Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türk hisseleri pahalı ama şirketler iyi

Dünyanın en varlıklı kesimi artık Bodrum, Göcek koylarında tatilini geçiriyor. Çelik kralı Lakshmi Mittal’den tutun, Roman Abramoviç’e dünyanın en zenginleri güneşle artık kıyılarımızda buluşuyor. Bu eğilimi gören finans kurumları da servis verdikleri müşterileriyle bu bölgelerde buluşmaya başladı. Geçtiğimiz günlerde Deutsche Bank, bu yıl 12’ncisini düzenlediği Türkiye hisse senetleri konferansında Türkiye’ye yatırım yapan uluslararası fon yöneticileriyle Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin yöneticilerini Göcek’te buluşturdu. Türkiye’de hisse senedi piyasasının halka açık kısmının değeri yaklaşık 70 milyar dolar.
Bunun kabaca 50 milyar doları yabancı kurumsal yatırımcıların elinde. Deutsche Securities, kendi hesaplarına göre Borsa İstanbul’da yabancı işlem hacmi pazar payı sıralamasında her zaman ilk üçte yer alıyor. Bu nedenle bu 50 milyar dolarlık yatırıma bir aracı olarak katkıları önemli.

Göcek’te buluştular
Deutsche Bank’ın her yıl global iki hisse senetleri konferansı düzenlediğini söyleyen Deutsche Securities Menkul Değerler Genel Müdürü Albert Krespin, yaptığımız sohbette konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “İçinde Türkiye’nin de olduğu konferanslardan biri her yıl ocak sonunda Londra’da yapılıyor.
Eylül başında ise New York’ta tüm gelişen ülkeleri kapsayan bir konferans düzenleniyor. Bir de her ülkenin, her bölgenin kendine özgü konferansları oluyor. Türkiye’deki konferansı son on iki yıldır Göcek’te yapıyoruz. Bu tarzdaki buluşmalar sayesinde yatırımcılar Türk şirketlerinin dünya ölçeğindeki kalitesini anlayıp Türkiye’ye yatırım kararlarını verebiliyorlar.”
Peki Türkiye’de iş yapma ortamı nasıl? Türkiye’de iş yapılabilirlik açısından heyecanın devam ettiğini söyleyen Krespin son dönemde yabancı kurumsal yatırımcıların, kurumsal yönetişim ile ilgili daha çok soru sorduğuna dikkat çekiyor. Kurumsal altyapı ile ilgili tartışmaların kafaları karıştırdığını anlatan Krespin sözlerini şöyle sürdürüyor: “Türkiye’deki şu andaki değerlemeler, çarpanlar gözönüne alındığında, Rusya’nın neredeyse iki katında.
Örneğin Türkiye’deki bankacılık sektörünün fiyat/defter değeri şu anda 1.2’lerde. Rusya’da ise oran 0.5-0.6 aralığında. Endüstri şirketlerinin fiyat kazanç oranlarında da benzer bir durum söz konusu.
Bunun nedeni, Türkiye’nin bugüne kadar kurumsal yönetim açısından iyi bir noktada olduğu, dünya çapında şirketlerinin bulunduğu ve bunların da iyi yönetildiği ön kabulü. Bu oranlar, bir şekilde Türkiye’deki kuralların, kanunların çok iyi uygulandığına yönelik inancı piyasanın taktir ettiğini gösteriyor. Bu algıdaki bozulma tabii ki fiyatlamalarda kendisini gösterir. Bu nedenle özellikle kurumsal yönetim noktasında dikkatli olmamız lazım.”

Global likidite
FED’in parasal sıkılaştırmaya hazırlandığı bir dönemde yabancı sermaye girişlerinin öneminin arttığını söyleyen Albert Krespin sözlerini şöyle tamamlıyor: “Tasarruf açığımız var ve yabancı fon ihtiyacı olan bir ülkeyiz.
Avrupa Merkez Bankası’nın ekonomisini ve iç talebini büyütmeye çalışması, Türkiye’nin ihracatla büyümeye dayalı stratejisi açısından çok faydalı. FED parasal sıkılaştırmaya bir noktada başlayacağını söylerken, Avrupa Merkez Bankasının genişleme yapması aslında bakarsanız Çin’in de kalkıp ‘ben bankalarımı destekliyorum’ demesi global düzeydeki likiditeyi rahatlatacağı için Türkiye’ye FED’den dolayı gelebilecek olumsuz etkiyi dengeleyebilecektir. İş ki biz bu esnada yapısal sorunları çözecek adımları atalım.”

Haberin Devamı

19 şehirde varantı anlattılar
Sohbetimize katılan Deutsche Securities’in Borsa İstanbul’da yapılandırılmış araçlar işini yürüten Onur Akkaynak ise hisse senetlerinde oldukça gelişmiş bir altyapımız olmasına rağmen, Türkiye’de yatırım araçlarının çeşitliliğinin henüz dar bir çerçevede kaldığına dikkat çekti. Bu nedenle yerli yatırımcılara yönelik eğitim programları hazırladıklarını anlatan Akkaynak bu konudaki çalışmalarını ise şöyle detaylandırdı:
“İstanbul borsasında işlem gören varant sayısı, hisse senedi sayısını geçti. Türkiye’deki ürün gamının gelişmesi zaman alıyor. Varant, opsiyon gibi ürünler spesifik ürünler. Bu nedenle finansal okuryazarlık özelinde yoğun çalışmalar yapıyoruz. Sadece bu yıl 19 farklı şehirde 20 eğitim gerçekleştirdik. Trabzon’dan Hatay’a, Diyarbakır’dan, İstanbul’a bu ürünleri anlattık. Bu yıl bir anlamda 3 bine yakın insana finansal okuryazarlık eğitimi verdik.”