İlk sezonunda ‘Jersey Boys’, ‘CATS’, ‘Notre Dame de Paris’ gibi dünyanın en popüler müzikallerini Türk seyircisi ile buluşturan Zorlu Performans Sanatları Merkezi (PSM) yeni sezona iddialı giriyor...
Broadway ve West End müzikallerinden dansa, İstanbul müzikal tiyatrolarından pop, klasik, opera ve caza, çok çeşitli performans sanatlarına ev sahipliği yapan Zorlu Center PSM’nin başında, Raymond Swift Cullom var.
22 yıllık mesleki kariyeri boyunca “eğlence” sektörünün Queens Theatre gibi dünya çapında önde gelen kurumlarında çalışmış bir isim. Amerikalı samimiyetiyle söze başlıyor. Mesela, ‘Türkler araba kullanmayı bilmiyor, kullanmayın ne olur!’ diyor. Sohbeti böyle açınca ben de başka gözlemlerini soruyorum...
Türkiye’de zor olacağını düşündüğü şeyler kolay, kolay olacağını düşündüğü şeyler ise zor gerçekleşiyormuş. Örnek mi? Cullom, “Amerika ve İngiltere’de sanat alıcısı olarak gençlere ulaşmak zordur. Buralarda sanat alıcısı 55 yaş üstüdür genelde. Türkiye’de ise gençler, özellikle 36 yaş civarındaki kadınlar sanat alıcısı” diyor.
Acaba yıllarca çalışan yaşlılarımızın üç kuruş emekli maaşına talim etmelerinden olabilir mi! Kendisi ve ekibi bugünlerde bütün enerjisini Türkiye’deki yaşlı kitleyi PSM’ye nasıl çekeceği üzerine harcıyor.
Salon tekniğiyle öne çıkıyor
Zorlu PSM, zenginleştirilmiş akustik özelliğe sahip 2 bin 242 kişilik ana tiyatro, doğal akustiği ile 717 kişilik drama sahnesi ile dünyadaki yeni performans salonlarının teknik anlamda en gelişmişlerinden birisi. PSM, görsel ve çağdaş sanat eserlerinin sergilenmesi için galeri alanlarına sahip, sanat ile kendini ifade etmek isteyen herkese kapıları açık olan, son teknoloji ile donanımlı Şehir Sahnesi’ne de ev sahipliği yapıyor.
PSM’nin operatörlüğünü Amerikalı Nederlander Worldwide Entertainment yürütüyor.
Zorlu PSM Genel Müdürü Cullom’un yanısıra Programlama Direktörü Cemil Demirok, Pazarlama Koordinatörü Mine Kavukçuoğlu Yüksel’in katıldığı bir sohbette sanatsal faaliyetlerini konuştuk.
Yapımcılığa soyundu
2015 yılı sezon repertuarınızda neler olacak?
İlk sezonumuzda Türkiye’de kültür sanat alanında önemli bir eksiği tamamlayarak, West End ve Broadway’in ünlü müzikalleri ile dünyaca ünlü pek çok performans sanatçısını ve topluluğunu sahnemizde ağırladık. Yeni sezonda da sanatseverleri ilklerle buluşturmaya devam edeceğiz. Yeni sezon Disney’in ‘Beauty & The Beast’ müzikali ile başladı.
İlk gösterimine ilgi inanılmazdı. Efsanevi müzikal ‘The Phantom of The Opera’ ise nisan-mayıs aylarında gösterimde olacak. İngiltere Royal Opera House prodüksiyonu Puccini’nin ‘La Boheme’i kendi orijinal kadrosuyla geliyor. Ama burada aynı zamanda Türk müzisyenlerle entegre edeceğiz.
Bunun dışında, ‘An Evening with Hugh Jackman’ ile ünlü Hollywood yıldızı Hugh Jackman, ‘Love Letters’ adlı oyunu ile sinemanın efsane ismi Gerard Depardieu ve Anouk Aimee, Broadway’in en sevilen eserlerinin hem İngilizce, hem Fransızca seslendirileceği ‘Musical Hits’le Notre Dame de Paris oyuncuları, ‘BLAM’, ‘Smashed’, ‘New York City Ballet’ gibi dünyaca ünlü pek çok etkinliğe ev sahipliği yapacağız.
Bu sezon Türk oyuncularla birlikte aynı zamanda lokal bir oyun da gerçekleştiriyoruz. Off-Broadway’de hit olan, dünyada rekor üstüne rekor kıran ve 12 yılda pek çok ülkeye uyarlanan ‘Seni Seviyorum, Mükemmelsin, Şimdi Değiş’ müzikal oyunu ile bu kez yapımcı koltuğuna da oturduk.
