Adı uzunca süredir belliydi; “çılgın proje”. O nedenle dün Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Kanal İstanbul” toplantısını izleyenlerin, “Ne çılgın proje” diye hayretlere düşecek halleri yokÖ
Dünyayı değiştiren liderlerin “hayallerine” atıf yaparak İstanbul dizeleri eşliğinde sunulan projenin aslı şu: Asya ve Avrupa kıtasını ayıran İstanbul Boğazı’nın 1.5 katı uzunluğunda bir “su yolu ” yapılacak, üzerinde köprüler olacak.
Konuyu enine (150 kilometre), boyuna (50 kilometre) ve derinliğine (25 kilometre) tartışacak uzmanlar çıkacaktır. Kim dikkate alacak, o ayrı bir mesele. Zira bırakın İstanbul’u, Türkiye’nin kaderini ilgilendiren böylesine dev bir “projeyi”, halka müjde gibi sunmadan önce kimseden akıl-fikir alma ihtiyacı duyulmadı.
GAP görmüş milletiz
Bu konu hakkında ağzını açanların kuracakları ilk cümle, “Doğaya çok ciddi müdahale ” olacaktır.
Yatırımın doğa ve canlılar üzerindeki etkilerinin yanı sıra, Türkiye’nin geleceğine etkilerini analiz etmek önem taşıyacak.
Acaba dünyada hangi liderler, hangi çılgın projeleri önerdiler ve kaçı gerçekleşti?
Merhum Turgut Özal’ın, 1960’lardan beri raflarda bekleyen ancak 1980 yılında “Güneydoğu Anadolu Projesi” (GAP ) adını alan yatırımı sonlandırmak için ömrü yetmedi.
Üzerinde neredeyse herkesin “Elektrik, su gelir; memleket kalkınır; Güneydoğu huzur ve refaha kavuşur ” diyerek hemfikir olduğu 35 milyar dolarlık GAP projesi, Erdoğan’ın ikinci iktidar döneminde de bitirilemedi...
Aşağı Fırat ve Dicle havzalarından zenginlik çıktı, çıkacak derken; Türkiye GAP’ın yatırım maliyetini yıllarca enflasyon olarak ödedi.
Bürokrasinin “yatırım planlama ” konusundaki tecrübesini, kara kaplı defterlerini yabana atmamak gerekir.
Kaynak sorusu rafa kalkar
Kaynak gibi en temel sorunun açıkta kalmasını yadırgamamızı bekleyen Erdoğan “Finansman sorun değil ” diyor. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ’nu hepi topu 12 milyar lira bütçeli “Aile Sigortası ” vaadinden dolayı “popülist” olmakla suçlayan iktidarın, adını bile telaffuz etmekte zorlanacağımız bir yatırımın finansman tutarını, “merak etme sen” kıvamında tutması hayli ilginç.
Erdoğan bu tutumu ile eleştiri oklarını yönelttiği “Benim adım Kemal, ben kaynağı bulurum” açıklaması arasındaki söylem farkını hızla kapatıyor.
Bu arada önceki akşam bir TV programında konuk olduğumuz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’den, CHP’nin “Hükümet yoksullara 14 ayrı kanaldan yardım yapıyor, biz bunu bütçe disiplini içine sokacağız” sözlerinin neredeyse aynısını duydum.
Dinçer “Yoksullara yaptığımız ödeme kalemlerine aynı çatı altında toplamamız lazım” derken, dağıtılan yardımlarının tutarının toplam 17 milyar lira olduğunu belirtiyor du.
Demek ki AK Parti, CHP’nin seçim vaadi olarak ortaya koyduğu “Aile Sigortası ” bütçesinin 4 milyar lira fazlasını dağıtıyormuş.
Ecevit de niyetlenmişti
Başbakan’ın bugünkü sunumunda “Panama, Süveyş ya da Korinth Kanalı ile karıştırmayın” diyerek uyardığı “çılgın projenin ” azametine diyeceğim yok.
İçlerinden yalnızca Korinth’i geçtim. Yunanistan’ın 1881-1893 yılları arasında adalarda inşa ettiği 6.3 kilometrelik yapay bir kanal.
Deniz Ticaret Odası ile bundan 4-5 yıl önce gittiğimiz Yunanistan gezisi sırasında Korinth Kanalı’ndan geçerken, aramızdaki denizciler Özal’ın Çanakkale ile Ege’yi birbirine bağlayacak bir kanal projesinden söz etmişlerdi...
Daha da dikkat çekici olan, DSP Genel Başkanı rahmetli Bülent Ecevit ’in 1994 yılındaki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Necdet Özkan ile yaptığı basın toplantısında, Karadeniz ile Marmara’yı birbirine bağlayacak “İstanbul Kanalı ” projesinden söz etmesi...
Artık “suyolu“ projesinin fikir babaları arasında Sokullulu Mehmet Paşa’ya kadar gidenler var ama ben o kadar eskilere gidemeyeceğim. Sadece şunu söyleyeceğim; belli ki Erdoğan, 1994 seçiminde yendiği Özkan’ın projesini unutmamış!