Annem ve babam sen bizim için canımızdan ötesin dediklerinde, bir türlü anlam veremezdim, ta ki baba olana kadar… Atalarımız bugünleri ne de güzel tarif etmişler, “Babanın seni ne çok sevdiğini, baba olunca anlarsın cümlesi ile!” Canımızdan çok sevdiğimiz, her şey olmasa bile hayatımızda pek çok şeyi onların konforu ve huzuru için planladığımız, en değerli varlıklarımızdır çocuklarımız. Günlük hayatta evden çıkacağımız saati, döneceğimiz saati, hatta birlikte nereye gideceğimizi de hep evlatlarımızın zevkleri belirler. Günlük hayatımızın ve planlarımızın bu denli önemli parçası haline gelen çocuklarımız seyahat tercihlerimizin de belirleyicisidir. Sonuçta onlar rahat ve huzurlu, bizler de mutlu ve huzurlu oluruz.
Güzel bir alternatif, gemi seyahati
Çocuklarımız doğana kadar eşimle birlikte 30’un üzerinde gezdik birlikte. Yurtdışı seyahati, yeni kültürleri tanımak hep bizim tutkumuz oldu. Ne zamandır ki ilk çocuğumuz Eymen dünyaya geldi, bir bakmışız ki ilk seyahat Bodrum, sonra Antalya… İşin rengi tabii ki değişmek zorundaydı, hadi yurtdışını zorlayalım dedik ve çocukla yurtdışında en ideal seyahat aracı gemi turlarını keşfettik. Gerçekten de 330 metre civarı uzunluğu, 80 metre eninde devasa cruise gemilerinde seyahat ederken, bebek arabası ile loş koridorlarda dolaşmak çocuğu bayıltırken, anne-babalara da istedikleri bir cafe veya barda canlı müzik dinleme, soluklanma imkanı sağlayabiliyordu. Ayrıca gemi akşam yol aldığından, her sabah dinlenmiş bir şekilde yeni bir limana, yeni bir keşfe doğru çıkabiliyorduk. Geminin dışında bebek arabası aç-kapa, toplu taşıma araçlarına bin! Bindiğimiz taksi bile olsa, çocukla seyahat için yurtdışı turları içinde en güzel ulaşım aracı olan gemi seyahati bile bir yorgunluk diyebilirim. Hele ki, karadan yapılan yoğun kültür turları, bebeğiniz de varsa mümkün değil.
İdeali yurtiçinde deniz, güneş, kum tatili
Sonunda aradığımızın, yazlık psikolojisi gibi, bir yere gidip fazla kıpırdanmadan birkaç yüz metre yürüyüp, güvenli bir alan içinde çocukların da koşup oynayacağı, gün içinde çocuk etkinliklerine katılıp, başka milletten çocuklarla kaynaşabileceği yurtiçi otelleri olduğunun farkına vardık. Arayışlar başladı, bir sene Bodrum, sonra Side, Manavgat derken geçen sene muhteşem denizi ile rehberlik dönemlerinden beri bildiğim Kemer’i tercih ettik. Ne de olsa Antalya bölgesinin pırıl pırıl dibi akvaryum gibi gözüken en güzel sahili… Çocuk için taşlı sahil olması tek dezavantajıydı, zira çocuklar kumdan kaleler yapmaya bayılıyorlar. Buna karşın, geçen yaz konakladığımız Kemer’deki Limak Limra otelinden son derece memnun kaldık. Gerek gün içindeki çocuk aktiviteleri, mini club öğretmenlerinin sıcak ilgisi, gerekse tesiste müdüründen, temizlik personeline kadar herkesin sizin mutluluğunuz için çırpınması, gerçekten takdire şayandı. Tesisin en güzel yanlarından biri de, plajın hemen üzerinde konumlandırılmış günlük ücreti 40 Avro’larda günlük kirası olan Pavillion ismi verilen, özel hizmet bungalovları. Bungalovlar sabahleyin sizi meyvelerle karşılıyor, içindeki minibardan buz gibi içeceklerinizi içebiliyor, arzu ederseniz su ısıtıcınızla çay-kahve keyfinizi de yapabiliyorsunuz. Çocuklar için Pavillion içinde serinlik verecek bir pervane ve doğal ortamı içinde, tüllerle çevrelenmiş bungalovda püfür püfür esen bir rüzgar. İşte bu esinti, çocukların uyuması için ideal. Uyutun çocukları iki adım ötede sahil, karı-koca yüzün doyasıya, tatil sizin de hakkınız öyle değil mi? Öğle yemeği saati geldiğinde, çocuğunuz için siparişinize göre ana restaurantta istediğiniz yemeği getiriyorlar veya hamburger, sosisli, patates kızartması, sandviç gibi çocuğunuzun çok sevdiği siparişleri de verebiliyorsunuz. Yani anlayacağınız her şey Pavillion’larda konforunuza göre. Böylelikle, Kemer’de konakladığımız Limak Limra’da bebek ve çocuk dostu diye bir otel kavramının olduğunu fark ettik.
