Genç Plinius’un “Anadolu Mektupları” adlı kitabı ülkemizin geçirdiği evreleri öğrenmek isteyenlerin okuması gereken bir kitap. Kitapta “Beş iyi İmparator” olarak anılan, zalim ve baskıcı halef ve seleflerine oranla ılımlı politikaları sayesinde yönetimleri boyunca Roma İmparatorluğu tarihine “Pax Romana / Roma Barışı” adı ile geçen dönem anlatılıyor
Roma İmparatorlarından bazıları “Beş iyi İmparator” olarak anılır. MÖ 96-180 yılları arasında hüküm süren beş imparator da veraset yoluyla değil, tahtta bulunan önceki imparator tarafından özenle seçilerek evlat edinme yoluyla göreve gelmişlerdir. Zalim ve baskıcı halef ve seleflerine oranla ılımlı politikaları sayesinde yönetimleri boyunca Roma İmparatorluğu tarihine “Pax Romana / Roma Barışı” adı ile geçecek olan her açıdan zengin bir dönem yaşanmıştır.
İmparatorluğun tarihi
Beş iyi imparator birbiri ardına tahta çıkan Nerva, Trajan, Hadrianus, Antoninus Pius ve Marcus Aurelius’dur. Edward Gibbon, “The History of the Decline and Fall of the Roman Empire / Roma İmparatorluğu’nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi” isimli kitabında bu dönemden: “Eğer bir insandan, insan ırkının tarihi boyunca en mutlu ve zengin olduğu dönemi belirtmesi istenseydi hiç şüphesiz cevap; Domitian’ın ölümü ile Commodos’un tahta çıkışı arasında geçen dönem olurdu. Roma İmparatorluğu mutlak bir güç olarak, erdem ve bilgeliğin kılavuzluğunda en geniş topraklara hükmetti. Ordular, birbiri ardına gelen yumuşak huylu imparatorlarca karakter ve otoritelerinin gördüğü saygıyla sıkı bir şekilde kontrol altında tutuldu. Sivil yönetim şekli, dikkatli bir şekilde, özgür imajından ve kanunlar önünde sorumlu olmaya saygı duymaktan hoşlanan imparatorlar Nerva, Trajan, Hadrianus ve Antonine’lerce korundu. Bu yöneticiler Roma Cumhuriyeti’ni yeniden restore onuruna eriştiler ve sayelerinde Romalılar ölçülü özgürlükten keyif almayı başardılar” sözleriyle bahseder.
Başrahip ve Vatanın Babası
Trajan / Traianus MS 98 yılında Roma İmparatoru olarak ilan edilir. İmparator olduğunu onaylamak için toplanan senato, onu “Pontifex Maximus / Başrahip” ve “Pater Patriae / Vatanın Babası” unvanları ile de onurlandırır. Traianus döneminden günümüze ulaşan ilginç bir mektup dizisi bulunmaktadır. Roma tarihinde Genç Plinius olarak bilinen Bithynia Eyaleti valisi ile İmparator arasındaki yazışmalar hem geçmişi birinci elden öğrenmek hem de gelecek oluşturmak için faydalanılması gereken bilgiler içermektedir.
Genç Plinius
Gaius Plinius Caecilius Secundus (61-112), amcası “Yaşlı Plinius”dan (23-79) ayrılması için “Genç Plinius” adıyla anılır. Tarihte ilk ansiklopedi olarak bilinen “Naturalis Historia / Doğa Tarihi”nin yazarı ve Roma İmparatorluk amirali olan amcası aynı zamanda ünlü bir doğa bilimcisidir. Amcası tarafından eğitilen ve hukuk tahsil eden Genç Plinius, imparatorluğunun çeşitli yargıç kademelerinde çalışır. 110 yılında imparator tarafından Bithynia Eyaleti valiliğine (Legatus Augusti) atanır. Genç Plinius vali olarak göreve başlamasından hemen sonra Traianus’a bir mektup yazar; “… ölümsüz tanrılar, himayen altına almış olduğun devletimizin dümenine geçmen için erdemlerine hız verdiler. Bu yüzden, senin çağına yaraşan her tür refahın sana ve senin aracılığınla insanlığa nasip olmasını dilerim.” (s. 19)
Hristiyanlık
Traianus döneminde, imparatorluk içinde yeni bir akım gelişmektedir: Hristiyanlık. Dönemin imparatoru ve yöneticileri bu yeni akıma katılanları isyankâr olarak değerlendirmekte ve şiddetle cezalandırmaktadırlar. Bunun için sık sık ihbarlar olmakta, doğru ve yanlış Hristiyan oldukları ileri sürülen insanlar çok acımasız cezalara mahkûm edilmektedir. Plinius’un bu konudaki bir mektubuna imparatorun verdiği cevap günümüz yöneticileri için de ibretliktir; “Hristiyan olduğunu inkâr eden ve tanrılarımızı tapınarak bunu açıkça belli eden kimse, geçmişte ne kadar kuşkulu biri olursa olsun, pişmanlığın ödülü karşılığında bağışlanacak şekilde cezalandırılmalıdır. Buna karşılık, hazırlayanın adını vermediği ihbarnameler, herhangi bir suçlamada dikkate alınmamalıdır. Çünkü bu en kötü örnektir ve çağımız ruhuna aykırıdır.” (s. 67)
Yaklaşık iki bin yıl önce adını belirtmeyen ihbarcıların hiçbir şekilde dikkate alınmaması gerektiğini söyleyen bir imparator. Roma İmparatorluğu’nun geçmişten günümüze kadar var olan en güçlü imparatorluk olmasının nedeni “Adil” olmasıdır.
