Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aramızda sessizlik belirdiğinde, "Yarın ne yazacaksınız?" muhabbeti açılıyor. Aslında bu sorunun ardında "Bakın size ne anlatacağım" mesajı gizli, anlamaz mıyım...Öyle öyküler dinledim ki, şeker tadındaydılar, size de anlatayım.Yaşlı, zengin kadın.Komşum Kandillinin kızı, etrafımızdaki herkesi tanır. Kendisi gibi ev hanımı annesi ve ilkokula giden iki güzel kız çocuğu ile yaşıyor. Giriş katında oturuyorlar. Sokağa uzanan balkonları kadınlar kahvesi gibi; yerel haberler buradan geçiyor. Balkon demirlerine yaslanan güleç yüzlerinin önünden, selamsız sabahsız geçmek vicdansızlık olur. Israrlı davetlerine bugüne kadar karşılık verip bir kahvelerini içemedim ama alacakları olsun.İhale süresi dolmasına rağmen, yarım kalan sokağımızın Beylerbeyi - Kandilli Atık Su Tünel İnşaatının öyküsünün hası da onlarda. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodurdan inşaatın durdurulma nedeninin, evlere 5 - 10 metre uzaklıkta patlatılan dinamitler olduğunu öğrenmemin hiç önemi olmadığını öğrenmek, bu bayrama kısmetmiş.Olay nasıl olmuş biliyor musunuz?Beylerbeyinde bir köşkte yaşlı ve zengin bir hanım yaşıyormuş. Bir gün evin kızı tünel inşaatında çalışanlara, "Patlattığınız dinamitlerle annemi mi öldüreceksiniz" diye çıkışmış.Kadın, "yukarılardaki tanıdığını" devreye sokmuş, inşaat durmuş!Gözümde Türk sinemasında iz bırakan "hain kadın" tipi Aliye Rona belirdi. Geceli gündüzlü çalışıp alın teri döken işçilerin ekmeklerine mani olan zengin, yaşlı ve hatırlı tanıdıkları olan kalpsiz kadın...Patlatılan bu dinamitler, önümüzdeki bahçe içindeki tek katlı evin duvarını da yıkmış ama müteahhit firma yeniden yapmış. Mütevazı evlerinde yaşayan yaşlıları çaresiz ve mağdur bırakmamışlar.Firma işi bitirmek zorundaymış, tünel açmak için artık dinamit patlatmayacak, iş makinesi satın alacaklarmış. Yoksa 4 yıl boyunca hiçbir ihaleye giremezlermiş. Boş görülen şantiyede ufak tefek işler yapmaya devam ediyorlarmış. Bayramın ilk kapı zillerini çalan mahallenin çocukları, topukları havada tatlı koşuşturma içindeler. Kapımı çalan yalnız çocuklar değil, komşularım da Allah razı olsun, bayramlaşmaya geliyorlar. Hoşbeş sohbetler ediyoruz. Komşumun çocukları Kandilli İlköğretim Okuluna gidiyor. Yalıların arasına sıkışmış, küçük bir okul. Yol kenarında, arka camları yalıların garajına açılıyor. Açılmasa daha iyi, sınıflara egzoz gazı giriyor. Okula bu yıl atanan müdür yapmış işte!Müdür, ikili öğretimden vazgeçmek de istiyormuş. Okulda yeni sınıflar açmaya karar vermiş. Çocuklar ödevlerini de yapıp öyle evlerine gitsin diye sabahçı - öğlenci uygulamasını kaldırmak istemesi iyiymiş ama, yeni açılan sınıflar da çok çok küçük olmuş. Komşum, çocuklarının okul durumu ile ilgili bir veli. Bu emeğinin karşılığını da alınca seviniyor haliyle. Kaymakam, okula geldiğinde omzunu sıvazlayıp, "Senin istediğin gibi olacak, merak etme" demiş.Okul tadilatı için gerekli parayı, eski Başbakanlardan Mesut Yılmazın işadamı kardeşi ve mahalle sakinlerinden Turgut Yılmaz vermiş. Komşum, okula geldiğinde gördüğü Turgut Yılmazı güler yüzlü bulmuş. Gel gör ki "adamcağız", tüm iyi niyetiyle okula yardım yapmak isterken, sınıfların küçülmesine yol açmış. Komşumun da içinde olduğu muhalif velilerin itirazlarından haberi yok.Veliler, Yılmazın şoföründen, şikayetlerini kendisine aktarmak için bir randevu talep etmişler. Toplanıp Yılmazın yalısına gidecekler. Şoför ısrarlı ev ziyareti talebi karşısında patronunun "aile sırrını" velilerle paylaşmış: Turgut Beyin okula yardım yaptığından eşinin haberi yok. O nedenle sizi evde kabul edemeyecek.Komşum açıklamayı anlayışla karşılamış, ancak bu buluşma fikri içinde de kalmış, "Çay bahçesinde, lokantada oturacak değiliz ya, muhtarlıkta bir araya gelebilirdik" diyor.Komşuma verilen bu sırrı sizinle paylaştığımdan Turgut Yılmazın eşinin haberi olmaz inşallah!Herkesin bayramını en içten duygularla kutlar, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. syilmaz@milliyet.com.tr Turgut Yılmazın aile sırrı