Yeni anayasa değişiklik paketi Meclis Başkanı’na teslim edilmeden önceki akşam, TÜSİAD 6 yıl aradan sonra yayın hayatına dönen ve 2 ayda bir yayınlanacak kurumsal dergisi “Görüş”ün tanıtımını yapıyor; dergiyi kapatan TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı ve 2010-1011 döneminde başkanlık için adı geçen Ferit Şahenk davete katılmıyor; TÜSİAD’dan Ömer Sabancı’nın başkanlık döneminde istifa eden bankacı Burhan Karaçam izleyici locasındaki yerini alıyordu.
“Anayasa değişse de, siyaset değişmeyecek” başlığıyla çıkan dergi, Meclis sıralarında Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli’nin çoğaltılan görüntülerinden yapılan illüstrasyonu kapak yaparak, “liderler vesayeti”ni eleştiriyor.
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in, tanıtım kokteylinde kullandığı “Liderler klanı ve politbürosu var” sözleri, merhum Sakıp Sabancı’nın önceki gün bu köşeden hatırlatılan “Padişah gibisiniz” serzenişinden sonra, patronlar dünyasından, “Partiler ve Seçim Yasası”na yönelik, bugüne kadar yapılan en sivri dilli eleştiri nitelemesini hak ediyor.
2011 seçiminden önce yapılacak yasal bir düzenlemeyle Meclis’te toplumsal katılımın daha sağlıklı hale gelmesini talep eden TÜSİAD, yeni anayasayı da bu sürece havale ediyor.
Karaçam istifasını anlattı
TÜSİAD’ın siyasetin dizaynına etkili bir biçimde müdahil olması “kanaat önderi” üyeler tarafından nasıl değerlendiriliyor?
Davetin TÜSİAD üyelerini de kapsaması ve eski başkanların neredeyse tam kadro olarak katılımı bu soruya olumlu bir anlam yüklüyor.
Görüş dergisinin yayımlandığı son dönemin TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ile
Karaçam ikilisinin yanındayım.
Özilhan, Efes Pilsen’in eski reklamını hatırlatırcasına “TÜSİAD’ın görüşü bu kapağın altındadır” dedi.
2003 yılından beri danışmanlık faaliyetleri sürdüren Karaçam, üyesi olmadığı TÜSİAD’ın davetinde yer alma nedenini “Ümit Boyner davet etti” diyerek açıklıyor.
Karaçam, TÜSİAD’dan neden ayrıldığı yolundaki bir soruyu “Görüş neden kapatıldıysa ondan” diyerek açıklıyor.
O günlere gidersek, Görüş’ün yayından kalkma nedeni “Maddi olanaksızlıklar” olarak açıklanıyordu.
Bu yanıtın o gün de çok ikna edici yanı yoktu, bugün de olmadığını Karaçam söylüyor, Özilhan da destekliyor:
“TÜSİAD kâr müessesi değil ki, hiç para harcamasın; öyleyse aidatlarımızla fon yönetsin, yıl sonunda da kâr dağıtsın! Para harcanıyor diye yurtdışı temsilciliklerini de kapatsın! Görüş dergisinin de kapatıldığı süreçte TÜSİAD yönetiminin tavrına yönelik eleştirilerim nedeniyle istifa ettim. Hatırlarsanız o dönemde TÜSİAD ‘ekonomi ve istikrar’ öncelikli mesajlar veriyorlardı.”
Hatırlıyorum: Ömer Sabancı “Türkiye dünyanın en hızlı ve istikrarlı kalkınan, yabancı yatırımcı için cazibesi her gün artan ülkelerden biri haline geldi” diyordu.
Karaçam’a “Boyner ‘TÜSİAD çıkar değil, baskı grubudur’ demişti, bu görüşe katılır mısınız?” diye de soruyorum, “Elbette” diye söze başlıyor ve devam ediyor:
“TÜSİAD eğer çıkar grubu olsaydı, Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne giriş sürecini desteklemezdi. Mesela TÜSİAD üyelerinden Koç Grubu o dönemde Gümrük Birliği’ni desteklemiyordu. Üyelerin ekonomik çıkarlarının ortak olduğunu söyleyemeyiz.”
Merkel de yandaş işadamı getirmiş!
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın döneminde, başkan yardımcısı olarak Almanya ile ilgili “uyum çalışmaları”na katılan Boyner’e, dün bir araya geldiği Alman Başbakanı Angele Merkel’in ziyaretini soruyorum.
Boyner “Merkel’in yanındaki işadamları, Türkiye’nin AB’ye üyeliğini destekleyen Almanya’nın TÜSİAD’ı, Alman Sanayi Federasyonu (BDI) değil, farklı bir grup işadamı” sözleriyle ilginç bir ayrıntıya dikkat çekiyor.
Merkel de Türkiye’ye gelirken sanırım beraberinde Almanya’nın TUSKON’unu getirmiş!