Efsanevi kayıp şehir Atlantis…
Geçtiğimiz yıl çocuk-bebek dostu kavramı ile bizi tanıştıran Limak Limra otelimizden sonra, çıtamız biraz daha yükselmişti, bunu hissediyorduk. Bu nedenle ince eleyip sık dokuyup aynı standartları bulmak üzere araştırma yaptık. Geçen seneden farklı olarak bu yıl, 2 aylık bebeğimiz ve 4,5 yaşında oğlumuzla seyahat edeceğimize tesisimiz hem bebek, hem de çocuk dostu olmalıydı. Kesinlikle Pavillion’Ları olmalı ve her gün Pavillion’ları kiralamalıydık. Ne de olsa hem bebeğimiz, hem çocuğumuz ile yükümüz ağırdı ve sabahın köründe kalkıp, havuz kenarında şezlong peşinde koşmak bize göre değildi. Bu defa oğlumuz da büyüdüğünden ve kumdan kaleler yapma hevesinden, Türkiye’nin en iyi otellerinin bulunduğu sahil şeridi olan Belek’te bir arayışa girmeyi uygun bulduk. Otelpuan, Tripadvisor gibi müşteri tatil yorum sitelerinde işaret edilen 3-4 otel fiks olarak karşımıza çıktı. Atlas okyanusunda, efsanevi bir şekilde kaybolan ada Atlantis hep ilgimi çekerdi, aynı ismi taşıyan üstelik geçen yıl son derece memnun kaldığımız Limak zinciri bir otel olunca, karar vermemiz çok kolay oldu. Ne de olsa geçen yıldan kendi deneyimimiz vardı.
Otelimize vardık, kapıda el yapımı limonata ikramı ve buz gibi serin havlularla karşılandık. Sanki her şey bizi ve çocuklarımızı rahat ettirmek için daha kapıda başlamıştı. Anahtarlarımızı alıp, odamıza girdik. Tuvalete girdiğimizde, ördek şeklinde 2 adet organik bebek-çocuk sabunu bizlere göz kırpıyordu. Bir de üzerine göz yakmayan şampuanları görünce, işte tam da yerine gelmişiz diye ne denli doğru bir seçim yaptığımızın farkına vardık. Otelin ana restaurantına geldiğimizde, 4-12 yaş çocuk grubu için özel olarak organize edilmiş Lolypop restauranta oturduk. Çocukların en sevdiği sebzeler, köfte, pilav, makarna, patates kızartması, püresi, çorba her şey son derece güzel organize edilmişti. Restauranttaki 4-12 yaşına hitap eden değişik çizgi film karakterleri de ortama hava veriyordu. Ayrıca bu bölümde katı mama dediğimiz sebze-meyve püresi ve süt de 4 yaş altı çocuklar için daima hazır bulunduruluyordu.
