‘Bir Litre Gözyaşı’nı ev ahalisi genç üyesi Mahir’le Cihan niyetine izliyor. Malum diziden Figen ayrıldı. Geriye Mahir’le Cihan üzerine kurulu bir hikaye kaldı. Doğru bir seçim, çünkü izleyici bu ikiliyi sevdi. Orijinalinden epey başka yerlere gitti. Çünkü Cihan’ın başına gelecek bir iş, izleyicinin hiç hoşuna gitmeyecekti. Senaryo şimdi Ali ile Cihan arasına Mahir’i de katarak devam ediyor. Mahir, ABD’de okuyup gelen Cihan’ın çalıştığı şirketin genç patronu. Kıvılcım, (Türkü Turan) kızımız Cihan’ın yeni rakibi... Hastalık ne oldu? Nörolog Onur Bayram, ara ara ekrana gelecek, “Bulgular gayet güzel, Cihan beklediğimden daha iyi” diyecek. Dizinin gidişatına bakılacak. Eğer izlenme oranı tatminkârsa Cihan ile Mahir buluşması uzayacak. Tatmin etmiyorsa, nörolog devreye girecek “Cihan’ın durumunu hiç beğenmedim” diyecek. Umutsuz bir aşk son bulacak. Yani gidişata göre hikayemiz ya ‘Bir Litre Gözyaşı’ olacak ya da gözyaşı başka konular arasında pay edilecek.
PEKİ O DİZİYİ NİYE KALDIRDILAR?
‘Kardeş Çocukları’ bir süre izlenince, ev ahalisinden şöyle bir tepki geldi: “O zaman niye ‘Şahin Tepesi’ni kaldırdılar?” “O kanalda değilki, yeni dizi Star TV’de, ne alaka?” diye sordum. Yani
Fatih Hoca (Terim) basın toplantısında, her önüne gelenin bir forvet açıkladığı medya ortamını eleşitiriyordu. Biraz ötede yönetici Abdurrahim Albayrak, “10 futbolcuyla görüşüyoruz” diyordu halbuki... Göztepe maçı sonrasında, ekran bir hareketli, bir hareketliydi. A Spor, saat 22.30 sonrası “Bomba geldi” diye son dakika geçti. Serkan Korkmaz, “Alan transferiyle ilgili pürüzler giderildi” dedi. Hatta, “Bir uçak bileti gördüm” diye de ekledi. Görmesine rağmen, “Islak imza görmeden hayırlı olsun” diyemediklerini de söylüyordu. TRT Spor’da Ersin Düzen, gelen mektupları okudu. ‘Başka kanallarda transfer haberleri geldi’ yönünde bilgiler aktarıyor izleyici... “Valla bizim Volkan’dan (muhabir arkadaş) böyle bir müjde gelmedi...”
Volkan, yönetici Yusuf Günay’la konuşmuş, “Böyle bir haber yok” demiş, şeklinde konuştu.
Köpürtüyorlar icabında
İlerleyen saatlerde Beyaz TV’de, Ertem Şener ve Sinan Engin ikilisi köpürtüyorlardı ortamı. “Reklama girmiyoruz, inanın akıyor isimler” diyordu Şener. “Destro’nun peşinde” diye başka bir yöndeydi onlar.
“Alan ile Destro diyorum, yanına da 1-2 bonus” dedi Engin. Sonra bir Bony lafı geçti. A Spor’da dillendirilmişti İngiliz basınına dayandırılarak.
FOX’ta ‘Yol Ayrımı’ vardı. En son Şener Şen filmi... Ev ahalisi izledik, duygulandık. Eski günlere, sol rüzgarların günlerine hasretti belki de... Yazlık sinemaların ‘Arkadaş’ filmine özlemdi belki., Sınıf bilincinin kitapları beyazperdeye geldiğinde, nasıl da alkışlardık çekirdek de çitlerdik halbuki.... Saf duyguların, içten sözlerin filmlerinden kopup gelmiş gibiydi. Ne yapalım, biz de yaşlandık. Biz de eskide kaldık. İzlerken tüm bunlar aklımıza geldiyse, bir tutam gözyaşı da döküldüyse, varsın beğenmesinler. Hatta, “Ne rezil olmuş!” desinler.
ÇARPIŞMA’DA BEKLENEN BU MU?
