Özellikle lüks gayrimenkul sektöründe bir durgunluk olduğu hepimizin malumu. Bunun sebebi olabilir mi bilmiyorum ama bugünlerde kime rastlasam Paris’te ev almaktan bahsediyor. Bunlar değerli semtlerde, Bodrum’da yatları, katları olan creme de la creme tabaka değil üstelik. Şirketlerde üst düzey görevlerde çalışan, beyaz yakalı profesyonellerden duyuyorum. Gördüğüm kadarıyla İstanbul’da ev fiyatlarının çılgınca artmış olması, yüksek fiyatlara karşın yaşam konforunun düşmüş olması, geleceğe duyulan güvensizlik, başka bir ülkede yaşama isteği gibi etkenler bu eğilimde rol oynuyor.
En çok Paris’te ev alınmak isteniyor. Paris Türkler için, Tanzimatla birlikte başlayan batılılaşma serüvenimizde öteden beri en sevilen şehirlerden birisi oldu.
Para trafiğine ret!
Sanıyorum Türklerin Paris’te ev almak isteği Parisli bankaların da dikkatini çekmiş olsa gerek ki bu gidişe bir ‘dur’ deme gereği hissetmişler! Gerçekten ince eleyip sık dokumaya başlamışlar. Üniversiteyi Paris’te okumuş, uzunca bir süre burada çalışmış, orta-üst sınıf gelir düzeyinden bir arkadaşım geçenlerde Paris’te ev satın almak istedi.
Bağlantılarının ve kişisel tecrübesinin olduğu şehirde 600 bin euroya güzel bir ev buldu. Paris seçeneği için faizleri daha yüksek olduğundan, Türk bankalarıyla görüşmedi dahi. Evin değerinin yarısı için bir Fransız bankasına başvurusunu yaptı. Ancak hiç beklemediği bir cevapla karşılaştı. Para trafiği nedeniyle başvurusu kredi uygunluğuna değer bulunmadı.
Kendisine, “Çok mu para gönderdin” diye takıldığımızda durumu anladık. Kredi kullanmasını kolaylaştıracağı düşüncesiyle önceden Fransız bankaya bir miktar para yatırmış. Banka, dışarı para çıkarılmak istendiğinden şüphelenmiş. Belli ki ev alınmasını istememişler. Artık önlerine ne kadar çok ev talebi geliyorsa... Duyumlarıma göre Paris’te bir Türk emlak piyasası oluşmuş durumda.
Haksız da değiller
Türkler Maslak, Bağdat Caddesi, Bebek’i bırakmış Paris’te ev alıyorlar. Sadece Paris mi, Londra, New York... İstanbul’da artık iyi semtlerdeki 2+1 lüks evler milyon dolardan başlıyor. Oysa, her dünyalının yaşamak isteyeceği New York Manhattan’da da bu fiyatlara ev buluyorsunuz. Zaten işi bilenler, yurtdışı deneyimi olanlar böyle yapıyor. Geçen yıl yaptığım New York seyahati bunun geldiği boyutları anlamamı sağlamıştı. Kiraladığım aracın Türk şoförü, 90. caddeden, 14. caddeye ulaşan yolculuğumuzda, “Türk reklamcı Upper West Side bölgesindeki şu evi aldı. Doktor bir hanım tam şu köşedeki daireyi aldı” diye anlatmıştı. Bir dönem beyin göçü en önemli gündem maddelerimizdendi... Şimdilerde yaşanansa bir hayat tarzı göçü sanki... Gidenlerle birlikte farklılıklarımızdan doğan zenginliklerimiz de birer birer azalıyor, bilmem farkında mıyız?
Bizde pişiyor, komşuya düşüyor!
Bugünlerde yeni bir yatırım trendi daha dikkatimi çekiyor. Görünen o ki Yunanistan’a sadece turistleri kaptırmıyoruz. 10 yıl sonrasının otellerini, rezidanslarını da kaptırıyoruz.
Paris’te ev almak isteyen kitleye benzer ancak farklı motivasyonlarla hareket eden bir kitle var. Daha girişimci, genç bir kitle bu. Yunanistan’da fersah fersah arazi alıyorlar. İleride Yunanistan’a yerleşmek için değil, orada iş yapmak için alıyorlar. Yunanistan’ın henüz atlamadığı kriz nedeniyle gayrimenkul fiyatları dip seviyelerde. Bu kesim burada ucuza aldıkları arazileri ileride en kötü ihtimalle yüksek fiyatla satacağına inanıyor.
Bundan 20 yıl önce nasıl alt gelir grubu dahi Habibler, Altınşehir’de arazi alıyor idiyse, bu girişimciler de bugünlerde Yunanistan’dan böyle alıyor. Fiyat nedir derseniz? Bir şirketin üst düzey yöneticisi olarak çalışan ve geçen gün arazi almış bir profesyonelden bizzat duyduğum için birinci elden bildiriyorum. Selanik yakınlarında metrekaresi 100 Euro!