Kurultay’ın ikinci günü kaldığımız yerden devam edelim. Dün yazımızı hangi cümle ile bitirmiştik, hatırlayalım:
Ve saat 23.40 CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, İstanbul delegelerine mesaj çekerek toplantıya çağırdı.
CHP’nin 33. Kurultayı’nın en önemli anı şüphesiz ki Genel Başkan adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun kürsüye çıktığı saatlerdi ve bu saatlerde ben Tekin’i salonda değil, bir otel lobisinde bulmuştum.
Tekin’den aldığım ilk yorumun da, “Kılıçdaroğlu’nun konuşması çok kötü. Bizim hazırladığımız metinde hükümete muhalefet eden tek bir kelime yoktu ” cümlesi olduğunu aktarmıştım.
Gün boyu Tekin’in hazırlanan 80 kişilik Parti Meclis (PM) listesine karşı önceki gece başlattığı darbe girişimi tartışıldı. İşin aslı da belirmeye başladı.
Birinci iddia şu: Tekin, CHP’nin “eski ” kadrolarından Şükrü Elekdağ, Birgen Keleş ve Ali Topuz adının listede yer almasına itiraz etmiş ve “Bu listeden haberiniz var mı?” diye sormuş. Kılıçdaroğlu da bunun üzerine “Kendi listenizi hazırlayın” talimatı verince, Tekin de delegeleri Dedeman Oteli’nde “gece yarısı” toplantısına davet etmiş.
İkinci ve yaygın iddia ise şöyle dile getiriliyor:
Tekin’in itiraz ettiği söz konusu üç isim zaten listede yoktu. Bir delegenin Kılıçdaroğlu’na telefonla ulaşıp, “Yeni liste hazırlanması konusunda bilginiz var mı?” sorusunu yönelttiği ve bunun karşılığında da “Hayır yok! ” yanıtı aldığı söylentiler arasında yer alıyor. Yine aynı kaynak, bunun üzerine “Peki biz şimdi ne yapalım?” dediğinde, Kılıçdaroğlu’nun “Sizi bilirsiniz” cevabı verdiği dile getiriliyor.
Kurultay’ın “çatlağı” olarak anılan Dedeman Oteli’ndeki geceye dönersek, Tekin’in çağırdığı delegeler yerine 6 il başkanı ile toplantı yapıyor ve kimi belediye başkanlarının da yer aldığı lobide sesler yükseliyor.
Lobide bulunan Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin önerisi üzerine 29 ilçe başkanı ve ayrıca örgütlenen 77 il başkanı genel merkeze “Kurultay’a tek liste ile gidilmesi” konusunda görüş bildiriyor.
Tekin’in Dedeman’da “Blok liste ile gitmek demokratik bir yol değil, çarşaf liste olmalıydı” yönünde de görüş belirttiği yine kulislerden aldığımız bilgiler arasında.
Ancak birkaç saat içinde ne oluyorsa oluyor, Tekin tüm çekincelerini geri alıyor.
Dün belirlenen PM üyelerine baktığımızda Tekin’e yakın isimlere de rastlıyoruz. Ne var ki “CHP’nin iç sesi”, Genel Sekreter Önder Sav ’ın listeye damgasını vurduğunu da kayda geçiyor. Açıkçası Kılıçdaroğlu’nu Genel Başkanlığa taşıyan Sav’ın partideki etkinliğini tartışmak da çok anlamlı değil.
Deniz Baykal’ın CHP’sini yöneten parti kadrolarında önemli bir değişiklik olduğu da gözden kaçmıyor.
En tanımlayıcı değişim, Baykal’ın karşına önceki kurultaylarda aday olarak çıkan Umut Oran, Haluk Koç gibi isimlerin yanı sıra SHP döneminin önemli isimlerinden ve Erdal İnönü’nün Genel Başkan adayı olarak adı geçen sosyolog Sencer Ayata’nın (Turan Güneş’in damadı) PM’ye katılımı da dikkatlerden kaçmıyor.
Ekonomi çevrelerine yakın olan CHP’li milletvekili ve partilileri de yakından izliyorum. Sola kayan CHP’de liberallere yakın isimlerden ekonomist Hurşit Güneş, Faik Öztrak ve işadamı Umut Oran ’ın PM’ye girmesi, partinin iş dünyası ile arasındaki köprü arayışını temsil ediyor.
Ekonomi bürokratlarından Akif Hamzaçebi’nin de grup başkan vekili olacağı yönünde duyumlar alıyoruz.
Tekin: Elim İstanbul’un üzerinde
Son sözü Tekin’e bırakmak istiyorum ve Tekin’e PM ve Yüksek Disiplin Kurulu seçimleri tamamlandıktan sonra soruyorum: “Mutlu musunuz?”
Bu soruya “Evet ” yanıtını veren Tekin, “Kişilerle ilgili bir sorunumuz olmaz, değişim arzusu ile yola çıktık, bunu görmek istedim; beklentilerimiz karşılandı” sözleriyle liste tartışmasının tatlıya bağlandığını ifade ediyor.
Tekin’in PM’ye girmesi ile boşalacak İstanbul İl Başkanlığı konusuna da giriyorum. Tekin “İl yönetiminde bulunan 20 arkadaşım da canavar gibi. Her zaman elim İstanbul’un üzerinde olacak” yorumunu yapıyor. Kendisinin parti içinde alabileceği muhtemel görevleri de öğrenmek istiyorum, “Henüz bir iş bölümü yapmadık. Belediyecilik deneyimim var, Seçim ve Propagandadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olabilirim” sözleri ile gelecek kariyeri hakkında da bir fikir veriyor.
“Yeni CHP”, belki de bir yılını doldurmadan seçim meydanlarına çıkacak; bu da Türkiye’nin kaderi olsa gerek. Bakınız: Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2002 seçimleri.