Koronavirüs yüzünden çoğumuzun bir anda tüm hayatı değişti. Eskiden normal olarak yaptığımız birçok şeyi yapamaz olduk.
Toplu taşımayı kullanmak, bir kafede buluşmak, sınıfta ders görmek, işyerinde çalışmak gibi sıradan hareketler bir süreliğine askıya alındı.
Bunlar yerine hayatımıza daha öncelerde çoğumuzun pek kullanmadığı teknolojiler ve yöntemler girmiş durumda.
Bu teknolojiler arasında “video konferans” başı çekiyor.
Virüs salgınıyla birlikte dünya liderlerinden CEO’lara; bilim insanlarından sanatçılara; arkadaşlardan ailelere bu teknolojiyi kullanmayan yok gibi.
Evinde kalan şarkıcılar hayranlarına canlı konserler veriyor, futbolcular tuvalet kağıdıyla top sektirerek taraftarlarına şov yapıyor, yöneticiler, siyasetçiler toplantılarını bu dijital çerçeveye sığdırıyor.
Ucu 1870’lere dayanıyor...
Bize çok yeni bir teknoloji gibi gelse de video konferansın geçmişi 1870’lere kadar uzanıyor. Britannica Ansiklopedisi’ne göre teller üzerinden hem ses hem de görüntü aktarımının doğuşu işte bu tarihe denk geliyor.
Bu fikrin hayata geçmesi Amerika’da Bell Labs’in Washington ve New York arasındaki görüntülü konuşma denemesiyle başlamış. Bu ilk adımda iki taraflı ses, tek taraflı da görüntü bağlantısı kurulmuş.
“Video” kelimesi ise 1935 yılında kullanılmaya başlar. 1956 yılında telekom operatörü AT&T ilk görüntülü telefon prototipini üretir. Ve ardından ilk görüntülü telefon görüşmesi yapılabilir. Kullanılan bu teknoloji, analog telefon hatları üzerinden her iki saniyede bir sabit fotoğrafların aktarılmasıyla sağlanır.
İlk fatura 950 dolarmış!
“Video konferans” literatüre 1967’de ilk kez girer. Şimdilerde çok popüler olsa da, o tarihte bu girişim maalesef popülerlik kazanamaz. İlk altı ayda sadece 71 görüşme yapılabilir. Bu büyük bir hüsran olur…
Kullanımın az olmasının en önemli nedeni görüşme fiyatının çok pahalı olmasıdır. Günümüz rakamlarıyla 950 dolara denk gelen yüksek görüşme ücretleri nedeniyle pek ilgi gösteren olmaz.
Yüksek maliyetler ve tarifeler, uzun süre sistemin yaygınlaşmasının önündeki engel olmaya devam eder.
Fakat 2000’li yıllarla birlikte internet ve cep telefonu şebekelerinin yaygınlaşması sistemin kullanılırlığını artırır.
Başta Cisco olmak üzere birçok şirket kurumsal tarafta bu teknolojiye özel ürünleri ardı ardına piyasaya çıkarmaya başlar.
2010’dan itibaren Skype, FaceTime, Whatsup, Zoom, Periscope, HouseParty gibi uygulamalarla geniş kitleler bu sistemle tanışmış olur.
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını ise video konferans teknolojilerinin hem iş, hem eğitim hem de sosyal ilişkiler açısından elzem hale gelmesini sağlar.
“Charlie Chaplin” 1936’da damga vurur
“Video konferans” teknolojisi hayatımıza girmeden çok önce aslında filmlere ve bilim kurgu romanlarına konu olmuş. Charlie Chaplin’in 1936 tarihli dünyaca ünlü Modern Zamanlar filminde, bir fabrika patronunun çalışanlarına görüntülü bağlanarak emirler yağdırdığı bir sahne yer alır.