla, çalıştıkları kurumun izni ile sadece özel okullarda ders verebilir." (Md. 14)Bu ne demektir? Devletin okulunda kadrosu olacak, aylığı oradan alacak. Ücretli olarak özel okula gidecek. Devlet okullarında ders ücreti çok düşüktür. Aylık karşılığı zorunlu derse girecek. Devlet okullarının içi boşalmaz mı? Bu, okullarda eğitimin niteliğini düşürmez mi?"***SAYIN Gazalcı, özel okul giderlerinin vergiden düşülmesini, devlet tarafından düşük faizli kredi verilmesini şöyle eleştiriyor:"Bu maddede özel okula gidenleri destekleyeceğim, devlet okuluna gitmeseniz iyi olur denmek isteniyor. Üstelik, devlet okullarından 17 bin 636 okulda birleştirilmiş sınıfta ders yapılıyor, 8 bin 325 okulda ikili (sabahçı-öğlenci) eğitim var. Kimi okullarda tuvalet, sağlıklı içecek su yok.Bu tasarı, eğitimde fırsat ve olanak eşitliğini daha çok bozacaktır...Siz diyorsunuz ki, devlet, açığı kapatamıyor. Bir bölümünü özele aktarırsa köy okullarına destek verir. Keşke öyle olsa. Amaç, eğitim işinden devleti çekmek, özel kesime devretmek. Liberal görüş, ikisinin (devlet-özel) eşit koşullarda yaşaması değil midir? Sayın Başbakan açıkça, "Eğitim işinden devlet yavaş yavaş çekilmeli, özel kesim bu işi alıp götürmeli" dedi.Hangi işi alıp götürmeli? İnsan yetiştirmek işini! Üstelik özel eğitimde bütünlük yok. Eğitim birliğine de aykırı eğitim yapılıyor. Denetleme de olmuyor. Zaten, ilköğretim dışındaki özel okulların, yurtların denetimi MEB'e bağlı ilköğretim müfettişlerinden alındı. Devlet, parasıyla 10 bin çocuğu özel okullarda okutma yasasını geri gönderme yazısında, "Kontenjanlarını dolduramayan kimi çevrelerce değişik amaçlarla kurulmuş özel okullar"dan söz ederek özel okullarda bütünlük olmadığını belirtti...Çok kaliteli eğitim verenler var ama bazı özel okullar Anayasa'nın 42. maddesinde öngörülen "Eğitim, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetimi ve denetimi altında yapılır" ilkesinden de uzaktır.Devlet kendi kaynaklarını kendi okuluna harcasın. Eğitim işi zarar-kazanç hesabı yapılamayacak kadar önemlidir."***SAYIN Gazalcı'nın mektubu böyle. Özel okullara tamamen karşı olmamasına sevindim. Elbette eğitim esasen devlet işidir, üniter ve merkezidir. Bunun yanında, mesele kâr-zarardan önce kaynak sorunudur: Özel okullara sağlanacak teşvik kaç öğrenciye eğitim hizmeti sağlar? Aynı kaynakla devlet kaç öğrenciye eğitim verir? t.akyol@milliyet.com.tr CHP eğitim sözcüsü Sayın Mustafa Gazalcı uzun bir mektup gönderdi. Geniş bir özetini sunuyorum: