Seyahat Pazarlama Uzmanı Sarp Özkar

Seyahat Pazarlama Uzmanı Sarp Özkar

kesiftutkunu@gmail.com

Tüm Yazıları

Dünyanın pek çok ülkesinde turistik kültür seyahati yapmış olmamın yanı sıra, birçok ülkede de, muhteşem sahillerde denize girme şansım oldu. Palma de Mallorca’dan, Dubrovnik’e, Lido di Jesolo’dan, Malta’ya, Halkidiki’den Sicilya’ya kadar… Ne var ki bunların her biri dalış için güzel destinasyonlar olmakla birlikte, dalış bilmeyen veya daha makul imkanlar ile snorkelling yapmak isteyenler için ideal yerler değil. Her ne kadar muhteşem denize sahip olsalar da, rengarenk birbirinden ilginç balıklar ve mercan resiflere sahip yerler değiller. Bu nedenle bende her zaman tropik bölgeler konusunda bir merak uyanırdı içimde. Ta ki 2007 yılına kadar. Zira arkadaşlarımızla karar verdik ve Maldivler’e doğru yol alacaktık. Hemen gittik Karaköy’den en iyilerinden snorkelling malzemelerimizi, paletlerimizi alıp yola çıktık. Maldivler’e vardığımızda havuz renginde muhteşem bir deniz bizlere kucak açıyordu. Odalarımıza yerleştikten sonra attık kendimizi, Hint Okyanusunun o muhteşem denizine, tabii snorkellerimizle birlikte. Bir de ne görelim Kayıp balık Nemo filminde rol alan ne kadar renkli fosforlu balık varsa hepsi orada. Kimi enine çizgili kimi dikine! Balon balığından, kelebek edası ile kanatlarını ağır ağır çırpan Mantalara, uzun burunlu balıklardan kayalıkların hakimi Müren balıklarına kadar ne varsa sanki hepsi bir araya toplanmış. Rengarenk ahenkle dans eden mercan resifleri ise denizin adeta süsleri… Balıklara elinizi uzattığınızda geliyorlar, yüzerken yanınızda yüzüyorlar hatta elinizden yemek bile yiyorlar. Aman Allah’ım sualtı dünyası bambaşka bir şey. Bir ülkeyi bir kültürü keşfetmek gibi, onlarca değişik denizde binlerce balık türü ve mercan resifleri keşfetmek, yeni ülkeler yeni insanlar kültür tanımak gibi… Bence pek de bir farkı yok, hatta içine daldıkça pek çok sürprize de gebe! Resepsiyondan öğrendiğimiz bilgi sonucu sabah 05:30 sularında uyanıp, sahile koşuyoruz. Bir de ne görelim, boyları 35-50 cm civarındaki yavru mercan resif köpekbalıklarının onlarcası ayak bileği hizasında yüzgeç talimi yapıp, avcılıkta ustalaşacakları döneme hazırlanıyorlar. Atlıyoruz hemen onların arasına, tabii insan görür görmez dağılıyorlar hemen. Onlarla yüzelim hevesi ile suda yol alırken bir de ne görelim bize devasa bir manta eşlik ediyor, o da ne ağır ağır yüzen bir kaplumbağa… Sabahın köründe ben ne yapıyorum, tabii ki cennet gibi bir yerde olağanüstü canlılarla yüzüyorum, aynı kaderi paylaşıyorum.

Haberin Devamı

Akşam hava kararmaya yakın saat 17:00 sularında denize girmenin yasak olduğunu belirtiyorlar. Allah Allah ne karışıyorsunuz ya, bu güzel sudan çıkılır mı? Tabii ki çıkılması daha doğru olurmuş onu da sonra öğreniyoruz. Boyları 2-3 metreyi bulan köpekbalıkları akşamın serinliğinden faydalanıp sahillere geliyorlarmış. Üstelik tesisler köpek balıklarını hep aynı saatte balıkla beslediklerinden neredeyse evcilleşmişler gibi. Karanlıkta birbirlerinin üzerinden atlayarak kocaman balıkları havada bir köpeğin topu kapışı gibi, yakalamalarını hayretle izliyoruz. Bu nasıl bir güzellik böyle, ne değişik bir deneyim?

