Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye ‘Kadın cinayetleri’ meselesini kabullenme ve çözüm arama da Özgecan’ın hunharca öldürülmesi ile bir eşik atladı. Sanırım Özgecan’ın kelimenin tam anlamıyla bir masum olması etkili oldu bunda. Bu kez kimse, ‘Mini etek giymişti, kışkırttı’ bahanelerine sığınamadı. Özgecan okuldan çıkmış evine gidiyordu. Bir sapığa denk gelmiş ve onurunu korumak için elinden geleni yapmıştı. Çantasında biber gazı dahi taşıyordu.
Bu vahşi cinayetin üstünden haftalar geçmesine karşın kadına şiddet meselesi bu kez unutulmadı. Toplumsal bir uyanışa dönüştü, ezberler bozuldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen pazar, “Cumhurbaşkanı olarak, kadına şiddetle ilgili yürütülen her çalışmanın destekçisiyim. Yürütülen çalışmaları bizzat kuracağım ekiple takip edeceğim” sözleriyle himayesine aldı.
‘Erdoğan bitirir’
Dün de, Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) kadına şiddete karşı kampanya başlattı. TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut, Başkan Yardımcısı Neşe Kavak ve Sema Güral Sürmeli, Yüksek İstişare Konsey Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan başta olmak üzere akademisyenler, gazeteciler bir araya gelip kadına şiddeti konuştu.
Toplantıyı açan Nilüfer Bulut niyetlerini ilk cümleleriyle açıkladı: “Özgecan cinayeti Türkiye’de bazı şeyleri yerinden sarstı. Erkekleri dahi zihinsel dönüşüme uğrattı, bunun devam etmeli.
Kadına şiddeti önlemede toplumun her kesiminden çözüm önerileri alacağız. Çözüm önerilerini bir rapor halinde sistematize ederek karar mercilerine, bu konuyu özellikle sahiplenen sayın Cumhurbaşkanımıza iletecek ve yurt genelinde bir kampanya başlatacağız.”
TİKAD Başkan Yardımcısı Neşe Kavak ise çözüm önerisini şöyle sundu:
“Şiddet ailede başlıyor. Şiddet görmeyen göstermez...Kadına şiddet sadece devletin çözeceği bir konudur. Muhafazakar, liberal kadın ayrımına karşıyım. Mesela, Mor Çatı’ya sahip çıkılmıyor. Oysa kadın konusunda herkes birlikte çalışmalı. Cumhurbaşkanımızın konuyu himayesine alması çok önemli. Yaptırıcı, birleştirici gücü büyük. Erdoğan iş bitirici yapısıyla ela alırsa bu işi bitirir. Üçüncü büyük feminist olur. Hz. Muhammed en büyük feminist idi, ikinci feminist de Atatürk’tü.”
Çözüm önerileri...
Geniş katılımlı toplantıda bir çok çözüm önerisi konuşuldu. Aile içi eğitim, okullara şiddeti önleyecek derslerin eklenmesi, dizilerde eğitici mesajların verilmesi, cuma hutbelerinde konunun işlenmesi, muhtarlarla işbirliğinin artırılması, cezaların artırılması gibi...

Haberin Devamı

KADİR İNANIR HEDİYE TABLOLARLA KOLEKSİYONER OLDU
Sanat toplumun her kesiminde merak ve beğeni uyandırır. Ama iş adamları buna biraz daha farklı yaklaşırlar. Işığı gördüklerinde risk alır, peşinden giderler. Çoğunlukla da o ışığın kaynağında büyük cevhere ulaşırlar. Türk resminin önde gelen ressamlarından Muzaffer Akyol'un, İş Sanat Kibele Galerisi'nde, 50 yılı aşan sanat yaşamını gözler önüne seren 'İrkildim Uyandım Bir Daha Uyumadım' sergisine iş dünyasının ilgisi büyüktü. Cem Boyner, Ümit Boyner, Mustafa Taviloğlu, Yılmaz Ulusoy, Süleyman Sazak gözüme ilk etapta çarpan isimlerdi...

Haberin Devamı

Özgecan, TİKAD’ı harekete geçirdi

40 YILDIR TAKİPTE
Sohbetimizde Akyol, Taviloğlu ile 40 yıl önceki karşılaşmasını anlattı: "Telefonun henüz çok az ailenin evine girdiği yıllar. 1976'da bir gün. Eve geldim kapının altında bir kart. 'Muzaffer Bey lütfen bizi arar mısınız', Mustafa Taviloğlu, Aykut Hamzagil. Bu isimleri duymuştum ama hiç tanışmamıştım. Niye kart atmışlar anlamadım. O zamanlar şöhretim yok, birkaç sergiye katılmışım. Öğretmenlik yapıyorum. Ertesi gün okulun telefonundan bu beyleri aradım. Mustafa Taviloğlu açtı, 'Muzaffer bey bir resmi seviyoruz, sizden haberdarız, resimlerinizi görmek istiyoruz' dedi. Hoppalaaa... Randevulaştık eve geldiler. Güzel insandır, iyi bir koleksiyonerdir. Ama bunun yanında sanata kapıları son derece açıktır. Türk resim sanatına, estetiğine büyük hizmet yapmıştır. Resme yatırım yapmak her babayiğidin harcı değil. Erdoğan Demirören, Haluk Ulusoy gibi sanata yatırım yapan iş adamları bu ülkenin önemli estetik sahiplenicileridir. Sayıları bir elin parmağı kadar az. Tarih ilerde onları yazacaktır. Erdoğan Demirören'in çok iyi bir koleksiyonu var, bir müze yakışır kendisine. Dostum Haluk Ulusoy'dan da bekliyorum müze kurmasını. Taviloğlu açıyor." Akyol'un bu anısıyla, Taviloğlu'nun tam 40 yıldır beğendiği bir ressamın eserlerinin takipçisi olduğunu anladım.

40 yıl önce almaya başladığı eserler şu anda servet değerinde. Sergide rastladığım isimlerden birisi de Kadir İnanır'dı. İnanır'ın koleksiyoner olduğunu bu sergi sayesinde öğrendim. Ancak Kadir Bey kendi anlatımıyla hiçbir sanat eserini parayla satın almamış... Ömer Uluç'unkiler hariç koleksiyonundaki bütün eserler ona armağan gelmiş. Görünen o ki kimi zaman da sanat, kendisini seveni sanat takip ediyor.