Televizyonun bizlere armağan ettiği jönlerden biri Kıvanç Tatlıtuğ kuşkusuz... Milyonlarca hayranı var. Uzun bir aradan sonra, yeni bir diziyle ekrana geldi. Beklenti tabii ki yüksek! ‘Alıp götürecek’ diye düşünülüyor. ‘Çarpışma’ son bölümüyle, total izleyicide 13’üncü sırada... AB’de ‘iyi’ dedikleri ise, 5’inci... Ve ‘geçer not’ dedikleri oranı bile tutturamıyor. Matematik hali böyle dizinin. Kendisi nasıl? Yeni bölümden sonra hareket olabilir.
Hannibal Lector masası
‘Muhteşem İkili’de profesör Yusuf Yıldırım’ın, tek başına koca masada yemek sahnesi vardı. Malum pek bir psikopat ağabey. Önünde kızarmış et,
Yılmaz Erdoğan, katıldığı programda açıklamıştı: “Önümüzdeki ay, “ ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’ın yeni kuşağı başlıyor” diye. BKM’de ‘Yılmaz Erdoğan ve Çok Güzel Hareketler 2. Kuşak’ kasım ayında gösterime girmişti. Ekran projesi Kanal D olabilir diye yazmıştım. Şubat’ta büyük olasılık, yeni bölümleriyle Kanal D’de olacak. BKM aslında, ekranda ‘güldürünün tekeli’ de oluyor. ‘Güldür Güldür Show’, ardından ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’. Rekabet BKM’nin kendisinde olacak yani.
YEMEKTE DEĞİLİZ
Yemek yarışmasına katılanların renkli olması, hal ve tavırlarıyla dikkat çekmesi beklenir. Bu durum, yerini ‘Ne kadar gıcık olursan, o kadar izlenir program’ anlayışına fena halde bırakmış görülüyor. Beşi birden birbirinden ‘beter’ olabilen yarışmacıları bulup, her hafta yarıştırmanın anlamı nedir? Onur Büyüktopçu’nun nezninde bu durum her hafta eleştiri alırken, sanki format icabı, etrafına tam tersini yapanlar oturtuluyor.
TRT’NİN DİZİLERİ NE YAPTI?
Özel televizyonlar, dizilerin yeni bölümlerini ancak piyasaya sürdü. TRT tabii reklam meselesi olmadığından (!) yeni dizilerini arka arkaya ekrana getirdi. Gidişatlara bir bakayım dedim. ‘Vuslat’ total izleyicide, 7 Ocak’ta yayınlanan
‘Muhteşem İkili’ye yeni bölümde, yeni karakter Profesör Yusuf Yıldırım’la Mahir Günşiray dahil oldu. İstanbul’u (muhtemel Amerikalı silah tüccarlarıyla birlikte) cehenneme çevirecek bir planın arkasında, ‘kötü adam’ ile üniversitede ders veren, ekranda sıkça yer alan önemli bir şahsiyet arasında gidip gelen bir karakterde izliyoruz. Bu haliyle diziye kesin tek başına bir adım attırdı diyebilirim. Türk dizi tarihinin, en karizmatik kötü adamları listesine girebilen bir isim. 2006’da yayınlanan ve bir sezon devam edebilen ‘Sağır Oda’da (ekrana gelen iyi işlerden biriydi) hayat verdiği Girayhan Kırımlı karakteri, Günşiray’a bu kartviziti veriyor. “Belli dönemlerde kötü karakterler de oynadım, bu da benim seçtiğim bir şeydi. Özellikle ‘Hanımın Çiftliği’ ve ‘Bıçak Sırtı’ gibi işlerde gerçekten severek rol aldım. Dış görünüşüm burjuva, zengin, düzgün adam rollerine daha uygun bulunabilir ama esas kötüyü vermek için bir fırsat bu.” demiş oyuncu CADDE’ye 2016 yılında kendisiyle yapılan bir söyleşide. Nitekim son dizide de yine benzer bir rolde. Dış görünüşte ‘burjuva düzgün adam’ arka planda ‘gaddar, kötü işlerin adamı’.
Gelirse ne olur?
Profesör Yıldırım, öğrencilerin sorularını
Vurulmayanı kalmadı. Büykü çoğunluk öldü. Derya (Deniz Baysal) da vurulmuştu. Onu öyle yerde görünce “Tamam, bu iş bitti!” dedik. Ama öyle olmadı, yeni bölümde birden karşımıza çıktı gayet canlı ve güzel bir görünümde... Ev ahalisi izliyor diziyi, garip bir çekiciliği var. Bazen çok sıradan olsa da sürükleyici bir hâli var, kabul etmek lazım. Son bölümde yeni bir aşkın ilk cümlelerini de duyduk. Yani Bahar bitti, yaşasın Derya.