Haberin Devamı

Tesiste suyun üzerinde yer alan restauranta giden, yaklaşık 100 metrelik tahta köprüde yürürken, köpek balıkların altımızdan geçtiklerini net bir şekilde görüyoruz. Mercan resif köpekbalıklarının en az 50 yıldır insanlara hiçbir saldırıda bulunmadıklarını zira Hint Okyanusunda fazlasıyla besin bulabildiklerini öğrenip rahatlıyoruz. Sabah 05:30’da uyanıp yeniden yavru köpekbalıklarının talimini seyretmek üzere sahilden ayırılıp odamızın yolunu tutuyoruz. Suyun üzerinde bir suit şeklinde, oda ve salondan oluşan su üstü bungalowu olan Water Suite’e girdiğimizde fark ediyoruz ki tabanında cam var, güneşlenme alanında ise yoğun bir ışıklandırma… Işıkların yoğun olması nedeniyle yemek arayan ne kadar balık ve canlı türü varsa odanın altına toplanmış ışığa koşuyorlar… Haydi 5 dakika, 10 dakika daha derken bir bakmışız sabah olmuş. İşte böyle tutkum haline geldi sualtı ve sualtı fotoğrafçılığı.

Haberin Devamı

Seyahatimiz her ne kadar bitse, seneye yeniden Maldivler’e gitmek üzere sözleşiyoruz. Şansımız yaver gidiyor ve seneye de Maldivler’e gitmek nasip oluyor. İki sene üst üste gidince, o kadar tropik yer vardı neden aynı yeri tercih ettik ki? Sorusu gündeme geliyor. Sonuçta her denizin her destinasyonun su altı zenginlikleri bambaşka.

Bir sonraki seneye tüm dalışçıların diline dolanmış Kızıl Denize doğru yol alıyoruz. Hem İstanbul’a da sadece 2 saatlik kısa bir uçuşla gidiliyor. Mısır’ın Sina yarımadasında yer alan, Sharm el Sheikh’e keyifli bir yolculukla varıyoruz. Bir de ne görelim denizin Maldivler’le alakası yok, Akdeniz gibi las lacivert bir deniz. Tabii bizde hayal kırıklığı. Ertesi gün sabah bir bakıyoruz herkes snorkelle suda. Yahu arkadaş bu kadar lacivert denizde olsa olsa istavrit, çinekop, palamut gibi gri balıklar olur. Oysa ki internette rengarenk balıklar görmüştük acaba onlar başka yakın sahillerde mi? Diye düşünüyoruz. Suya girince anlıyoruz ki suyun havuz gibi olması yada olmaması hiç önemli değilmiş. Zira Sharm Maldivler’i alt edebilecek kadar olağanüstü doğal sualtı güzelliklere sahipmiş. Suyun koyu renkli oluşunun sebebi ise, Maldivler gibi karadan suya girmek yerine mercanların üzerinden iskeleler oluşturulmuş o şekilde giriliyor. Tabi mercanlar ayakla ezilmediğinden kumun rengi de bembeyaz olamıyor, işte bu nedenle lacivert. Ancak doğal güzellikler mercanların doğal yaşam alanları besbelli.

Bu yıl da sualtı tutkumu tatmin için, Tayland’da Phuket Havalimanına sadece 1 saatlik mesafede yer alan Khao Lak’a gittim. Khao Lak’ın Similan adaları ve Tachai adası mercan resifleri açısından çok zengin. Sualtı fotoğraf ve keşif tutkumu tatmin eden güzel bir seyahat oldu Khao Lak. Hem Andaman denizinin de sualtı dünyasını keşfettim, hem de bol bol sualtı fotoğraf çektim. Sahip olduğum profesyonel DSLR makinelerime, suya girebilmeleri için yaklaşık 4,000 USD olan Housing’ler almaktansa, daha mütevazi olan 700 TL’lik hem sahilde, hem sualtında çekim yapabileceğim darbe koruması da bulunan Canon Powershot D20 modelini alarak yola çıktım. Kompakt bir sualtı fotoğraf makinesi olmasına karşın, sonuçlar beni ziyadesiyle mutlu etti. Bu tarz bir tropik seyahate giderken, satın alabilirsiniz, zira su üzerinde yapılan çekimlerinin de son derece başarılı olduğunu gözlemledim.

Bu arada en güzel tropik yerler nereleridir? En ideal snorkelling destinasyonları nereleridir derseniz… Great Barrier Reef-Avustralya, Sharm el Sheikh-Mısır, Hurghada-Mısır, Akabe-Ürdün, Maldivler, Mauritius, Seychelles, Similan Adaları-Khao Lak, Tayland, Langkawi-Malezya, Sipadan Adası-Malezya ve Zanzibar-Tanzanya’yı sayabilirim. Üstelik artık çok şanslısınız, zira Türk Hava Yolları tarifeli seferleri ile Sharm, Hurghada, Maldivler ve Akabe’ye aktarmasız uçmanız mümkün.

Sualtının sizde tutku yaratacağı unutulmaz seyahatleriniz olsun.

Yurtdışı Turları Uzmanı - Sarp Özkarwww.sarpozkar.com