Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu aralar Türk simgelerine takmış durumdayım...Kahve, lokum, Türk hamamı gibi bizleri en çok anlatan ritüellerden birisi de düğün olsa gerek. Anne babalarımızın döneminde düğün evde, bahçede, mahallede yapılırdı. Davetliler bay-bayan olarak değil, maaile, hatta koca bir mahalle şeklinde giderlerdi düğünlere... Günümüzde ise düğünler otel salonlarına tıkılır oldu. O salonlar da birileri evlenirken davetlilerin dans etmek, eğlenmek yerine sosyal konumlarını gösterdikleri bir güç arenası adeta...
Batılılaşırken kendi alaturka, sofistike kültürümüzden uzaklaştık, düğünlerde dahi az dans eder olduk. Düğün geleneğimizi koruyamaz mıydık?
Hande Ataizi’nin, ud ve kanun nağmelerinin kubbesine yükseldiği Hürrem Sultan Hamamı’ndaki kına gecesi, Osmanlı yemekleri, Roman havalı kır düğünü konseptinden hatırladığımız davet-organizasyon şirketi Cherie’nin Başkanı Aslı Kuseyrioğlu, “Eskiden üç gün üç gece sürer, mahalleler kapatılırmış. Emir Kusturica’nın Çingeneler Zamanı filmi gibi... Kadınlar, erkekler çocuklar dans ederlerdi... Öğlen yemekleri verilir. Komşu çağrılır, herkes birbirine el vererek yapardı düğününü. Müthiş bir kültürdü bu. Ancak kent yaşamı, bütçe sınırlaması, lüks algısı, kısacası günün gerçekleri nedeniyle böyle düğünler gerçekçi değil artık” diyor.

Kumsalda düğün alayı


Sokağa çıkacağız!
Aslı Kuseyrioğlu, “Ancak sahil kasabalarında Osmanlı düğün geleneği yeniden canlanıyor sanki” sözleriyle sürdürüyor konuşmasını. “Geçen yaz Bodrum’da, Göcek’te sokak düğünleri gördük. Ayşe Kulin mesela oğlu Kerim Kemahlı’nın düğününü Çeşme sokaklarında yaptı. Bu arada kına geceleri geri geldi. Hem de gençler istiyor yapılmasını. Oysa benim jenerasyonum kına gecesinden de uzaklaşmıştı. Belki sokak düğünlerini de isteyecekler yakında” diyor.
İstanbul’da gittiğimiz birçok davetin arkasında Aslı Kuseyrioğlu’nun imzası var. Bu bazen büyük bir şirketin toplantısı, bazen ünlü bir işadamının ev daveti veya düğünü olabiliyor. Kuseyrioğlu işe çiçekçilikle başlamış...Arkadaşınız hastalandığında veya erkek arkadaşınızın doğum gününde siz hatırlayıncaya kadar çiçeğinizi çoktan göndermiş oluyor. “Asıl işim çiçekçilik, ben çiçekçiyim” diyor.
Obama, Türkiye’yi ziyaret ettiğinde de çiçekleri o gönderiyor Ankara’ya, İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in Boğaz’da gezinti yaptığı tekneye de... Düğün, organizasyon sonradan eklenmiş portföye. Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nde okurken yaptığı Paris seyahatlerinde hep çiçekçileri ziyaret edermiş. Arkasından Cenevre’de bilgisayar okusa da çiçeğe ilgisi hep sürmüş. “Müze gezer gibi çiçekçi gezer koklardım” diyor. Kuseyrioğlu ile o renkli dünyayı konuştuk.

Şakayığın yıldızı parlıyor

Çiçekte ne kadar yerli, ne kadar ithal kullanıyorsunuz?

Müşteri kitlemizin talepleri nedeniyle yüzde 60 ithal kullanıyoruz. Kış aylarında bu oran yüzde 80’lere yükselebiliyor. Hollanda’dan geliyor bu çiçekler biliyorsunuz. Zencefil, ananas, cybidum orkide, amaryllis gibi tropik çiçekleri de Hollanda’dan alıyoruz. Ananası meyve haline dönüşmeden kestiğinizde, ananas çiçeği oluyor. İthal çiçekleri özel tarımlardan alıyoruz. Yerli çiçeği ise mezattan.

Haberin Devamı

Mustafa Sarıgül her mitinginde çiçek atıyor. Bunlar işlerinizi etkiledi mi?

