Ekonomi sayfalarında bu kadar kapsamlı bir “şirket“ röportajı bugüne kadar yapılmadı. Açık söyleyeyim, 10 Şubat tarihli Taraf gazetesini okuyunca içimden derin “ah” çekmek geldi. Gazete, Çukurova Holding’in patronu Mehmet Emin Karamehmet’in; Jandarma İstihbarat Daire Başkanı Levent Ersöz ve Jandarma İstihbarat Teknik Takip Daire Başkanı Atilla Uğur ile yaptığı görüşmeyi yayımladı.
Ergenekon tutuklusu Emekli Tuğamiral Ersöz’ün mahkemedeki ifadesine yansıyan görüşmenin tam metnini verdiler; iki sayfa...
Asker soruyor, işadamı yanıtlıyor. Hiç bir soru geçiştirilmiyor. Geniş geniş izah ediliyor.
Sanki Çukuruova Holding’in yönetim kurulu toplantısı. Şirketin tüm faaliyetleri ayrıntıları ile anlatılıyor. Suskunluğu ile ünlü Karamehmet’in bu kadar konuşması ancak silah zoruyla olurdu!..
Karamehmet’in Jandarma Genel Komutanlığı’nda yaptığı 17 Aralık 2003 tarihli bu görüşmeden anlıyoruz ki, “asker-işadamı“ ilişkileri tercihli yol gibi.
Bir giren, gişelere kadar yoldan çıkamıyor.
Karamehmet de “tercihli yoldan“ gitmiş.
TMSF’in Pamukbank’a el koyması ile başlamış süreç.
Milli duruşa davet
Ersöz’ün “Türkiye için ne kadar önemli olduğunuzu biliyoruz. Turkcell’in, Yapı Kredi’nin bir takım hisselerini vereyim derken, acaba dedik milli bir şeyimizi mi kaybediyoruz?“ sözlerinden, işadamının “milli duruşa“ davet edildiğini anlıyoruz.
Karamehmet konuya açıklık getiriyor:
“Hayır öyle bir şey yok... Yani o kadarını söylemek bana düşmez ama öyle beceriksizler ki zaten. Söz vermişler Citibank’a. Şimdi onun için direniyorum biraz. Yaptıkları yanlış. Geçen sene komutanım yardım etti.”
Ersöz konuşmanın bu bölümüne takılıyor: Citibank’a söz vermişler dediniz?
Karamehmet lafa “Şimdi efendim, eskiden IMF’nin başında ikinci başkan vardı, şimdi Citibank’a geçti. Tabi Citibank bir sürü yere de talip oldu, Türkiye’de eskiden. Ama onlar hiç para vermez” diye başlıyor, “Bu kanun onlara (yabancı bankalara) geçmiyor. Kapitülasyon gibi...” sözleriyle devam ediyor.
Albay Uğur konuya katkı sağlıyor:
“Mehmet beyle iki senedir tanışıklığımız var. Bazı konuları bize gelip anlatmışlardı, Genel Komutanımız (Şener Eruygur) konuya müdahil oldu. Hep bize söyledi “Milli sermayenin gittiğini görüyorum, hep beraber altında boğulacağız eğilin“ diye bizden talebi olmuştu. Biz de Genel Komutanım ile eski hükümet döneminde bazı çalışmalar yaptık.”
Bir görev, bir de teşekkür
Konuşmalardan Karamehmet’in, TSK’nin radarına yalnızca bankacılık faaliyetleri nedeni ile girmediğini de anlıyoruz.
Karamehmet Irak’taki sahalarındaki petrol rezervi hakkında da bilgi veriyor “Varili 18 dolardan saysak... 40-45 milyar dolar ediyor tamamı“ diye anlatıyor. Yazılanlara göre jandarma-işadamı görüşmesinden Karamehmet’e iki sonuç çıkıyor: Birisi görev, öbürü teşekkür.
Ersöz, o dönemde Karamehmet’in medyasından (Show ve Akşam) ayrılan Ergenekon sanığı gazeteci Tuncay Özkan’ın görevine iadesini istiyor.
Görüşenin sonunda Uğur’un “Turkcell ile ilişkilerimiz çok güzel devam ediyor. Bunun için de teşekkür etmek istiyorum. Aşağıdaki arkadaşlarla da gayet iyi ilişki içindeyiz“ sözlerine yer veriliyor.
Herkes bu sözden ne anlıyor; Türkcell telefonları mı dinledi?
Turkcell bu iddialara “Yasal düzenleme dışında herhangi bir bilgilendirme yapmamız mümkün değil” diye bir açıklama yaptı.
Kardalenler’i anımsadı
2002-2006 yılları arasında Turkcell Genel Müdürü Muzaffer Akpınar’a aynı soruyu yönelttim. “Bu kadar üst düzeyde bir görüşmenin konusu olur mu bilemiyorum ama Turkcell ile TSK arasında bir tek şu ilişkiyi hatırlıyorum. O da Turkcell’in kız çocuklarının okumasını teşvik eden “Kardelen“ projesi kapsamında şehit ailelerden, 25 kız çocuğunu TED İstanbul’da yurda yerleştirmiştik” yanıtını aldım.
Görüştüğüm diğer kaynaklar ihtimalleri değerlendiriyor: Terör, uyuşturucu kaçakcılığı gibi suç oluşturan eylemlerde cep telefonunun bulunduğu yerin saptanması, kayıtların dökümü gibi faaliyetler gerekiyor. Bu doğrultuda oluşan talepler Savcılık kanalı ile GSM operatörlüğünün bünyesinde kurulan “güvenlik birimine“ ulaştırılıyor.
Hukuk kökenli çalışanlardan oluşan bir birim, “takibin“ veya “kovuşturmanın“ selameti açısından, ilgili “Cumhuriyet Savcılığı“ talimatı süreçlerini kolaylaştırmış olabilirler. Sonuç olarak neyin ne olduğunu Karamehmet biliyor.
Karamehmet’in bu görüşmeyi, Taraf’ın “reklam komplosu“ olarak açıkladığı bilgisini alıyorum.
Jandarma ziyaretini doğruluyor, gazetedeki sözlere “gülüp geçiyormuş.”
Bu yazılanlara Karamehmet’ten başka da gülen yoktur sanırım.