Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tasarımlarını ihraç etmeye başlayan Dilek Hanif, talebe yetişmek için makine yatırımı yapıp istihdamını artırıyor. Hanif bu durumu, “Mecburen sanayici oldum” diye anlatıyor

Çiçeği burnunda sanayici: Dilek Hanif

22 yıllık tasarımcı sanayici oldu... İş ve cemiyet hayatının önde gelen isimlerini giydiren Dilek Hanif ihracat yapmaya başladı. Paris’te son iki sezondur fuarlara katılıp yurtdışına toptan mal satmaya da başlayan Hanif, katma değerli ürün ihracatının önemini gösteren uygulamalara imza atıyor.
Tekstil sektörü temel ürünlerde kilosu 2 - 3 euroya ihracat yaparken Hanif, basit bir büstiyeri 50 euroya ihraç ediyor.

Kırmızı halının etkisi büyük
Henüz iki sezondur Paris’te global pazarlar için ürünleri satışta olan Hanif’in hazır giyim koleksiyonu şimdiden 15 satış noktasına ulaşmış. Aralarında Amerika, İngiltere, İrlanda, Belçika’nın da olduğu pazarlara ihraç edilen koleksiyon, İtalya’nın Palermo şehrindeki çok markalı mağaza Dell’Oggio da Alexander Mcgueen, Givency, Stella McCartney, Tory Burch gibi markalarla bir arada görmek mümkün.
Tasarımları, New York’un prestijli butiklerinden Vivaldi’de ise Blumarine, Escada, Roberto Cavalli, Rene Ruiz, Naeem Khan ile yan yana sergileniyor.
Hanif’in kısa sürede yakaladığı başarıda, Rebecca Romjin, Katherine Heigl, Nicole Richie, Iggy Azelea, Miranda Kerr, Kelly Brook, Beth Bears gibi dünya starlarının kırmızı halı törenlerinde tercih ettiği isim olması da etkili. 2004’ten bu yana Paris Couture haftası takviminde defileler yapan Hanif sorularımı yanıtladı.

Haberin Devamı

3D’NİN YILDIZI PARLIYOR

Kış koleksiyonlarında neler bekliyor bizi?
Önümüzdeki sezon, androjen görünüm ve fütüristik detaylar ile şekilleniyor. Kış modasının formları daha cömert ve büyük hacimlere ev sahipliği yapıyor. 3D efektli kumaşlar, dramatik ve çağdaş renkler ön planda olacak. Siyah ve beyaz, yeşil, mavi gibi doğal renklerin yanı sıra, metalik ve bronz renkler oldukça fazla. Kışın, çan ve A formlu kısa etekler göreceğiz. Oversize şallar, ihtişamlı pelerinler, crop kesimli ceketler ve uzun blazer ceketler sezona yön verecek.
n Alışveriş alışkanlıkları anlamında son dönemde trendler nedir?
Fast fashion markalar, hızlı yaşam koşullarında öne çıkabilmek için farklı uygulamalar gerçekleştiriyor. Bunun en kreatif yollarından biri de pop-up store’lar. Alexander Wang, Michael Kors, Chloe, Louis Vuitton, Fendi gibi bir çok ünlü tasarımcı ve marka dönem dönem pop-up store açıyor.
Biz de geçen mart’ta, Kanyon’da Dilek Hanif pop-up store açtık. Sadece 5 günde 2000 adet gibi ciddi bir satış rakamına ulaştık. Pop-up store mantığı stokları eritmeye dayanır. Tüketici ise indirim sezonlarının dahi altındaki fiyatlarla ürün alma imkanına kavuşur.

Haberin Devamı

Kızlar, annelerİnİn İzİnde

Kızlarınız ne yapıyor tam olarak?
Kızlarımın, tutkuyla bağlı olduğum mesleğimi seçmeleri beni mutlu ediyor. Her ikisi de Parsons The New School for Design’dan mezun oldular. Hande, Design Management okudu. Şu anda Dilek Hanif markasının satış ve pazarlama departmanının başında. Dilhan ise aksesuar tasarımı eğitimi aldı.
Kendi çanta markasını yaratma yolunda. Kızlarımla üretim anlamında birbirimizi besliyoruz. Birlikte iş konuşup, fikir alışverişi yapmaktan, yeni projeleri hayata geçirmekten büyük keyif alıyoruz.

