Artvin
Henüz uçağa binmeden dağıtılan “Kahramanı Saf Kafkas Arısı Olan Macahel (Camili) Projesi’nin Öyküsü”nü anlatan kitapçıkta, Tema Kurucu Onur Başkanı Ali Nihat Gökyiğit’in şu sözleri yer alıyordu:
“Ülkemizin doğal varlığı ve zenginliği dolayısı ile muhakkak korunması gerekli görülen 4 bölgeden biri de Macahel idi. 1995 yılında yörenin incelenmesi için Tema’yı buraya yönlendirdim. 24 kişilik bir grup ile Yücel Çağlar’ın öncülüğünde Macahel’de 4 gün geçirdik. Bölgenin biyolojik çeşitlilik ve kültür zenginliğini yeniden keşfettik. Yörenin kalkınmasına hizmetin bana nasip olmasını arzu ettim. Projenin koordinatörlüğünü kabul eden Çağlar, 9 aylık araştırmadan sonra bana müjdeyi verdi: “Türkiye’de nesli kalmadığı zannedilen saf Kafkas arısı Macahel’de keşfedilmiştir!”
Arıcılık başlıyor
Gökyiğit aynı sözleri, Artvin’in Borçka ilçesi Camili köyüde 2002 yılında yaptırdığı, “Tema A, Nihat Gökyiğit Eğitim Araştırma Konuk Evi”nin konferans salonundaki belgesel gösterimi öncesinde tekrarlarken nazik bir üslup kullanıyordu: “Ne bizim milletvekilinin yaptıklarından haberimiz vardı, sanırım ne de onların bizim yaptıklarımızdan... ”
Birkaç saat önce köy meydanındaki “11. Macahel Saf Kafkas Arı ve Bal Festivali” açılış konuşmaları sırasında konuşan AK Parti Artvin Milletvekili Ertekin Erçolak, karşısında oturan ve halen bölgenin tek arıcılık şirketi Macahel AŞ’yi finanse eden hemşerileri Gökyiğit’in gözünün içine baka baka...
Festival sanki festival değil, âşıkların atışma ortamı...
Bölgede yapılan hidroelektrik santraların doğayı tahrip ettiğini Danıştay kararları ile belgeleyen Macahel havzası halkına seslenen Artvin Valisi Mustafa Yemlihalıoğlu da, Doğa Derneği ile HES projelerini yerinde inceleyen festival konuklarından Alman Yeşiller Partisi Milletvekili Cem Özdemir’e laf yetiştirmeye çalışıyordu.
“Almanya, Japonya yaptı; sıra bizde!”
Macahel’e gelirken ziyaret ettiğimiz ve Çoruh Nehri üzerinde inşa edilen ve 1998 yılından beri yapımı devam eden Deriner Baraj inşaatının, Arvin’e yaptıklarını bu yazıda anlatmaya satırlar yetmez; bu konuda şimdilik yalnızca şunu söyleyeceğim: Binlerce yıllık klima yer değiştirip Akdeniz olmuş!
Yağmur ormanlarının bitkisi gidip; yerine makiler yeşermeye başlamış...
Yollarla birlikte 2 milyar dolarlık yatırımı Türk, Rus ve İsviçre şirketlerinden oluşan bir konsorsiyum gerçekleştiriyor. Kilometresi 7 milyon dolara mal olan yolun uzunluğu 100 kilometreyi buluyor. Üzerine 4 köprü, 7 tünel inşa ediliyor, yerleşimler yok oluyor.
Gökyiğit, “Su kaynaklarını depolamak gerekiyor” diyerek projenin bugününü değil, ülkenin su sorununu konuşmayı tercih ediyor.
Çoruh Nehri üzerinde toplam 25 milyar dolarlık yatırımla, 15 baraj yapılacak. Artvin gibi doğa harikası bir yerde 122 HES devreye girecek. Tüm bu hidroelektrik santrallerinin konuşulduğu yerin altını çizmem gerekir: Gürcistan ve Türkiye’nin arasına yeşil bir yorgan gibi serilen Kalçar Dağları’ndan çağlayan sular akıyor burada.
Macahel, Türkiye’den UNESCO’nun dünyada 102 ülkede ilan ettiği, 507 “biyosfer rezervi” arasına giren tek bölge olarak, tüm dünya çevreci kamuoyu tarafından izleniyor.
Biyosfer; yemeğinden giysisine, otundan böceğine; yaşamı destekleyen kara parçası, su ve atmosfer demek! O nedenle de Macahel’e giriş-çıkış yapan insanların envanteri tutuluyor, yabancı bitki ve hayvan girişi engelleniyor.
“Uçan sinekten” arıya
Gökyiğit’in daveti üzerine buradayız. Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Halkbank Genel Müdürü Hüseyin Aydın, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Genel Sekreteri Yılmaz Kurt ve AB ve UNICE nezdinde TÜSİAD Brüksel Temsilcisi Bahadır Kaleağası’nın da aralarında olduğu “ilgili” bir ekiple birlikteyiz...İki günlük gezimin son günü Macahelli bir arıcı, “Tema buraya gelene kadar biz arıya ‘uçan sinek‘ diye bakardık” diyor.
Macahel Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Gürses ve Danışmanı Ahmet İnci, arıcılık ve balla ilgili sahada ve laboratuvar ortamında Macahel köylülerine eğitim veriyorlar.
Bal verimini üçe katlayan “Saf Kafkas” arı türünün yaşamasını ve ülke arı neslinin iyileştirilmesini sağlayan genetik araştırmaları sürdüren Macahel AŞ, köydeki bal üretimini yılda 16 tona kadar yükseltmiş. Hedef 53 ton. Türkiye’nin organik bal üretiminin üçte biri hedefleniyor. “Saklı Cennet” markası ile satılan baldaki verimliliğin artması köy halkını ev bark sahibi yapıyor, turizmi besliyor.
Denizden 550 metre yükseklikteki Arvin’de, heyecanla aldıkları 1934 Montrö Boğazlar Sözleşmesi haberini kutlayan Ahmet Bey’in oğlu Gökyiğit’in yüzüne yerleşen o olgun tebessümü şimdi daha iyi anlıyorum.