Turizm sektörü Türkiye için oldukça önemli bir kalem. Hem ülkemizin dünyadaki bilinirliği hem de elde edilecek gelir rakamıyla turizm gerçekten de Türk ekonomisi için vazgeçilmez bir alan. Yılda kasamıza giren 32 milyar dolar bile tek başına bu işin ekonomimiz için değerini açıkça ortaya koyuyor.
2015’i gergin geçiren, 2016’ya “Acaba ne olacak?” beklentisiyle giren turizm sektöründen son gelen veriler ve duyumlar işlerin bir türlü istenilen seviyeye çıkamadığını gösteriyor.
Milyarlarca dolarlık yatırımın karanlık gecelere mahkum olması Türkiye’de yaşayan hiç kimsenin istemediği bir durum. Bu yüzden hükümet, turizm sektörünü ayağa kaldırmak, yabancı talebini yukarı çekmek, içeride de yerli turisti teşvik etmek için art arda birçok adım atıyor. Bu destek paketlerine bakış noktasında konuştuğum turizmciler içinde “Çok iyi oldu” diyenler de var, “Henüz bir etkisi olmadı” şeklinde görüş bildirenler de...
Butik otel modası
Turizm bu gündemle boğuşmasına karşılık, birbirinden farklı girişimlerin önünü açmayı da sürdürüyor. Turizmdeki kârlılığı ve yatırılan paranın hızlı geri dönüşünü gören birçok sanayicimiz, işadamımız geçtiğimiz yıllarda bu alanda iddialı yatırımlara imza attılar. Yabancılar ardı ardına Türkiye’de kendilerine yer tuttu, uluslararası arenadaki iddialı zincirler bir bir ülkemizdeki yerini aldı.
Butik otel yatırımlarının sayısı bir ara onluk sayılarla ifade edilirken, seviye çoktan binli rakamlara ulaştı.
Bodrum, Alaçatı, Cunda ve daha birçok farklı turizm yöresi, başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerde çalıştığı işini bırakıp, varını yoğunu bu işe yatıranlarla doldu taştı.
Eş, dost ağırlansın...
Bu işte karşılaştığım oldukça ilginç iki farklı girişim hikayesi bulundukları yerler farklı olsa da ortak bir noktada birleşiyor. Birisi Cunda’ya 1 saat, İzmir’e 2 saat mesafedeki Kalem Adası. Diğeri İstanbul’a 1 saat uzaklıkta bulunan Silivri’deki Grandma’s Wonderland.
Lüks kategoride turizm sektöründe kendine yer bulmak için çalışan bu iki yeri birleştiren en önemli özellik ise, Kalem Adası’ndaki otel ile Silivri’deki çiftliğin aslında turizm için değil, ailelerin kendi kullanımı için kurulmuş olmaları. Evet, her ikisi de özel mülkiyete ait olan bu iki tesis, yakın geçmişte sahibi olan ailelerin özel yaşamları için kurulan, eşin dostun ağırlandığı yerler imiş. Şimdilerde ise bu iki yer, Türk turizminde fark yaratmak için mesai harcıyor.
‘Dartar’ların Adası!
Kalem Adası’nın sahibi olan Dartar Ailesi’nin genç kuşak üyesi İhsan Dartar, “Rahmetli babam (Yüksel Dartar - Bir dönemin meşhur süt markası Gülüm Süt’ün de sahibi olan bir sanayici) 80’lerin öncesinde Bademli’nin karşısında bulunan iki adayı satın almış. Ardından şimdi Oliviera Resort ismini verdiğimiz otelimizin de bulunduğu öndeki adaya tüm ailemizin kalacağı, eşin dostun ağırlanacağı bir yer kurmuş. Gerçekten de uzun yıllar ada bu amaçla kullanıldı. Ancak babamı kaybettikten sonra ada bir süre boş kaldı. Ardından da kardeşler olarak karar alıp, adayı turizm tesisine dönüştürme kararını verdik, o günden bu yana da bu alanda uğraş veriyoruz.”
Uzunca bir süre Amerika’da yaşadıktan sonra Kalem Adası’nı turizm tesisi yatırımına dönüştüren İhsan Dartar işin başında duruyor.
Büyükannenin çiftliği
Grandma’s Wonderland’in (Büyükannenin Harikalar Diyarı) işletmecisi Özgün Levent ise, 1979’da İstanbul’da doğmuş, Yıldız Teknik Üniversitesi işletme bölümünden mezun.
ABD’den televizyon haberciliği üzerine yüksek lisansı var. New York’ta başladığı haberciliği Mithat Bereket’in meşhur Pusulası, NTV, CNN ve Al Jazeera Türk’te sürdürmüş. Şimdilerde ise turizmci.
Baba (İbrahim Bey), uzun yıllar Koç grubunda çalışmış, yöneticilik yapmış, birçok fabrikanın, tesisin kurulumunda görev almış mühendis kökenli bir isim. Gruptan ayrıldıktan sonra kendi girişimlerine de imza atmış. O sırada da bu çiftliği kurmuş. Anne Serpil Hanım İstanbul’un ünlü imar avukatlarından... Bir gün kızları Özgün çiftliğe gelip, anne ve babasına “Burayı işletmek istiyorum” dediğinde, Grandma’s Wonderland’in tohumları atılmış.
“Babam 20 yıl önce bizleri düşünerek Silivri’de Akören yolu üzerinde 40 dönümlük bu araziyi almış. Sonrasında da içerisinde üzüm bağları, göleti, havuzu, hayvanları ve birbirinden farklı onlarca ağaç çeşidini bulunduran çiftliği kurmuş. Ben turizm işini büyütmek istiyorum. Çiftliğimiz, şehirden uzak, doğayla baş başa dinlenmeler ve kahvaltı-brunch için bizce iyi bir seçenek. Restoranımızda hem bölgeye ait ürünleri hem de çiftlikte yetiştirilen sebze, meyveler var” diyor.
Hem bu farklı çabalar, hem de hükümetin çalışmalarıyla umarız Türkiye’deki tüm turizm tesislerimiz parlak günlerine, ışıltılı gecelerine geri döner.