Alp Ersönmez kampüsleri cazla büyülüyor!

27 Ekim 2014

21. Akbank Caz Festivali, Festival’in en önemli ve en dinamik etkinliklerinden biri olan Kampüste Caz ile caz dünyasının ünlü isimlerini üniversiteli gençlerle buluşturmaya devam ediyor.

Bu yıl Kampüste Caz etkinliği ile Anadolu'nun kampüsleri büyüleyen değerli seslerden biri de Alp Ersönmez.

Türkiye’nin en güzel ve en sanatsever şehirlerinden biri olan Eskişehir, 24 Ekim akşamı, Anadolu Üniversitesi kampüsünde Alp Ersönmez ‘i ağırladı. Eşsiz tınılarıyla ve ayakta alkışlanan performansı ile Alp Ersönmez üniversite gençliğini büyülerken, her yaştan sanatsevere de çok keyifli bir akşam yaşattı.

Alp Ersönmez sahnede, terör ve doğal afetlerin yaşanmadığı bir hayata duyduğu özlemden bahsederken, Kampüste Caz’ın Van durağındaki konserinin de bu nedenle iptal olduğunu açıkladı.Ayrıca Eskişehir ve Ankara konserlerini de depremzedelere armağan etti. Grup arkadaşlarıyla samimi iletişimi gözlerden kaçmayan Ersönmez’in geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Steve Jobs’a gönderdiği selam da dikkatlerden kaçmadı.

Müziğe Eskişehir’de başlayan Alp Ersönmez, Eskişehir’in ve Anadolu Üniversitesi’nin kendisinde için çok önemli bir yeri olduğunu söylerken, caz severleri kimi zaman dansa kimi zaman ise

Yazının Devamı

Orantısız bir dövüş: Hamlet

27 Ekim 2014

Hamlet oyunu çağdaş bir yorumla yeniden sahnede!

“Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin. Şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz.Bütün mesele hazır olmakta.Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi olmamış, erken bırakmış ne çıkar, ne olacaksa olsun! “

Geçtiğimiz Çarşamba günü, CEF Tiyatro ve AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu tarafından yeniden sahneye konulan William Shakespeare’in en önemli eseri, Hamlet’i izledim. Rejisini ve dramaturjisini Kemal Başar’ın üstlendiği oyun, çağdaş bir yorumla sahneye aktarılmış. Oyuna Okan Bayülgen’in sesi de konuk oluyor. Açıkçası oyunda sevmediğim az sayıda ayrıntıdan biriydi diyebilirim.

Oyunda oyunculuklarıyla ipi göğüsleyen iki isim var; Prens Hamlet rolü ile Arda Aydın ve Ophelia rolü ile Beste Bereket. Kimine göre Arda Aydın’ın bu rol için seçilmiş olması “Hamlet sarışın olur mu hiç ” yorumlarına sebep olsa da Jude Law’ın Broadway’de Hamlet kılığında seyirci karşısına çıktığını da hatırlatalım. Buradan varacağımız sonuç ise oldukça basit; Hamlet ben de dahil olmak üzere çoğunluğun kafasında sarışına yakın, hiç yoktan açık tenli bir karakter. Sesiyle hemen sıcak bir etkileşime gireceğiniz Arda

Yazının Devamı

Herkes Bohem’i konuşacak!

27 Ekim 2014

Yepyeni bir grup onlar… Hayata bakışları, duygularını ifade edişleri ve ortaya çıkardıkları müzik, onları şimdilerde hemen şöhretin kollarına atılmış birçok gruptan ayırıyor.

Bohem, 26 Nisan’da piyasaya sunduğu grubun kendi adını taşıyan “Bohem" isimli albümleri ile "Herkes aynı, tüm müzikler birbirine benziyor” diyenleri şaşırtmak için yola çıkmış. Son günlerde oldukça iddialı olan klipleri ile gündemde olan grubun solisti Bulut Bostancı ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.

Öncelikle Bohem grubunun kuruluşundan bahseder misiniz bize? Nasıl bir araya geldiniz?

Her şeye 10 yıl önce başladık diyebiliriz. 2007 yılına gediğimizde Burak Saltan'la uzun yılların sahne, beste ve kayıt çalışmalarını hayat geçirmeye karar verdik.Bohem'i kurmaya karar verdiğimizde, tanıdık dost ve başarılı müzisyen arkadaşlarımız Emrah Demiralp ve Ulaş Engin'e sunduğumuz teklifle bir araya geldik.

Yaptığınız müziğin tarzını ve müzik dünyasındaki duruşunuzu nasıl tanımlıyorsunuz?