Ülkemizde çiçek hâlâ lüks tüketim maddesi olarak görülüyor maalesef. Açıkçası çiçek atması çok hoşumuza gidiyor bu nedenle. Bizden almıyor, kimseden de aldığını düşünmüyorum açıkçası. Kendisi de bizim gibi toplu alıyor galiba. İşleri etkiler düzeye gelebilir seçimler yaklaştıkça.

Haberin Devamı

Bu yıl trend ne çiçekte?

Çiçekte trend söylemine karşıyım. Ben mevsiminde olan bitkiyi, çiçeği kullanmayı seviyorum. Daha doğal olması, iyi kokması için. Bir akım soruyorsanız, son zamanlarda düğün, ev yemeklerinde şakayık çok isteniyor. Her zaman bulunamıyor. Lisyantus ve kala çok isteniyor sonra. Kala biraz daha zen tarzı. Çiçeğe benzer kaktüsleri de çok kullanıyoruz son zamanlarda.

Haberin Devamı

Sevgililer günü yaklaşıyor. Orada pek bir yaratıcılık göremiyoruz. Yine kırmızı güller mi?

Kırmızı aşkın, ateşin rengidir. Son dönemlerde en az gül kadar kırmızı amaryllis de gönderiliyor sevgiliye.

2014 düğünlerinde trend ne olacak?

Daha natürel bir akım var. Bence insanlar kendi içine dönmeye başladı. İnsan kendine döndüğü için huzuru da kendinde arıyor. Konsept düğünler çok moda. Mesela Uzakdoğu, zen tarzı... Sade, sadece siyah, beyaz olarak yaptığımız düğünler dahi var. Lake siyah masalar, beyaz keten peçeteler, kalalar. Normal düğün renklerinin dışında bunlar ama mekanı doğru seçerseniz çok şık oluyor zen tarzı. Kumsalda düğünler. İtalyan bahçelerindeki gibi düğünler sonra.

Kumsal düğününe çok talep var mı?

Son dönemde kumsalda düğün isteyenlerin sayısı hatırı sayılır ölçüde arttı. Türkiye’nin önde gelen işadamlarından birisinin kız kardeşinin düğününü Bodrum’da kumsalda yaptık mesela. Ege sahilleri yanı sıra Kilyos sahilleri için de çok talep var. Kumsal düğünlerini çok natürel yapıyoruz.
Yerlerde hasır halılar üstüne rahatça oturulabilecek, büyük boylarda bol yastık koyuyoruz. Belirli bölgelerde odun ateşi yakarak daha romantik ortamlar yaratıyoruz. Kumda, kamışların üstünde keten kumaşlar ve bambu dikitler üzerine çadırlar kuruyoruz. Şeker masaları ve yemek servislerini bu otağı benzeri çadırlar da yapıyoruz. Akşamları yemek yeme mekanlarının üstüne sıradan balıkçı restoranlarında olduğu gibi tepeden basit ampullerle aydınlatma yapıyoruz, fenerler koyuyoruz. Davetiyelerde düğün seremonisinin kumsalda geçeceğini hatırlattığımız için sandaletlerle, rahat ayakkabılarla geliyor insanlar. Belli bir noktadan sonra da yalın ayak dolaşıyorlar!

Yabancı müşteriniz var mı çok?

Yaptığımız her 10 düğünün ikisi yabancılar için diyebilirim. İstanbul bir düğün destinasyonu olmaya doğru gidiyor. Lübnan, Ürdün ve İran asıllı müşterilerimiz çoğunlukta.

10 milyar $’lık sektör

Düğün endüstrisinin büyüklüğü ne kadara ulaştı acaba?

10 milyar doları bulan bir sektörden bahsediyoruz. Türkiye’de her yıl yaklaşık 500 bin çift evleniyor. Genç nüfusa sahip olmamız nedeniyle düğün adetlerinde azalma olmuyor. Gelinlik, davetiye, mobilya, beyaz eşya, kuyum, ayakkabı başta olmak üzere 22 iş kolu bu sektörde varlık gösteriyor.

Modern masaya pufidik gelinlik!

Başka düğün günahları neler acaba?

Geline aşırı makyaj yapılıyor. Makyaj gelinliği dahi gölgede bırakabiliyor bazen. Yanlış yemekler seçiliyor bazen de. Davetin düğün sahibinin kişiliğiyle örtüşmesi lazım. Gelinin üstünde çok modern bir gelinlik ama davette acayip klasik masalar görüyoruz bazen. Veya tam tersi Uzakdoğu felsefesinden esinlenmiş, çok modern masalar ama pufidik pufidik, klasik bir gelinlik.... Olmaz. Uyumlu olmalı. Benim için düğün hikayeyi yazmaktır.