Haberin Devamı

YÜKSEK VERGİ ZORLUYOR

Türkiye hazır giyim ihracatında Hindistan, Pakistan gibi ülkelerle rekabet ediyor. Bir yerde tıkanabilir mi?
Tıkanma yok, ihracat gayet iyi durumda. Ancak kumaşa ve bitmiş ürüne konulan son anti-damping vergileri çok olumsuz etki yaratıyor. Kumaşa da yüzde 30 vergi kondu.
Elektriğe, suya, ithallere, gelen zamların yanı sıra vergiler o kadar yüksek ki, enflasyonu yükselten kalem hazır giyim oldu bu nedenle.

Neden ihracata başladınız, zor olmayacak mı?
Markam büyüsün istedim. Global olmak için başka alternatif yoktu. Bir yerden sonra bu markanın dünyada belli mağazalarda satılıyor olması lazım. İhracat satış için güvenli ve konforlu bir yol. Müşteri siparişi yazdırdığı anda bedelin yüzde 30’unu ödüyor. Ona göre üretime başlıyorum.

THY’nin yeni üniformalarını yapıyordunuz? Ne aşamada çalışmalarınız?
İşbirliğimiz son aşamasına geldi. Koleksiyonu ayakkabı, çanta ve aksesuarlar da dahil olmak üzere tüm detaylarıyla teslim ettik. Bundan sonraki aşama, koleksiyonun üretim süreciyle ilgili.

Hedefi global marka olmak

Tasarımcı üretimini yaparken özgür, satma sorumluluğu markada. Siz şimdi ihracata da soyundunuz. Eliniz daha çok taşın altında... Böyle baktığınızda tasarımcı olmak ile patron olmak arasında ne gibi farklar var?
Moda tasarımcıları, sanatçı ruhlarının yansıması olan sınırsız yaratıcılıklarıyla “uçuk kaçık” olarak tanımlandırılabilecek tasarımlara da imza atabiliyor. Ancak büyük holdingler tarafından yönetilen tasarımcı markaları, moda arenasında iş dünyasının kurallarıyla oynamak zorundalar. Ben hem tasarımcıyım, hem de iş kadınıyım. İş kadını olarak istihdam yaratıyorum. İşimi severek, aşkla yapıyorum.
Moda dünyasının dinamiklerini göz önünde bulundurduğunuzda, elimin ilk günden beri taşın altında olduğunu görebilirsiniz. 2004’te, henüz kimse cesaret edemezken Paris’te couture defilesi yapmaya başladım. Couture’a geçen yıllarda hazır giyim markamız eklendi.
Nişantaşı’nda, Ralli Apartmanı’nda mağaza açtık. Şimdi de ihracata başladık.
n 80’ler dediğimizde yarasa kol, İspanyol paçalar akla geliyor. 60’ların başka bir ruhu vardı. Bulunduğumuz zamanın bir tarzı var mı?
Moda tarihinde iz bırakan geçmiş dönem stilleri o kadar güçlü kodlara sahip ki, izlerini ve güncel yorumlarını hala gözlemliyoruz.
Günümüzde moda ve tasarım alanında büyük bir özgürleşme yaşanıyor. Sokak modasının yükselişi ve fast fashion markalar bireyselliği ön plana çıkaran, kimliksiz ve özgün stillerin doğmasını sağladı.
Artık daha kişiselleştirilmiş, moda olana bağlı kalmayan dinamik tasarımlar görüyoruz.

Arap prensesleri dizide görüp geldi

Araplar Türk dizilerini, dizilerde gördükleri lüksü çok sevdiler. Prodüksiyon sektörüne ilgileri başladı. Sizin sektörde böyle bir ilgi var mı?
Yakın gelecekte böyle bir gelişme bizim için de söz konusu olabilir. Böyle bir teklif var. Doğal bir gelişme olur. Bir dizide bir kıyafetimiz giyildiğinde, bizi nerelerden buldular, çıkıp geldiler.
Coutuer’da özellikle Arap ülkelerinden çok fazla prenses müşterimiz var. Suudi Arabistan kralının kızları, yeğenleri, Kuveyt’te çok önemli müşterilerimiz var. Çok da beğeniyorlar.