Yaptığımız müziğe Arena rock diyebiliriz. Müzik dünyasında bir duruşumuzu konuşmak için henüz çok erken. Sadece Bohem'in müziğini yapıyoruz ve bu yaptığımızla yetinmiyoruz elbette. Bohem, kendini hep geliştirecek ve zamanla kendine

Yazının Devamı

Fotoğrafın kalbi, Bursa Fotofest'te attı!

27 Ekim 2014

Paris ile Tokyo arasındaki tek uluslararası fotoğraf festivali olan Bursa Fotofest, 15 Eylül 2012, Cumartesi günü Cumhuriyet Caddesi’nde Bursa halkının da büyük bir ilgi ve katılımıyla düzenlenen yürüyüş ve açılış konuşmalarıyla başladı.

Bursa halkının fotoğrafa ve fotoğrafçıya verdiği değeri bir kez daha gösterdiği yürüyüş, renkli görüntüler eşliğinde Bursa’nın tarihi atmosferinde tüm fotoğrafseverlerle kucaklaştı.

Türkiye’nin ve Ortadoğunun ilk ve tek uluslararası fotoğraf festivali olan Bursa Fotofest 2012’nin ilk gününde, Ara Güler’in, “20. Yüzyılı Yaratanlar” başlıklı konuşması, fotoğraf sanatçıları, yabancı konuklar ve Bursa halkı tarafından büyük bir ilgi ile izlendi. Güler “Sanat yalandan beslenir, fotoğraf sanat değil, gerçektir.” sözleriyle de yine dikkat çekti. Merinos AKKM Orhangazi Salonu’nda sanatseverlerle buluşan Ara Güler, konuşmasına “Foto muhabirleri fotoğraflarıyla aslında görsel tarih yazarlar.” diyerek devam etti. Espirili ve tarihe dokunan sohbetiyle ayakta alkışlanan Ara Güler’in sohbetinin ardından gerçekleşen “Geçmişin Yüzleri” adlı slayt gösterisi ile BursaFotofest’in ilk günü tamamlandı.

BursaFotofest’in ikinci gününde Bursa’nın tarihi hanı, Koza Han’da

Yazının Devamı

“Ölüyoruz Richard Parker. Üzgünüm”

27 Ekim 2014

İzlediğim bir kaç Ang Lee filminden çıkardığım net sonuç şudur ki, adam ne türde film çekerse çeksin bunu hem iyi yapıyor hem de perdeye yansıttığı eşsiz karelerle “bu bir Ang Lee filmidir” dedirtiyor.

Brokeback Mountain filmi ile Oscar almış olan Lee, eminim ki bu sene de kendisini Oscar heykelciklerine boğacak.

Film görsel açıdan tek kelimeyle şahane. Neredeyse filmdeki tüm karelere büyüleneceksiniz. Baş roldeki Pi, herkesin çocukluğundan çok fazla şey taşıyor. O yüzden film boyunca Pi’ye çokça sarılmak isteyebilirsiniz. Eğer bir kediniz varsa yahut hayvanlara karşı özel bir sevginiz varsa, Pi’nin Yaşam’nı sırf bu yüzden bile sevebilirsiniz. Pi’nin, çocukluğunda babasının söylediği “Onun gözlerinde gördüğün senin hissettiklerinin yansıması” sözüne inat, bir Bengal kaplanıyla kurduğu dostluk ve yaşam savaşı fazlasıyla seyre değer.

Film aslında size iki hikaye sunuyor. Bu tamamen yine Pi’nin babasının doğrularına rağmen hayatında 4 dine birden aynı anda inanması gibi bir şey. Hangisine inanmak isterseniz onu kabul edin. Ben Richard Parker’lı hikayeye inandım. Her zaman umut, iyilik, sevgi ve inancın kazanacağına inandığım gibi.

Yazının Devamı

Barselona sanat müzeleri: Picasso, Miro, MNAC

27 Ekim 2014

Barselona deyince akla Gaudi, Miro, Picasso, Dali… şeklinde bir sürü sanat adamı akla geliyor.

Gaudi ayrı bir yazı konusu… Figueras’ta yer alan Dali müzesini ben ziyaret edemedim. Yaklaşık 2 saat uzaklıkta. Vakit varsa mutlaka görülmeli. Şehirde toplam 6 sanat müzesi var. Picasso, Miro ve MNAC’yi gezebildim. 6 müze 1 bilet = 30 Euro şeklinde uygulamaları var. Tabii sanat müzelerini kapsıyor sadece. Eğer 2'den fazla sanat müzesi gezecekseniz kesinlikle çok anlamlı.

http://www.articketbcn.org/ adresinden detayları öğrenebilirsiniz.

