10 yaşını dolduran İstanbul Modern, kültür hayatımıza katkısının yanı sıra, turizm açısından da cazibe merkezi. Müzeyi gezen 5.5 milyon kişinin yüzde 40’ı yabancı. Bir dönem balkonuna çıkmanın ‘yasak’ olduğu müze şimdi yabancı turistlerin ‘görmeden dönme’ listelerinde ön sıralarda yer alıyor
Londra, Paris, Barselona, New York... Bu şehirlere gidenler Tate Modern, Pompidou, Dali Müzesi, MoMA başta olmak üzere kentteki onlarca müzeyi gezmeden dönmüyor neredeyse. Zaten dünyada en fazla turistin gittiği şehirlere baktığınızda zengin kültür ve sanat ortamının öne çıktığını görürsünüz
İstanbul da son yıllarda bu durumda... Devlet ve özel sektörden birçok müze ziyaretçi akınına uğruyor. İstanbul Modern mesela. 10 yılda yaklaşık 2.5 milyon yabancı Türk modern ve çağdaş sanatını sergileyen bu müzeyi ziyaret etmiş.
Tarihi yarımadaya bakıyor
Müze, İstanbul’a gelen yabancıların, ‘görmeden dönmem’ dediği 5 sanat mekanı arasında. Karaköy’de eski bir gümrük antreposundan dönüştürülen İstanbul Modern’i gezenler belleklerine Devrim Erbil, Tayfun Erdoğmuş, Fikret Mualla, Azade Köker gibi sanatçıların eserlerinin yanı sıra tarihi yarımadanın karşı kıyıdan izlenen manzarasını da kazıyorlar.
Küresel sanat dünyasında bir referans noktası olma amacıyla kurulan müze, modern ve çağdaş sanat yapıtlarını, fotoğraf, tasarım, mimari, yeni medya ve sinema alanındaki üretimleri koleksiyonunda topluyor.
Türkiye’nin kültürel kimliğinin uluslararası sanat ortamıyla paylaşılmasına aracılık eden İstanbul Modern, sanatçıların üretimlerine ve uluslararası işbirlikleri kurabilmelerine destek olurken, sanatı kitleler için erişilebilir kılmak amacıyla her yaştan sanat izleyicisine eğitim programları düzenliyor.
Müze, daha çok insanın sanatla buluşması için Ülker sponsorluğunda perşembe günleri ücretsiz. İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı ile biz de geçen hafta perşembe günü buluştuk. Kadınlar, çocuklar, yabancılar, herkes oradaydı! Müzeyi ziyaret eden profil o kadar renkliydi ki soru ve cevaplara konsantre olmakta zorlandığım bir atmosferde sohbet ettik.
BBC, ‘Türkiye sanatını değiştiren müze’ dedi
Bu yıl 10. yılınızı kutluyorsunuz. 10 yılda neler oldu?
İstanbul Modern, çağdaş sanat ortamındaki değişim sürecinin yüzü ve İstanbul’un yaratıcı gücünün simgelerinden biri haline geldi. Ulusal ve uluslararası sergilere, retrospektiflere, çeşitli disiplinlere ve etkinliklere ev sahipliği yaptı.
Böylece sanatı geniş bir izleyici kitlesiyle buluşturan müzemiz, 2000’li yıllarda sanat yaşamımızdaki değişim sürecinin önemli bir kilometre taşı oldu. Görsel sanatlar alanındaki zenginliğimizi, müzeler ve sanat kuruluşlarıyla işbirliği içinde çeşitli sergilerle yurt dışına taşıyoruz. 10 yılda, 105 sergi gerçekleştirildi. 1.220 sanatçının çalışması sergilendi. Berlin, Paris, Londra, Moskova, Rotterdam, Seul, Bahreyn, Şangay gibi çeşitli kentlerde 17 yurtdışı sergisi açıldı. 1.400 etkinlik, konferans, söyleşi yapıldı. 2.600 film gösterildi. Müze, kültür turizminin zenginleşmesinde, sanat ekonomisinin gelişmesinde de etkin bir rol üstleniyor.
Geçtiğimiz günlerde İngiliz BBC kanalı, İstanbul Modern’i Türkiye sanatını değiştiren müze olarak tanıttı.
Yıllık ziyaretçi sayısı peki?
10 yılda 5.5 milyondan fazla ziyaretçi müzemizi gezdi. Yılda ortalama 650 bin kişi müzeyi geziyor.
Fahrelnisa Zeid’in Cehennemi Doğançay’ın Taş Duvar’ı
En son koleksiyonunuza katılan eserler?
1992’de Şirin Devrim ve Nejat Devrim, Fahrelnisa Zeid’in ‘Cehennemim’ başlıklı yapıtını, günün birinde müzenin kurulacağı inancıyla bağışlamıştı bize. 10. yılımızda ise Angela Doğançay’ın, Burhan Doğançay’ın son dönem çalışmaları arasındaki en önemli yapıtlarından birini hediye etmesiyle koleksiyonumuza katılan çalışma ‘Taş Duvar’ oldu.
Alımların yanı sıra yapılan bağışlar ve uzun süreli ödünç yapıtlarla güncellenerek yeniden yapılandırılan koleksiyonumuza desteğin artacağını ümit ediyoruz.
Atmosfer mükemmel: Kadın ağırlıklı ve yüksek eğitimli
İzleyici kitleniz hangi yaş grubu ve ekonomik düzeyde?