En ilginç istekleri sorsam?

Hayvansever bir arkadaşımın düğününde masalara büyük kavanozlar içinde süs balıkları koyduk. Düğün bitiminde davetlilere hediye ettik. Yurtdışında da nikah talepleri geliyor. New York, Paris’te de organizasyon yapıyoruz.
Paris’teki bir müşterimiz, Tayland’ın kuzeyinde, Chiangmai’de entaresan bir düğünle evlenmek istiyor. Odasına filler üzerinde suları geçerek gitmek istiyor. Nasıl organize edeceğim diye kara kara düşünüyorum!

Terfi alan erkeğe kala ve kaktüs aranjman

Kumsalda düğün alayı

Kime ne çiçek göndermeli?

İşe yeni başlama, terfi gibi herhangi bir nedenle erkeğin işyerine çiçek gönderecekseniz kala güzel olabilir. Antoryum da olabilir. Ama bunları tabii bir takım aksesuarlarla, mesela kaktüs bitkileriyle karıştırarak göndermelisiniz. Kalıcı, topraklı orkide var mesela. Bunlar işyerine daha çok gider. Ama bir ev yemeğine giderken de güzeldir. Kadının işyerine gönderiyorsanız somon veya krem orkide, gül, lisyantas’u birtakım aksesuarlarla karıştırarak yollayabilirsiniz.
İşyerine giden çiçek için biraz daha kalıcı çeşitlerin gönderilmesinden yanayım. Bitki tarzında küçük bonzailer olabilir, toprak içinde orkide olabilir. Kız istemeye gidildiğinde ise gül çeşitleri ile özel tasarımlar yapılabilir. Ev yemeğine gidiliyorsa basit kır çiçeklerinden de bir buket yapıp götürebilir. Tam mevsimi mesela müthiş güzel kokulu sümbüller var. Gül, lisyantus, erengüller ile de şık ama sade buketler yaparak sıcak bir ortam yaratılabilir. Yılın trendinden çok mevsimine göre çiçek seçmelisiniz. Hasta ziyaretine gidiyorsanız çok fazla kokulu çiçek çeşitlerinden kaçınmalısınız.

Lobilerde ayçiçeği ve antoryum...

Otellere ne öneriyorsunuz?

En büyük müşteri kitlemiz. Ekibimizden en az bir kişi mutlaka hizmet verdiğimiz otel bünyesinde sürekli olarak bulunur ve çiçeklerin tazeliğini kontrol eder.
Çiçeklerin bozulması mekanın görüntüsünü değiştireceğinden ufak bir bozulma dahi kabul edilemez. Lobi çiçeklerinin görüntüsüne gelince haşmetli olmalı. Antaryum, orkide, ayçiçeği gibi uzun dayanabilecek çiçekler olmalı.
Tabii yüksek çiçekler olmalı. Sadece ay çiçeği veya antoryum dahi bile bir otel lobisinde güzel durabilir. Tabii bunu bitki ve aksesuarlarla karıştırmanız gerekir.

Rahmi Koç’un eleştirilerine uzman gözüyle çözüm

Rahmi Koç, ‘Tuhafıma giden şeyler’ adlı notlarında sektörünüzü ilgilendiren birçok eleştiri yaptı. Masa üstündeki çiçeklerin karşı tarafı görmeyi engellediği, nikahlarda ikiden fazla şahidin bulunması gibi. Hakikaten çiçeğin boyundan karşı tarafı görememek çok sık rastladığımız bir durum...

Bu çok antipatik bir görüntüdür gerçekten de. Çiçek tam göz hizasında, vazo da kalınsa karşı tarafı hiç göremiyorsunuz. Çiçeğin görüntüyü kesmemesi gerekir oysa. Büyük otellerin çoğu yüksek tavanlı. Alçak çiçek yüksek tavana çok uymaz. Daha grandiyöz çiçekler ister yüksek tavan. İşte o noktada dikkatli olmalısınız. Çiçeğin altına koyduğunuz vazonun gövdesi mutlaka ince olmalı. O zaman çicek göz hizasında kesmez karşıdakini.
Şahit konusuna gelince. Millet olarak herkesi memnun etmek isteyen bir yapımız var. Aileler geniş, kimseyi kırmamak adına birkaç kişi hem damadın hem gelinin şahidi oluyor. Nikahın kıyıldığı podyum biraz daha geniş tutularsa, o zaman göze tıkış tıkış bir görüntü vermez.