Picasso Müzesi

Picasso müzesi hemen Catalunya meydanı yakınlarında. İnanılmaz bir sıra olduğunu tahmin edersiniz. Bir de daracık bir sokakta olduğunu düşünürsek, kuyruk sokaklar dolusu olabiliyor. Pazar günleri ücretsiz. Biz de bu ücretsiz günde gezdik. Ancak 19:00 gibi kapanıyor. Aklınızda olsun. Müzede tüm Picasso eserlerini göremeyebilirsiniz. Daha çok Picasso’nun ilk dönem çalışmalarını görüyorsunuz.Bildiğimiz eserleri Paris’te. Modernizmden kübizme uzanan yolculuğunu seyredebilirsiniz. Oldukça güzel de bir avlusu var.

Bilet ve diğer bilgiler için link;

http://www.bcn.cat/museupicasso/en/

Eğer vaktiniz varsa çıkışta, biraz daha aşağıda kalan Els Quatre Gats

Yazının Devamı

Buralardan The Four Seasons efsanesi geçti!

27 Ekim 2014

Hikaye çok tanıdık… Kimileri için ise oldukça sıradan... Jersey Boys için daha çok "sahneye tutkuyu güzelce yedirmiş, çok başarılı bir ekip işi" dersek hakkını vermiş oluruz.

Şimdilerde özgüveni yüksek herkesin bir gecede söhret olduğu bir hikaye değil. Müziğe tutkuyla bağlı dört gencin yoksulluktan yıldızlığa geçişlerini anlatıyor Jersey Boys. Zorlu yolculuklarında, aile, aşk, arkadaşlık ve çıkar ilişkilerinin de en hassas noktalarına dokunuyor.

Beggin, Will You Love Me Tomorrow, Can’t Take My Eyes off of You, Sherry, Big Girls Don’t Cry gibi unutulmaz şarkıların asıl sahibi The Four Seasons grubu… Grubun hikayesini anlatan Jersey Boys Müzikali Londra, New York, Las Vegas gibi dünya şehirlerinden sonra İstanbul’a geldi. 4 gün boyunca İstanbul’u Jersey karnavalına çevirip dün final gösterileriyle birlikte evlerine döndüler. “1960’larda onları canlı izleyenler ne kadar şanslı” demeye gerek kalmadı. Jersey Boys Müzikali ile 2 saatlik bir The Four Seasons dönemi yaşadık. 4 gencin bu kıpır kıpır hikayesine alkışlarla, eşlik ederken gözlerimizin içinin de güldüğü şarkılarla katıldık.

Dün gece Brodway müzikallerini İstanbul’da izleyebilmenin geç de olsa tadını çıkaran bizler, Jersey

Yazının Devamı

“Mozart benim için bir tanrı”

27 Ekim 2014

Intouchables filmindeki "Le Onde" bestesi ile kalbimizdeki yerini daha çok sağlamlaştıran Ludovico Einaudi, 23 Ekim’de Zorlu Center PSM’nde unutulmaz bir konsere imza atacak.

Intouchables filmindeki "Le Onde" bestesi ile kalbimizdeki yerini daha çok sağlamlaştıran Ludovico Einaudi, 23 Ekim’de Zorlu Center PSM’nde unutulmaz bir konsere imza atacak. Konserden önce kendisiyle müzik geçmişinden, Mercan Dede ile yaptıkları çalışmalara, Taksim Meydanı’nda piyano çalan Davide Martello’dan Mozart’a kadar müziğe dair her şeyi konuştuk.

İlk sorum çok klasik bir soru olacak belki ama müziğe nasıl başladınız?

Lodovico:Milan Konservatuarı’nda okudum ve müziğe de bu şekilde başladım. Luciana Berio ile asistanı olarak çalıştığım için çok şanslıyım. Daha sonra kendisi aynı zamanda benim maystrom oldu.

En sevdiğim enstrüman olduğu için özellikle sormak istiyorum. Piyano diğerlerinden daha çok ruhumuza dokunuyor gibi, diğerlerinden farkı nedir sizce?

Ludovico:Tam olarak ben de bilemiyorum. Aslında, yaylı enstrümanlar da bana çok dokunur fakat aynı anda piyano tuşları kadar çok nota çalamazlar. Sanırım asıl fark bu; piyano daha bütünsel bir tını sunuyor.

Sizi dinlerken bir anda kendimizi bir film

Yazının Devamı