Ekim ayı sonunda başlaması planlanan proje, kadın erkek ilişkilerini kahkahalarla izlenecek bir gösteri ile sahneye taşıyacak. Prodüksiyonu tamamen bize ait olacak.
Şu ana kadar kaç izleyici oldu? Ne kadar hasılat yaptınız?
120 bin bilet satışı gerçekleştirdik. 20 milyon TL de hasılat gerçekleşti. Yeni sezonda ise 32 milyon TL hasılat hedefliyoruz. İzleyici hedefimiz de 200 bin.
Türkiye’den ciddi denebilecek bir kitle New York’a, Broadway’e müzikal izlemeye gidiyordu. Ta oralara giden bu kitlenin Zorlu PSM’ye beklediğiniz oranda geldiğini düşünüyor musunuz?
Geliyorlar. Buraya gelen ortalama insanın profilini çıkardık. Genelde 36 yaş civarındaki kadınlar. Gençler ve kadınlar geliyor daha çok.
New York’ta, Londra’da sanat alıcıları 50 - 60 yaşın üstündeki kitledir. Ama Türkiye’de çok daha genç bir kitle alıcı. Bunu fark ettiğimde çok şaşırmıştım. Maalesef genelde sanat lüks olarak algılandığı için hayatta biraz daha rahat etmiş, belli bir yaşın üzerine gelmiş ve belli geliri olan insanların ulaşmaya çalıştığı bir şeydir sanat daha çok.
Hitap ettiğiniz kitle, 50 - 75 yaş arasında olduğu zaman işiniz daha kolay. Ama Türkiye’de her şey tersine döndü. Şimdi bizim daha yaşlı kesimi buraya çekmek için biraz daha uğraşmamız gerekiyor.
Dünyada yaşlılar alıyor
Dünyada sanat alıcısı genelde 55 yaş üzeri grupken Türkiye’de daha genç bir kesim olduğunu söylediniz. Sizce, Türkiye’de emeklilik maaşının New York ve Londra’ya kıyasla çok düşük olması bunda etkili mi?
Ne yazık ki Türkiye’deki emeklilik sistemini yorum yapabilecek kadar iyi bilmi- yorum. Yine de bunun sebebinin ekonomik olmadığı kanaatindeyim. Çünkü her gösterim için fiyatı uygun olan bilet kategorilerimiz mutlaka oluyor. Ancak bu durum insanların erken yaştan itibaren sahne sanatlarıyla direkt ilişki kurmamış olmalarından, sanata doğrudan maruz kalmamalarından kaynaklanıyor olabilir. Eğer öğrenciyken okul orkestrasında bir müzik aleti çalmadan büyüdüyseniz, okul korosunda şarkı söylemediyseniz, okul tiyatrosunda görev almadıysanız, sanatla ilişki kurarak büyümediniz demektir.
Ve bu yüzden sanata dair tecrübesi olan birisi kadar sanata gereken değeri veremezsiniz.
Müşteri sadakati için kartlı çözümlerden yararlanmak pek çok sektörde rastlanan bir uygulama. Sizin de böyle bir planınız var mı?
2015’te VIP pas kart çıkarma projemiz var. Bu VIP Lounge, vale parking’i de kapsayan her türlü lüks deneyimin yaşatılacağı bir ağırlama olacak. PSM’nin en üst katında çok rafine bir şekilde dizayn edilen lounge alanımız 2015’te devreye girecek. VIP Lounge’da güzel bir akşam geçirecekler. Gösterilerden önce veya arada bir şeyler atıştıracakları, açık barda sosyalleşecekleri güzel bir lounge olacak. Lounge’dan direkt yerlerine geçebilecekleri, VIP bir geçiş alanı da olacak. Bu karta sahip olanları salonda kendilerine ayrılan yerlere oturtacağız.
Bazen aralarda bazen oyun sonrasında sahne arkasında gezintiler, bazen de sanatçılarla tanışmalar da düzenleyeceğiz. Konukların bütün akşamlarını kapsayacak tam bir VIP deneyim yaşatmak istiyoruz.
Bu kartların sezonluk, aynı zamanda bir şov içinde alınabileceği konsept üzerinde çalışıyoruz.
Program Cemil Demirok’a emanet
Repertuarı siz mi yapıyorsunuz?
Bunun için büyük bir programlama departmanımız var. Bu departmanın başında sektörünün deneyimli ismi Cemil Demirok var.
Onun yanında da çok kıymetli arkadaşlarımız çalışıyor. Hep birlikte sezona karar veriyoruz.
Öndeki sıralardan yer almadan önce bir daha düşünün!
Bir oyun en iyi nereden izlenir? Türkiye’de herkeste bir öne oturma hastalığı var...
