Sınırlar dostluğu sınırlayabilir mi? Peki acılar?.. Aynı coğrafyanın çocukları dostça sarılmak istiyorlarsa birbirlerine, bunun önünde kim durabilir!
Hrant Dink Vakfı, iki komşu ülke Ermenistan ve Türkiye arasında yeni bağlar kurmak için çalışıyor. Vakıf, AB’nin desteğiyle iki ülkeden profesyonellerin sınır ötesi işbirliği ağları örmeleri için bir burs programı başlattı. AB’nin 125 bin euro finansman sağladığı, ‘Türkiye-Ermenistan Burs Programı’, kalıcı ve kurumsal işbirliği arayışındaki uzmanların, komşu ülkede bulunan bir kuruluş bünyesinde gerçekleştireceği ortak çalışmaları destekleyecek. Burs, konaklama, aylık harcırah, seyahat masrafları, sigorta masrafları ve dil kursu masraflarını da kapsayacak.
8 ay komşuya misafir
Burs Programı Seçici Kurul Üyesi İbrahim Betil, programın iki ülke arası diplomatik ilişkilerin kurulamamış olmasına rağmen akademi, sivil toplum, sanat ve basın yayın alanında kalıcı bağların ve kurumsal işbirliğinin oluşturulmasını hedeflediğini söylüyor. Bursiyerler, eylül ayı itibariyle karşılıklı olarak gidecekleri ülkede 4 ila 8 ay kalarak projelerini yürütecek.
63 kurum katkı veriyor
Türkiye’den aralarında Boğaziçi Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, CNN Türk, Mor Çatı, SALT, Uçan Süpürge, İKSV, İstanbul Modern, A&B İletişim, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi gibi kurumların bulunduğu 63 kurum Ermenistan’dan gelecek profesyonellere kapılarını açıyor. Ermenistan tarafından ise aralarında American University of Armenia, TUMO Center for Creative Technologies, Child Development Foundation, Helsinki Citizens, Peace Dialogue, Women’s Resource Center, Armenian Center For Contemporary Experimental Art, Golden Apricot Fund for Cinema Development, Modern Art Museum’un bulunduğu 25 kuruluş bursiyer ağırlamak için başvurdu...
Başvuruları 31 Temmuz’da sona eren burs kapsamında 18 bursiyer seçilecek. Burs programı, AB tarafından finanse edilen ‘Ermenistan-Türkiye Normalleşme Süreci Destek Programı’ kapsamında hayata geçmiş. AB tarafından ilk kez açılan bu çerçeve program, iki ülke arasında gerçekleşecek projeleri destekliyor.
Betil süreci şöyle anlatıyor: “İnsan hakları, kadın, çocuk, çevre, kalkınma, barış gibi çeşitli alanlarda faaliyet gösteren STK’ların önerdikleri programlar, iki ülke arasında kalıcı köprüler kurulmasına katkı sağlayacak. Mutfak kültürü, edebiyat, tasarım, sanat dallarında iki komşu ülke sanatçılarının etkileşimi, üretimi ve kültürlerin buluşması için fırsatlar yaratacak.”
Kadınlar çoğunlukta çünkü hayatın değerini biliyorlar
Başvuranların kaçı kadın, eğitim durumları, yaşları kaç?... Betil’in yanıtı, Rakel Dink’in hepimizi sarsan o cümlesini hatırlattı: “Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir yere varılamaz.” Yalnızca bir kadının kurabileceği bir cümle! Belki de bu yüzden programa her iki ülkeden de başvuranların çoğu kadın. Betil, başvuranlarla ilgili şu bilgileri verdi:
“Başvurular çoğunlukla kadınlardan. Genç master öğrencileri, gazeteciler, radyo programcıları ya da konusunda uzmanlaşmış profesyoneller. Ermenistan’dan gelen başvurular arasında akademisyenler, gazeteciler, sanatçılar, sivil toplum çalışanları var. Başvurular ise tarih bölümü program öneren üniversitelere, göç, barış çalışmaları, iki ülke ilişkileri konusunda çalışan araştırma merkezlerine ve sivil toplum örgütlerine, Ermenice dil eğitimi öneren programlara, mimarlık konusunda çalışma yürüten merkezlere ve sanat merkezlerine yoğunlaşmış durumda.”