Ziyaretçilerin yüzde 40’ını yabancılar oluşturuyor. Sezonda oran yüzde 50’nin üzerine çıkıyor. 2014 başından bu yana, müzeyi en çok ziyaret eden yabancı ziyaretçilerde ilk sırada Almanya, ikinci sırada ABD, üçüncü sırada ise Fransa var. Yerli ziyaretçilerin yüzde 67’si kadın. Yerli ziyaretçilerin yarısından fazlası üniversite mezunu veya daha yüksek eğitim düzeyinde.
Kapı yoldan geçene açık!
İnsanların ayağını alıştırmak için neler yaptınız?
Ücretsiz perşembeleri başlattık. Müzenin bir sosyal platformu olduğunu, sanatla ilgili olsun, olmasın yoldan geçen her insana açık olduğunu, sergilerle, çeşitli etkinliklerle burada iyi vakit geçirebileceğini vurguluyoruz. 10 yılda 550 bin genç buradaki atölyelerde eğitim aldı.
İlköğretim çocuklarını gruplar halinde gezdiriyoruz. Pompidou ile ‘Genç İstanbul Modern’ başlıklı eğitim programı dizisini gerçekleştiriyoruz. Bu programda 6-16 yaş grubundaki çocuk ve gençler etkileşimli oyunlarla farklı deneyimler kazanıyor. İnteraktif atölye çalışmalarında sanat ile teknoloji buluşuyor.
‘Balkona çıkmak bile yasaktı'
10 yıl boyunca aklınızda kalan hatıralar dersem...
Müzeyi 2004’te açtık. Planladığımızdan daha önce gerçekleştirdiğimiz müze açılışı için yoğun çalışmalarımız, gece yarılarına kadar süren toplantılar, tüm bölümlerin eksiksiz hazırlanması için gösterilen çaba... 2004 yılında şu anda restoranın kullandığı balkona çıkmamız yasaktı.
Neden çıkamıyordunuz peki?
Orası gümrüklü alan, biri aşağı sarkar ve sigara alışverişi yapabilir gibi nedenlerle! Gemilerden mal indirilip yükleniyordu. Bir sene boyunca balkona çıkılması yasaktı, müzeye giriş yolumuz yoktu. Eski bir antreponun müzeye dönüştürülmesi kolay bir süreç olmadı.
İlk olarak Fikret Mualla retrospektifini yaptık. 110 yıllık bir geçmişi olan Venedik Bienali ilk kez yurt dışına çıktı, bir seçkisi İstanbul Modern’de sergilendi.
2009’da Berlin’de Martin Gropius Bau’da Akademie der Künste ile o güne dek Avrupa’da açılan en büyük modern ve çağdaş Türk sanatı sergisi olma özelliğini taşıyan İstanbul Modern Berlin sergisini açtık. 2008 yılında Kraliçe Elizabeth’in Türkiye ziyaretinde Londra Design Museum ile birlikte gerçekleştirdiğimiz Tasarım Kentleri sergimizi gezmesi, Genç İstanbul Modern başlıklı eğitim programlarıyla Paris Centre George Pompidou ve YAP İstanbul Modern: Yeni Mimarlık Programı ile The Museum of Modern Art ile uzun soluklu işbirliği yapmamız benim için önemli kilometre taşlarıdır.
Pompidou, MoMa, Tate sentezİ
Ziyaretçilerin ne kadarı yabancı?
Yüzde 40’ı. Yazın yüzde 50’lere çıkıyor.
Dağılım nasıl?
Yüzde 67’si kadın. Müzeyi gezmek için Bursa’dan, Ankara’dan otobüslerle gruplar geliyor.
Dışarıda müzeler koleksiyonerlerin bağışlarıyla oluşur daha çok. Bizde durum nasıl?
Müzeye, 10 yıl içinde 93 sanatçının 200 eseri bağışlandı. Devlet böyle bir yeri tahsis etti, özel sektör, sponsorlarımız destek oluyor. Turkcell, Garanti Bankası, Polimeks, Vitra, BASF... Ücretsiz perşembe’lerde Ülker var. Ancak devlet desteği çok önemli? Yurt dışında bağışlarda, sanat eserlerinin alınmasında vergi indirimleri var. MoMA, Whitney, San Francisco Müzesi’nin önemli projelerinde 800 milyon dolar ile 1 milyar dolara yaklaşan bağışlar topladıklarını biliyoruz. Biz de özel sektörün desteğiyle daha geniş kitlelere ulaşma olanağı buluyoruz.
Kendinize örnek aldığınız bir müze var mı?
Centre Georges Pompidou çok etkilendiğim bir müze. Diğerleri de MoMa ve Tate. Üçü çok farklı, zıt örnekler aslında. Pompidou, devletin yüzde 85’ini finanse ettiği bir müze. Tate’te giriş ücretsiz, sergiler ücretli. MoMa’nın yüzde 90’ını sponsorların destekliyor.
İstanbul Modern’de bu müzelerden yola çıkarak bir sentez yaratmaya, kendi doğrumuzu bulmaya çalıştık. Bugün geldiğimiz noktada, müzenin başarısında özel sektör, kamu yönetimi ve yerel yönetimin işbirliği çok önemli bir rol oynuyor. Dünyanın büyük müzelerinde bile benzerine pek rastlanmayan bu eşsiz işbirliğinin, toplumsal dayanışma kültürümüze değer kattığını düşünüyorum.