Aslında her oyunun en iyi yeri farklıdır birbirinden. Her durumda bu koltuk en iyi yerdir diyeceğiniz bir durum yok. Eğer La Boheme’i izleyeceksiniz arkadan seyretmelisiniz mesela. Bütün salonu ve müziği karşıdan görebilirsiniz bu sayede. Ancak tek bir şarkıcıyı izleyecekseniz, onun mimiklerini görmek, müziğini daha iyi duyabilmek için önlerde oturmak iyidir. En iyi koltuk, performansın türüne göre değişiyor anlayacağınız. Localar mesela bazı oyunlar için gerçekten muhteşemler ama bazı oyunlar için o kadar iyi değiller.
Locaya seyredilmek isteyen çıkar
Ya localar... Hem spor karşılaşmalarında localar pek revaçta... Sahne performansları için ne diyorsunuz?
Tiyatrolarda köşelerde yer alan balkonlar 500 yıl önce ortaya çıkmış bir konsept. Aslında localar oyunu seyretmekten çok, yeni para kazanmaya başlayan burjuvaların oturup kendilerini gösterdiği yerlerdi. Seyirciler onları seyretsin diye. Şimdilerde ise aslında genelde indirime giriyor.
Kendimi göstermek istiyorsam ana tiyatroda nerede oturmalıyım?
Bana göre en iyi yer 4. sıranın ortası. Birazcık da geç gelirseniz! herkes oturduktan sonra yavaşça gelip yerinize yerleşirseniz!
‘Bilet fiyatının üstüne bir şey koymuyoruz’
Biletleriniz neden Biletix’te satılmıyor?
Olması gereken bilet fiyatının üzerine ek bir şey koymak istemedik. Bu nedenle de Biletix’le çalışmayı çok tercih etmedik. Gerçekten çok iyi bilet satıyor olabilirler. Bir rock konserinin biletini satmak, bir futbol maçının biletini satmaktan farklıdır.
Bize gelen soruları detaylı cevaplamak zorundayız. İnsanlar telefon açıyor, orkestrayı kim yönetiyor, bu oyun çocuğuma uygun mu gibi çok detaylı sorular soruyor bize...
Bunların hepsini cevaplıyoruz. Biletix’in müşteri servisini çok iyi vermediklerini düşünüyoruz. Bizde bilet satış sayfamızda ekstradan bir şey göremezsiniz. Sadece bilet fiyatı, bilet fiyatıdır, üstüne bir şey konulmaz. Biletix’in bizden iyi olduğu tek konu dışarıda farklı yerlerde yerlerinin olması ve gidip oradan rahatça bilet alabilmek.
Biz de aynısını yapmayı planlıyoruz şu anda. Bizde bilet alırken, oturacağınız yeri de seçebiliyorsunuz, Biletix’te öyle bir şansınız yok. Bilet fiyatlarımız birinci kategoride 59 TL’den başlayıp, 240 TL’ye kadar çıkıyor.
‘Çin’den Broadway’e ekip götürdük Türkiye’den de neden olmasın?’
Önemli bir sanat kurumunun başındasınız. Türk sanat gruplarının veya gösteri sanatlarının yurtdışında lanse edilmesi gibi çalışmalarınız olabilir mi? İleride bunların menajerliğini yapacak bir konuma doğru gider misiniz?
Beni buraya görevlendiren Nederland farklı ülkelerde çalışıyor. Çin ile de çalışıyorlardı.
İlk defa Çin’den tamamen yerel, Çinli yönetmenler, oyuncular ve müziği ile birlikte Broadway’e gelen ve orada devam eden bir grubumuz oldu. O nedenle ileride neden olmasın. İyi sanat iyi sanattır. Dünyanın her yerinde mutlaka alıcısı da vardır.
Eğer bu Türkiye’de karşımıza çıkarsa tabii neden yapmayalım, alıp neden götürmeyelim.
‘Cats’in tişörtlerini iki haftada bitirdik’
Dışarıda müzikaller, gösteriler sonrasında, başta CD olmak üzere, tişört, kitap gibi objeler satılır. Bizde durum nasıl? Sanatın yanında sanatla ilgili objelerin de bir ekonomisi oluştu mu?
‘Cats’ ve ‘Notre Dame De Paris’ müzikali yaptık. Cats için getirdiğimiz her şeyi satabildik. Yurtdışında hep mutlaka yapılır.
Burada da belli bir alıcısı var. Cats için obje ilgisini tahmin edemedik, getirdiğimiz 600 tişörtün hepsini ikinci haftada satmıştık. Daha önce yapmadığımız için fazla sipariş vermemiştik. Bu da düşündüğümüz, daha da geliştirmek istediğimiz bir şey.