Demokrasi tartışmasına dönüşen bu polemiği, iş dünyasının önde gelenleriyle görüştüğümde, ortaya çıkan fotoğraf, meslek örgütlerinde "iktidar" oyununu veriyor. Söz konusu türban olunca, MHP adeta AKP ile koalisyon ortağı kesildi, TÜSİAD'ın uyarılarını elinin tersiyle iterek, "Meclis'in, akıl hocalarına ihtiyacı yok" deyiverdi. Yerel, sektörel veya siyasi tutumları nedeniyle partilerle yan yana düşen iş dünyası örgütlerinin işi kolay. Kimsenin "Bu da nereden çıktı?" tepkisi vermesini gerektirecek bir durumları olmuyor.MHP'ye yakın olanlar MHP'nin, AKP'ye yakın olanlar AKP'nin, "Fethullah Gülen Hareketi" temsilcileri de kendi cemaatlerinin borazanını çalabiliyorlar. Ne var ki, TOBB ve TÜSİAD için hal bu kadar "siyah ve beyaz" olmuyor.TOBB, yasal statüsü gereği, girişimcilerin tümünün üye olduğu oda ve borsaların tepe örgütü. İçlerinde dincisi de, laikçisi de, solcusu da, sağcısı da olabiliyor. 1 milyon 120 bin üye. TOBB kamudaki düzenlemelerde muhatap olduğu için iktidarlarla yakın temas içinde yürümek zorundadır. Kimi zaman siyaseti belirleme rüyasına kapılırsa da, asli görevi sürer gider. Siyasetle göbek bağı TÜSİAD ise farkını "gönüllülükten" alıyor. Hükümet dışı, sivil bir örgütlenme. Ülkenin en büyük kuruluşlarının patronları ve yöneticileri bu kulübe girmek için aidat ödüyorlar.Hükümetlerle ilişkilerini, uygulanan ekonomi politikasının sermayeye katkısı belirliyor.Örneğin TÜSİAD, Türkiye'nin AB'ye girmesini istiyor. Bu nedenle AB'nin engel gördüğü yasa ve uygulamalara muhalefet eder. Bu nedenle AB'de gürültü kopartan zina, düşünce özgürlüğü, Kürtçenin serbest kalması gibi maddelerde taraf olur.AB'nin "Kafanızı türbana gömün" gibi bir talebi olmadığı için de, TÜSİAD bu tartışmayı gereksiz bulur.MHP'nin arada bir krizi tutup TÜSİAD'a efelenmesi geleneksel bir tutum, tartışmaya değmez. MHP'ye göre, onun gibi düşünmeyenler "çizmeyi aşarlar."Kaygının derinliğini anlıyorsunuz değil mi?Türkiye'nin rotası.Bu endişe yalnızca TÜSİAD'da değil, tüm iş dünyası örgütlerinde baş veriyor. AB rotasında ısrarlı Geçenlerde iş dünyasının iki önemli ismi, önümüzdeki kasım ayında yapılacak olan, İstanbul Sanayi Odası'ndaki (İSO) seçimlere yönelik endişeyi paylaşmış.Ve bu konuşmada İSO için "Tek kale" yorumları yapılmış. "Ne kalesi?" demeyin, belli işte; laik demokratik cumhuriyetten yana olmak, kamuoyunun önünde eleştiri hakkını kullanmak.İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, aralık ayı meclis toplantısında, SETBİR Başkanı da olan meclis üyesi Erdal Bahçıvan tarafından ağır bir şekilde eleştiriliyor. Bahçıvan bu konuşmasında İSO gibi kurumların sorunlar karşısında çözüm önerileri, projeler geliştirerek hükümetlerle paylaşmak, hükümetleri zorlamak gibi vazgeçilmez görevleri olduğunu söylüyor.Ve Bahçıvan, son 6 yıldır yönetimde bulunan Küçük'ün bu görevi yerine getirmediğini ifade ediyor.Küçük'ün "Bunlar varsayım" yanıtını verdiği tartışma, yaklaşmakta olan seçimin ayak sesleri. Ya tek kale de düşerse! Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın hem hemşerisi hem de yakın arkadaşı olan Bahçıvan'ın bu konuşması İSO Meclis'inde "muhafazakâr muhalefet" kanadından da hemen karşılık buldu. Küçük, İSO yönetimini Koç, Şişe Cam, Borusan, Kale grubu gibi, Türkiye'nin önde gelen sanayi gruplarıyla paylaştı. O nedenle, yalnız olduğu da söylenemez. AKP'nin spordan iş dünyasına kadar tüm meslek alanlarını kuşatacağı endişesi taşıyanlar, İSO'daki bu "muhalif" çıkışı da manalandırıyor.İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanlığı'nı AKP'nin İstanbul il eski yönetim kurulu üyesi Murat Yalçıntaş'ın almasıyla başlayan süreç, genel seçim "zaferinden" sonra daha da fark edilir oluyor.Diyarbakır da alınacak, Kadıköy de, İSO da, Türkiye Futbol Federasyonu da (TFF) bu böyle biline. syilmaz@milliyet.com.tr Çağlayan'ın hemşerisi