Çiniyi kumaşa taşıdı dünyaya sundu

Bugünlerde dünya pazarına sunmayı düşündüğünüz yerel bir kumaş, desen var mı?
Tasarımlarımda her zaman tarihimizden, ortak değerlerimizden ilham alan dokunuşlar oluyor. Markamla çok özdeşleşen, imzam haline gelen önemli bir detay bu. Dilek Hanif hazır giyim yaz koleksiyonumuzda da dünya tarihinde büyük iz bırakmış, Türk Çini sanatında kullanılan desenleri günümüz modasına uyarlayarak kullandım. Geçen haftalarda Paris’te gerçekleştirilen fuarda çini desenli tasarımlarımız büyük ilgi gördü.
O kadar beğenildi ki, satışımızın hit parçası oldu. Farklı milletlerden birçok müşterimiz sipariş verdi. Couture atölyemize provaya gelen Ortadoğulu prenses müşterilerimizden biri, hazır giyimdeki çini desenli elbiseleri çok beğendi. Onun için özel olarak çini desenini doğal ipek kumaşa bastırdık. Couture tasarımla günlük olarak da kullanabileceği elbiseler tasarladık. Böylece çini desenini haute couture’e uyarlamış olduk. Ortak tarihi değerlerimizi, yerel notaları moda aracılığıyla dünyaya tanıtmak büyük keyif veriyor.

Çiçeği burnunda sanayici: Dilek Hanif

Küçük bir büstiyeri 50 euro’ya ihraç ediyor

İhracatta tasarım boyutunun çok önemli olduğunu söyleriz hep. Siz daha mı pahalı ihraç ediyorsunuz?
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nde de yönetim kurulu üyesiyim. En çok konuştuğumuz konu bu. Tasarım inanılmaz katma değer yaratıyor. Sonuçlarını birebir yaşıyorum. Tasarım ürün sattığım için fuarlarda toptan fiyatım 50 - 1250 euro arasında.
Bunlar ihracatta çok muazzam fiyatlardır. Küçük bir büstiyeri 50 eurodan aşağı ihraç etmiyorum. Pantolonlarımızda ihraç fiyatı 65 eurolarda. Bizden alanlar bunu 3-4’le çarparak mağazazında satıyor. Gece elbiseleri 1000-1250 euro arasında. Alan müşteri bunu mağazasında 4.500 euroya satıyor. Elie Saab da bu fiyata satıyor hazır giyimini. Benim bugün dünya pazarındaki satış fiyatım Elie Saab ile aynı. Ki daha iki sezondur fuarlara katılıyorum. Türkiye ihracat yapıyor, çok da büyük yapıyor.
Ama bir ürünü 2- 3 euro’lara satabiliyor. Benim buradaki tek sıkıntım yarattığım tasarımları üretecek çalışan bulmakta yaşadığım sıkıntı.

Bu sorunu nasıl aşmayı planlıyorsunuz?
Başka bir şeye soyunmak zorunda kaldım. Kendi makine parkurumu büyütmeye başladım. Türkiye’de ihracata yönelik büyük atölyeler, fabrikalar var. Ancak benim yaptığım malı yapabilen atölye, fabrika bulmak zor. Mecburen sanayici olmak durumunda kalacağım gibi görünüyor.
Oraya doğru gidiyor süreç. Sürekli makine alıyorum. Yeni adam alıyorum. Henüz ikinci fuara katılmamıza karşın adetlerimiz çok fazlalaştı. Fazlalaştıkça o ürünü dışarıda yaptıracak adam bulamıyorum. Adam bulamadıkça siparişleri yetiştirmek için mecburen makine parkurumu büyütüyorum. Aslında böyle olmaması gerekiyor. Ama başka da yol kalmıyor.
Hem tasarımcısı oluyorum işin hem sanayicisi. Nasıl olacak bilmiyorum! TGSD Başkanı Cem Negrin’e dert yandım geçenlerde, ‘Senin gibi çok kaliteli ürün satan firmalar, ürünlerini kendileri yapıyorlar. Hermes mesela... Sen de kendi fabrikanı kur!’ dedi.