Tanrıların Anası
Plinius’un Bithynia Eyaleti valisi olarak görev yaptığı 110-112 tarihleri arasında imparatora yazdığı ve çoğuna cevap aldığı mektuplar arasında ilginç konulara değinilmektedir. Nicomedialılar (İzmit), Plinius’un vali olarak atanmasından önce şehirde bulunan eski foruma ek olarak yeni bir forum inşa etmeye başlarlar. Plinius bu inşaatı denetlerken bir köşesinde “Mater Magna / Tanrıların Anası / Kybele”ye adanmış eski bir tapınak bulunduğunu görür. Bu konuda ne yapması gerektiğini imparatora sorar; “Sevgili Plinius, dinsel kaygı duymaksızın, yerin durumu bunu gerektiriyorsa, Tanrıların Anası’na adanan tapınağı daha uygun bir yere taşı. Tapınak adanmasına ile ilgili bir yasanın bulunmaması seni kaygılandırmasın; çünkü yabancı bir kentin anlayışı, bizim töremizce belirlenen tapınak adama biçimine uygun olmayabilir.” (s. 43)
Tanrıların Anası, binlerce yıldır Anadolu’da varlığını sürdürmektedir. Yeni bir devletin onu yok etmek yerine sürdürülen eski inançlara saygı göstermesi ve onları yüceltmesi devletin istikrarı açısından faydalı olacağı, buna karşın Hristiyanlık gibi yeni inançların sürmekte olan istikrara zarar vereceği düşünülmektedir. Çünkü kökleşen ve kendine göre bir ruhban sınıfı oluşturan eski inançlar toplumun üst kesiminde rağbet görmüş ve çoğunlukla zengin bir kesimin inancı hâline gelmiştir. Buna karşın yeni yeni filizlenmekte olan Hristiyanlık yoksul kesimin beklentilerine cevap vermek üzere organize olmaktadır. Bu gelişme aynı zamanda ekonomik gücü büyük oranda elinde tutanları rahatsız eden bir harekete dönüşebilir. Dikkat edilmesi gereken eski inançlar değil, toplumun alt sınıflarına yayılan yeni inançlar veya düşüncelerdir.
İmar ve iskân faaliyetleri
Plinius’un yazdığı mektupların büyük çoğunluğu imar ve iskân faaliyetleri ile ilgilidir. Nicomedia / İzmit kentinin su sorunu, Prusa / Bursa’da hamam yapımı, Amastris / Amasra’nın kanalizasyon inşası, Plinius’un ilgilendiği ve imparatora bilgi verdiği işlerdir.
Plinius büyük bir yangın sonucu tahrip olan Nicomedia / İzmit şehri için bir itfaiye teşkilatı kurulup kurulmaması konusunda imparatorun düşüncesi sorar. Verilen cevap gerçekten ilginçtir; “Birçok başka kentteki örneğe uygun olarak Nicomedia’da bir itfaiye teşkilatı kurulabileceğini düşünüyorsun. Ancak bu eyaletin ve özellikle bu kentlerin bu türden gruplaşmalarla karışacağı unutulmamalıdır. Onlara hangi nedenden ötürü, ne ad verirsek verelim, aynı amaç doğrultusunda toplanan kişiler, kısa süre önce olduğu gibi, siyasal bir topluluk oluşturacaktır. Bu nedenle, yangını söndürmeye yardımcı olabilecek araçların sağlanması ve mülk sahiplerine, durum gerektirdiğinde halktan da yardım alarak, bunları bizzat kullanılmasının önerilmesi daha yerinde olur.” (s. 55-56)
Geçmişten günümüze ulaşan belge ve bilgilerin farkına varır, dikkate alırsak yolumuzu aydınlatmada doğru kararlar üretmemizde bize yardımcı olur, işimizi kolaylaştırır.
Sapanca Gölü
Kitabın içerdiği ilginç yazışmalardan biri de Sapanca Gölü’ne ait; “Nicomedia topraklarının sınırında çok büyük bir göl bulunuyor. Bunun üzerinde, mermerler, tarım ürünleri, keresteler ve ticari mallar gemilerle, az bir masraf ve çabayla yola kadar taşınıp buradan yük arabalarıyla büyük bir zahmet ve daha büyük bir masrafla denize naklediliyor. Bu yüzden bu gölü denizle birleştirmek istiyorlar. Bu iş için bir sürü insana ihtiyaç var; ancak bunlar sırasıyla halledilebilir.” (s. 39)
Tranianus’tan Plinius’a; “Sözünü ettiğin göl, onu denizle birleştirmeyi istemen konusu beni harekete geçirebilir. Ancak gölün, nereden su aldığını tam anlamıyla dikkatlice araştırmak gerekir. Calpurnius Macer’den bir kontrol memuru isteyebilirsin, ben de buradan sana bu tür işlerde usta olan birini göndereceğim.” (s. 39-40)
İki bin yıla yakın süre önce Roma İmparatorluğu’nun bir eyalet valisi Sapanca Gölü ile İzmit Körfezi’nin su yoluyla birleştirilmesinin ticari açıdan sağlayacağı kolaylığı dile getirmekte, Roma gibi uzak bir merkezden de ona yapmayı düşündüğü işin faydalı olacağı, ancak dikkat etmesi gereken bazı noktalar olduğunu belirten cevap gelmektedir.
Genç Plinius’un “Anadolu Mektupları” adlı kitabı ülkemizin geçirdiği evreleri öğrenmek isteyenlerin okuması gereken bir kitap. Bu ilginç mektupları dilimize kazandıran Erendiz Özbayoğlu ve Çiğdem Dürüşken hocalarımıza minnetlerimi ifade etmek isterim.
Trianianus-Plinius, (Çev. Çiğdem Dürüşken-Erendiz Özbayoğlu), Genç Plinius’un Anadolu Mektupları, İstanbul, 2001.