Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ERBİL
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile Kuzey Irak Bölge Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin 1 Haziran’da Erbil’de düzenlenen törenle, Kuzey Irak petrolünün Irak-Türkiye ulusal petrol boru hattı Kerkük-Yumurtalık üzerinden, dış pazarlara ulaşmasını sağlayacak vanayı açmalarına tanık olduk.
Kerkük-Yumurtalık hattının terör eylemleri nedeniyle sık sık kesintiye uğraması, yalnızca Kürt bölgesinden geçen yeni bir petrol boru hattı yapımını gündeme getiriyor.

Behram Salih dönemi
Temmuz ayında Kuzey Irak bölgesinde seçimler olacak. Talabani ve Barzani’nin üzerinde vardıkları anlaşmaya göre, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani görevini Irak Başbakan Yardımcısı Behram Salih’e devredecek.
Salih’in, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan ile hem Bağdat, hem de Ankara’da bir araya gelmiş bir lider olması, Türkiye’nin konsolosluk bile açmadığı Erbil diplomasisine nasıl yansıyacak? Göreceğiz.
Washington-Bağdat-Ankara mutabakatına göre, ABD ordusu Irak’tan çekilirken Kuzey Irak’ın güvenliğini Türkiye’ye bırakacağı iddiaları dile getiriliyor.
Bu iddiayı; Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un dün gazetemize yansıyan “PKK’yı bitirmekte özel bir noktaya geldik“ sözleri ile birlikte okuyabiliriz.
Erbil’de “Kuzey Irak’ta kurdukları PÇDK partisi kapatılan PKK, Kerkük’te güç oluşturuyor“ cümlesi de kayda giriyor.

Amerika müdürü rehin aldı
Amerika’nın şekillendirdiği Kuzey Irak’ta vana nasıl açıldı?
Çukurova Grubu’nun yüzde 70, Mehmet Sepil’in de yüzde 30 ortak olduğu Genel Enerji; Kuzey Irak’taki 6 sahada; KEPCO’nun yanı sıra Addax, DNO, Heritage ve Türk şirketi Petoil ile konsorsiyumlar kurdu.
Çukurova’yı petrol yatırımına ikna eden Sepil’in, Kuzey Irak’taki ilk şirketi Epik İnşaat’tı. O dönemde Epiksa olarak karşımıza çıkan şirket, “Amerikan subaylarının, Süleymaniye’de 11 Türk askerini rehin alması ve başlarına çuval geçirmesi” olayının mağdurları arasındaydı.
2003 yılında Süleymaniye’deki askeri karargâhta 11’i asker, 13’ü de sivil olmak üzere 24 Türk rehin alınmıştı. Bunlar arasında Sepil’in şirketi Epiksa’nın Genel Müdürü Deniz Türkkan da bulunuyordu.
Sepil, 1993 yılında 7 ortakla birlikte Zafer İnşaat’ı kuranlar arasındaydı. ABD ve NATO üslerindeki inşaat projelerinin yanı sıra, Kafkasya’daki 4 elçiliğin (TKER) inşaatını yapan ve bugün yönetim kurulu başkanlığını Necati Yağcı’nın yaptığı Zafer İnşaat’tan 1995 yılında ayrıldı.

İşi uzaydan görüntüleme
Sepil’in Çukurova ile yolları, Ankara Gölbaşı’ndaki INTA SpaceTurk firmasında kesişti.
Sepil, 2000 yılında, Çukurova’nın şirketi Anadolu Uluslararası Ticaret ve Taşımacılık şirketiyle ortak olarak kurulan INTA Spaceturk’ün yönetim kurulu başkanlığını yürütüyor. Şirket, Avrasya bölgesinde 50’den fazla ülkeye hizmet veriyor.
INTA Spaceturk, yüksek çözünürlükte uydu görüntüleri (Ikonos), Ankara’daki yer istasyonunu kullanarak doğrudan görevlendirme ve yükleme yoluyla uzaktan algılama çözümleri sunuyor. Sepil’e Kuzey Irak petrollerinin yolunu, 2003 Amerikan işgali öncesinde Talabani’nin bölgesi olarak ayrılan Süleymaniye’de inşaat yaptığı dönemde tanıştığı Behram Salih açtı.
Çukurova, Irak’ın yeniden yapılanma sürecinde GSM ihalelerine de ilgi gösterdi. 2007 yılında yapılan Irak GSM ihalesini Kuzey Irak GSM şirketleri Asiacell, Korek konsorsiyumu ile Kuweyt şirketi MTC Atheer almıştı.
Irak’ta GSM görüşmelerinde istenen kalite yakalanamadı. Böylece Turkcell’e davetiye çıktı.

Turkcell’i davet ettiler
Önceki gün Erbil’de görüştüğümüz Çukurova Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet, “Irak’ta yüksek güvenlik ortamı mobil iletişimi engelliyor. O nedenle Irak yönetimi bizden de bu ortamı etkisizleştirecek bir teknoloji getirmemizi talep ediyor” diyor.
Dün bu sütunlarda Karamehmet ile 7 yıl sonra yapılan ilk görüşmenin notları yer alıyordu.
Karamehmet’in dili nasıl çözüldü?
Bu sorunun yanıtı sanırım Sepil’in, “Petrol alanındaki yabancı ortaklarımız halka açık şirketler. Genel Enerji de hisselerini Londra Borsası’nda halka açacak“ sözlerinde saklı.
Karamehmet, TMSF gibi devlet kurumlarının girişimciyi “tehdit” ettiğini vurgularken, “Türk işadamları da bu yüzden yurtdışına yatırım yapıyor” diyordu.
Sermaye, nehir gibi; akacak bir yol buluyor.