Meşhur harita
Dizinin bölgemizle ilgili emperyalistlerin neler düşündüğünü anlatması ve Yavuz’un ‘Yedi düvel üstümüze de gelse biz ülkeyi yedirmeyiz mesajı içimize su serpti. Sami’ nin sözlerine göre ‘ Biz onu sevgili dostumuz deriz’ dedikleri tekerlekli sandalyedeki vatandaşın yanına giderler Dragan Ratkoviç’le. “Yeni orta doğu haritası için geri sayım başladı” sevgili dostun sözleri. Sami “Kafanızda nasıl bir harita var?” diye sorar. “Orta doğuda pek çok devlet parçalandı, diğerleri de müttefikimiz oldu. Yola taş koyan tek ülke Türkiye.” Her şeyi yapın diyor bu vatandaş, “Gerekirse radikal örgütü tekrar devreye sokun” dediği de muhtemel IŞID oluyor. Sonra hayalindeki haritayı görüyoruz. Güneydoğu Van Gölü de dahil tümden gitmiş. Bu ve benzer
Malum bizim açık kanalların dizilerinde polisiye işleri pek olmuyor. Olanı da, pek tutmuyor. TRT’nin yeni dizileri dikkat çekiyor şimdilik. ‘Vuslat’tan sonra ‘Halka’ geldi. Mafya-polis ilişkileri, geçmişin kirli hikayeleriyle ilk bölüm dikkat çekti. Ev ahalisi olarak, kemiksiz iki saat yayınlanan bölümü izledik. Merak uyandıran sorularıyla umut verdi. Cihangir (Serkan Çayoğlu) ve Kaan (Kaan Yıldırım) ikilisine biçilen rollerin ‘sahiciliği’, dizinin gidişatını belirleyecek. Tabii ki ‘Halka’nın derinliği ve inandırıcı hikayesi de bunda etkili olacak.
Polis-devlet-mafya ilişkileri ne kadar ‘eleştirel’ dozda olacak mesela?
İlk bölüm Müjde (Hande Erçel) dozunda bir gösterim sundu. Dizinin aşk tarafının da tüm hikayenin önüne geçmemesi temenni olunur. İskender (Umut Karadağ), İlhan Tepeli (Burak Sergen), Eren Karabulut (Nazan Kesal), Cemal (Ahmet Mümtaz Taylan), Gülay (Funda İlhan) Altan (Serhat Midyat) ve daha fazlasıyla dikkat çeken bir kadro kurulmuş. Her karakterin bir hikayesi ve ‘Halka’nın içinde yeri ne kadar belli, ne kadar usturuplu olursa, dizi o kadar izlenir, merakı sürükler. Uzun süreli projelerde, senaryonun bu geniş zaman içine beklentisi yüksek bir polisiye
Eurodata TV, 2018 yılının dünyada dizi eğilimlerini anlatan bir rapor hazırladı. 12 ülkeden 100 kanalda yayınlanan projeler incelendi. 2018’de ekrana gelen yapımların 3/2’si, o ülkelerin kendi işleri oldu. Geçtiğimiz yıla göre de yüzde beş oranında bir artış gerçekleşti.
En çok dizi yayınlayan üç ülke
‘Çok izlenen’ zaman diliminde, en çok dizi yayınlayan üç ülke var. Tabii Türkiye, sonra İsrail ve ABD. Çok ilginç bir ‘kombinasyon’ olmuş!
Her yer dram
Kızıyoruz kendi dizilerimize, fakat yüzde 70 oranında dram projeleri yayınlanmış dünyada. Onları telenovela, arkası yarınlar ve komediler izlemiş. Dram işleri, incelenen 12 ülkenin ‘Top 15’ listelerinde, çoğunluğu ele geçirmiş. Çok izlenen zaman diliminde ise, beş ülkede bir numara olduğu gözlenmiş.
Polisiye revaçta
Polisiye diziler etkinliği korumuş. Yayınlanan 10 diziden dördü polisiye. Onları dram ve sit-com’lar izliyor. Bizde bir türlü istediğini alamayan iki tür var; komedi ve polisiye. ‘Muhteşem İkili’, ‘Çarpışma’ ve TRT’nin yenisi ‘Halka’, 2019 yılının sonunda cevabını verecek gibi. Şu an komedi adına direnen ‘Jet Sosyete’ var.