Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kütahya Sıtkı Usta’ya neden zulüm yapıyor Kentin çok ilerisinde de ondan



KÜTAHYA

Kütahya’da çini sanatının gelişimini elimden geldiğince Kütahya’da tarih yazarak devam ettirmek için çalışmaktan hep çok mutlu oldum.
Bu sözler, UNESCO tarafından “Yaşayan İnsan Hazinesi” seçilen
7 sanatçıdan biri olan Sıtkı Olçar’a ait.
Geçtiğimiz gün Kütahya’da düzenlenen “Çini Ustası Sıtkı Olçar ve Kütahya Çiniciliğine Katkıları” başlıklı sergi, sempozyum ve panelde konuşan “Sıtkı Usta” için en iyi tanımı Alman Der Spegel dergisi yapmıştı: Çininin Picasso’su.
Sıtkı Usta açılışta yaptığı konuşmada şunları diyordu:
“Herkes New York’ta gezerken, ben saatlerce müze gezer Picasso’nun resimlerinin önünden ayrılmazdım.”

Büyükada’da keşfedilmişti
Sıtkı Usta adına düzenlenen bu özel gün, onun yalnızca sanatına gösterilen ilgiden ibaret değildi; Kütahya’nın tanıtılması için düzenlediği “Sivil Havacılık Olimpiyatı”, “Rahvan At Yarışları” gibi etkinlikler; yardım elini uzattığı çocuklar ve hemşerileri adına bir teşekkürdü de...
Kütahya Tunçbilek Belediyesi aynı gün bir sokağa “Sıtkı Usta” nın adını vererek, herkesi şaşırtı.
Sıtkı Usta’yı ilk keşfeden Büyükadalı Meri Eskinazi gibi en büyük destekçileri olan Koç Ailesi, Kültür ve Sanat Varlıkları Koruma ve Tanıtma Vakfı (KÜSAV) Başkanı Çiğdem Simavi ve Fethiye’deki Ece Saray Oteli’nin sahibi Cemal Ece, Kütahya Hilton Garden Inn otelinin sahibi Hasan Kosif canla başla seferber olup, Sıtkı Usta’ya bu özel günü hazırlamışlardı.
Simavi bugüne kadar hiç yapmadığı bir şeyi yapıp, kürsüye çıkıp Sıtkı Usta’ya “Çok özelsin, senin eserlerini toplumla paylaşmak için geldik ” diye seslendi.
Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Ömer Koç, halası Semahat Arsel ile geldiği Kütahya’da üç saatliğine de olsa, Sıtkı Usta’nın gülen yüzüyle buluştu.
Kütahya’nın “kaptan köşkünde” oturanlar ise sessizliğe gömüldüler. Zaten 40 yıldır yoktular...
Davetli olduğu halde Kütahya Valisi Şükrü Kocatepe’nin gelmemesi, çok da sürpriz değildi.
Kocatepe, Sıtkı Usta için hazırlanan panelin, Kütahya Sanayi ve Ticaret Odası’nın (KSTO) bir hafta sonra düzenleyeceği çinicilik toplantısı ile birleştirilmesini önermişti. Belli ki anlamak istememişti; bu ciddi bir hastalık geçiren “Usta’ya saygı” buluşmasıydı...
Kütahya Belediye Başkanı Mustafa İça’nın ise zaten adı bile anılmıyordu.

Erdoğan sahip çıktı
Sıtkı Usta’nın 1973 yılında “Osmanlı Çini” adını verdiği atölyesi, duble yol yapımı nedeniyle yıkılma tehdidi yaşamış, iki ay kapısını açamaz hale getirilmiş, ekonomik olarak faaliyetlerini sürememesi için her türlü eziyet yapılmıştı.
Sıtkı Usta’nın en büyük tesellisi Belediye’nin kendisine açtığı 5 davayı da kaybetmesiydi.
KTSO yerel yöneticilerden farklı davranmamış, düzenlediği UNESCO ödül töreninde bile gergin anlar yaşanmasına neden olmuştu.
Hatırlatmalıyım ki KSTO’nun Başkanı ve Kütahya Porselen’in sahibi TOBB Konsey Başkanı Nafi Güral ile Sıtkı Usta’nın araları hiçbir zaman iyi olmadı.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Sıtkı Usta’nın gönlünü almak istercesine sempozyuma “en kalbi selamlarını” yolladı ve salondan alkışı da aldı. Sıtkı Usta’nın da bu mesajla yüreğinin biraz soğuduğunu söyleyebilirim.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da katılamadığını bildirdiği bu toplantıya iyi dileklerini iletmesi Kütahya’ya “Sanatçıya saygı” çağrısı olarak algılandı.

Milletvekilinden de sitem
Kentte sanatçının yanında yer alan tek isim AK Parti Kütahya Milletvekili Dr. Soner Aksoy’du.
Sıtkı Usta’yı “Toprağımızdan çıkmış; toprak adam, halk kahramanı olarak tanımladığı ” konuşmasında, “Osmanlı’nın zirvede olduğu döneme bakalım; Kanuni Sultan Süleyman padişah, veziri Sokullulu Mehmet Paşa, Amiral Barbaros Hayrettin Paşa; sanatçıları Nedim, Fuzuli...” örneğini veriyor; toplumun ancak özgür ve özgün eserler veren sanatçılarla yükselebileceğini vurguluyordu.
Soner, Sıtkı Usta’nın 40 yıldır Kütahya’da bir tek çini sergisinin açılmamasına dikkat çekiyordu. Oysa ki Kütahya’nın “Çini virtiözü”, Fransa’dan Amerika’ya; Japonya’dan İngiltere’ye kadar bir çok ülkede açılan 40 sergisi ile sanatseverlere Osmanlı kadırgalarını, kuşlarını, kaplumbağlarını, balıklarını taşıyıp, duruyordu.
Sempozyum’a konuşmacı olarak katılan ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’dan bir kuru selam getiren Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Mahmut Evkuran, 2008 yılında belirlenen UNESCO ödülünün, iki yıllık gecikme ile verilmesinden de duyduğu üzüntüyü
ifade ediyordu.

Özgün ve özgür bir ruh
Kimseye söylemeye dile varmadığı mali durumunu, bir dostun kulağına fısıldarcasına bana anlatıyordu. Meslek yaşamı boyunca 4-5 kez her şeyini sıfırlayan Sıtkı Usta’nın Maliye’ye ve SSK’ya 300 milyar borcu birikmişti.
Ufak ufak ödüyordu.
Rahmi Koç’un vefasını da burada kayda geçmek isterim. Sıtkı Usta’nın Amerikan Hastanesi’ndeki tedavisini çok yakından takip etti, ilgisini üzerinden çekmedi.
KÜSAV sanatçılarından Osmanlı fermanları sanatçısı Mustafa Er’e sordum, “Kütahya Sıtkı Usta’ya neden zulüm yapıyor?”
“Kentin çok ilerisinde de ondan” diyor...
Sıtkı Usta hepimize, eserleri gibi özgün ve sevgi dolu bir hayatın olabileceğini göstermeye devam ediyor...