Çocuk havuzları 1-2 tane değil, tesisin hemen her yerinde 5-6 adet konumlanmıştı. Çocukların en çok hoşlarına giden ise kendilerini korsan sandıkları, mağara çocuk havuzu idi. 3 adet kaydırak mevcuttu, 12 yaşından çocuklar ebeveynleri beraberinde kayabiliyordu.
Bu yaşıma kadar Türkiye’de sahil otelleri anlamında abartısız 50-60 otelde konaklamışımdır, su kaydıraklarına dönen merdivenlerle tırmanmak beni hep korkutmuştur. En yüksek kaydırakları sadece ve sadece 15 düz merdivenle çıkılan, yüksek bir tepeye konumlamışlar, diğer ikisi ise düz ayak. Bu gerçekten de bugüne kadar hiçbir yerde görmediğim, çocuklu aileler için muhteşem bir artı. İstediğin kadar in çık kay, yorulma derdiniz olmuyor.
Tesisin Kids Club yani çocuk kulübünde, her daim gülümseyen ve çocuklarla yakından ilgilenen değişik ülkelere ait animasyon ekibi bulunuyordu. Hemen her gün bir aktivite vardı çocuklar için. Yüz boyama, pizza yapım aktivitesi, banana ile su aktivitesi, su balonları, dondurma yapımı, kağıt katlama sanatı, kum boyama, mini golf turnuvası ve dart gibi oyunlar. Teenage olarak adlandırılan 10-17 yaş grubu için ise, her gün futbol, dart, su topu ve atıcılık turnuvaları düzenleniyordu.
Salı günleri çocuklar için muhteşem bir gündü. Zira Kids Festival yani çocuklara özel bir festval günü bile organize edilmişti. Çocukların en sevdiği yiyecekler, taze meyve suları, balondan kılıç, köpek yapımı, ortalarda çocuklarla resim çektiren Goofy, Garfield gibi sevimli çizgi film karakterleri. Çocuğun kafasını içine sokup fotoğraf çektireceği cut out posterler, kral ve kraliçe taçları… Günün sürprizi ise her beraber herkesin kendi uçurtmasını yaptığı etkinlikti. Oğlumuz ilk defa uçurtma uçurmanın keyfine vardı, kısmet bugüneymiş. Uçurtmanın diğer uçurtmalarla gökyüzünde raks edişi oğlumuzu adeta büyüledi.
İtiraf etmeliyim Belek’te otel araştırırken, aynı otel zincirine bağlı Arcadia da bahsettiğim 3-4 en iyi otel seçeneği arasındaydı ve biz iki otel arasında kararsız kalmıştık. Sonuçta Atlantis’i seçtik ve bu tercihimizden de son derece memnun kaldık. Bu kararsızlığı yaşadığımızı öğrenen otelin genel müdür yardımcısı bize jest yapıp, son günümüzü eğer istersek Arcadia’nın Pavillion’larında geçirebileceğimizi söyledi ve gittik tabii. Aklınız kalmasın, gidin orası da çocuk ve bebek dostu bir tesisimiz deyince soluğu Arcadia’da aldık. Limra ve Atlantis’ten sonra bebek-çocuk dostu yeni bir tesisle daha tanışmış olduk. Havuzundaki travertenler ve çocuk havuzundaki filli kaydırak çocukların ilgisini çeken cinstendi. Çocuk kulübünde devasa, korsan temalı gemili kaydıraklar sadece çocuğumuza değil bize de keyif verdi. Mini golf alanı da cıvıl cıvıl çocukların oynadığı, tesisin en özel çocuk köşelerinden biri idi.
Otelin Pavillion’ları da son derece çocuk dostu dizayn edilmiş ve servis, diğer tesislerde gördüğümüz standartlarda, yani muhteşemdi. Siz siz olun, bebeğiniz ve çocuğunuz var ise, hem çocuk hem de bebek dostu olan ve bu işi layıkıyla yapan bir tesis seçin. Ucuzluğuna veya farklı bazı özelliklerine aldanmayın benden söylemesi… Evlatlarınızla çocuk dostu seyahatleriniz olsun.