Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üzerinden tam 14 ay geçmesine rağmen Mersin Akkuyu nükleer santral ihalesinin onaylanmaması, “iptal kararı”nı sürpriz olmaktan çıkarıyordu.
24 Eylül 2008 tarihinde yapılan ihale için yerli ve yabancı 13 grup şartname almış, bunlardan 6’sının zarfı TETAŞ’a ulaşmış ve içlerinden 5 teşekkür mektubu çıkmıştı.
Tek teklif Rus Atomstroyexport-Inter Rao-Park Enerji konsorsiyumundan gelmişti. Söz konusu Rus-Türk konsorsiyumu, kilovat saat başına ortalama 21.16 cent gibi çok yüksek bir fiyat önermişti. İhaleye yönelik eleştiriler yükselince, konsorsiyum tarafından fiyat 15.3-13.4 aralığına kadar çekildiyse de kamu tarafından indirim yeterli bulunmadı. Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararının ardından Mersin Akkuyu nükleer santral ihalesi iptal edildi.

Putin’in gurur kaynağıydı
Geçtiğimiz ağustos ayında Rusya Başbakanı Vladimir Putin Türkiye’ye yaptığı ziyarette “Nükleer enerjide, Türk-Rus konsorsiyumunun ihaleyi kazanmış olması bizim için gurur kaynağıdır” diyerek ihale ile aralarında bir “itibar” bağı kuruyordu.
Putin’in, aynı ziyaretinde hükümetler düzeyinde 12; Tüpraş, TETAŞ, TPAO, Aksa ve Çalık gibi özel sektör kuruluşlarıyla 8 belge imzalanmıştı.
Çalık’ın yapmayı taahhüt ettiği Samsun-Adana Ceyhan Petrol Boru Hattı olarak anılan TAPCO Projesi’ne destek veren Rusya, geçtiğimiz günlerde Milano’da imzalanan “mutabakat zaptı” ile 2.5 milyar dolarlık yatırımın düğmesine basmış oldu.
Rusya ile doğalgaz ve petrol alanında tam da balayı yaşanırken, ihalenin iptali, enerji çevrelerinde dile getirilen, Türkiye’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığını artırmamak konusundaki çekinceleri anımsattı.
Yıldız “Karşılıklı bağımlılık geliştirilerek bu pozisyonu dengeliyoruz, o nedenle Rusya’yı nükleer santral projesinin dışında bırakmadık” diyor.

Acele etmeden, süratle...
20 Kasım günü açıklanan iptal kararından birkaç saat sonra, Türkiye Müteahhitler Birliği’nin (TMB) Ankara’daki “Gündem 2009” toplantısının konuk konuşmacı olarak kürsüye çıkan Enerji Bakanı Taner Yıldız’a, 2008 tarihindeki ihaleye hazırlanan firmalardan Limak’ın patronu Nihat Özdemir nükleer ile ilgili şu soruyu yöneltti:
“Bu ihale ile 4-5 uluslararası konsorsiyum ilgilenmesine rağmen fire verildi. İhale şartları çok ağır ve devlet tarafındaydı. Eleştiri konusu olan bu hususları göz önüne alarak yeni bir şartname hazırlayacak mısınız?”
Yıldız’ın yanıtı nükleer sürecindeki kararlılığı ifade ediyordu:
“Nükleer santral blok ve büyük bir iştir. Eleştirilere katılabiliriz. Dünyada 440 nükleer santral içinde Finlandiya’yı çıkarırsak bizim modelimizde çıkan yok. İhale yönetmeliğine ilişkin Danıştay’ın aldığı kararı dikkate alıyoruz. Nükleer politikası hükümetlerden hükümetlere değişmez, devamlılık ister. Uzlaşı ile çözmek istiyoruz. Mevzuatın verdiği imkânlar içinde acele etmeden, süratle yeni süreci başlatacağız. Arz güvenliği rehavetine kapılmamamız gerekiyor.”
“2010 yılının ilk çeyreğinde iki nükleer sahanın kararının alınacağını belirten Yıldız, “Eksik olan bilgi değil, strateji belirlenmiş” diyerek, yatırımcılara Mersin Akkuyu’nun yanında, Sinop’a da davetiye çıkarıyor.

Kamu yüzde 25’i geçmez
Toplantıdan sonra bir araya geldiğimizde Yıldız’ın yanıtlamasını istediğim iki sorum vardı:
Rusya ile diplomatik veya siyasi bir sorun yaşanır mı?
İptal kararının alınmasında, son günlerde ABD Dışişleri ve Enerji Bakanlıkları ile ulusal güvenlik birimlerinden Türkiye’ye yapılan üst düzey ziyaretlerin etkisi oldu mu?
Yıldız peş peşe yanıtlıyor:
“Rusya nükleer sürecinden soyutlanmış olmayacak. TETAŞ’ın iptal kararı nükleer programımızın iptali anlamına gelmez. Amerikalılar ile nükleeri de görüşüyoruz. Amerikalılarla görüşmemizden etkilenerek alınmış bir karar (iptal kararı) değil.”
Yenilenecek nükleer santral yatırımı modelinde, kamu payının yüzde 25’ten fazla olmayacağını da vurgulayan Yıldız, önlerindeki 4 alternatifi de şöyle sıralıyor: Özel sektör-özel ve kamu ortaklığı- ihale yöntemi-ihalesiz yöntem.
Yıldız’a “Hükümetiniz Park Enerji ve Putin’den başka kimsenin ikna olmadığı bu modelde neden ısrar etti?” diye soruyorum.
Bakan bu ihaleye ilişkin duygusunu, “Endişelerim vardı, çok rahat değildim” sözleriyle dışa vurmakta sakınca görmüyor.
Kanada, Japonya, ABD ve Kore’li şirketlerle konsorsiyum arayışını sürdüren müteahhitler, şartname hazırlanmadan önce Enerji Bakanlığı’dan toplantı umuyorlar.
Türkiye’nin, 14 Aralık’ta Kopenhang İklim Zirvesi’ne “gelişmiş ülke” kategorisinde gitmesine dönük endişelere de yanıt veren Yıldız,“Onurumuzu zedelemeyecek bir ara statü belirlemeye çalışıyoruz” diyor.
Son bir not da çıkamayan yenilenebilir enerji yasasına ilişkin: Şubatı bekleyin.