Meclis’teki “açılım” konuşmaları ben de yalnızca şu duyguyu yarattı: Madem tarihi günler yaşıyoruz, o zaman tarih bilinci oluşturmalıyız.
Siyasi parti liderlerinin konuşmalarının içeriği “grup toplantılarından” daha derinlikli olmadığı gibi, TV ekranlarına kilitlenen halkın anlama ve öğrenme ihtiyacını karşılamaktan da uzaktı.
O nedenle, açılımdan bugüne kalan tek konunun “Onur Öymen” olması boşuna değil. CHP’li Öymen’in “Dersim’de analar ağlamadı mı?” sorusu ile Tunceli bir anda eski ismiyle Dersim’e döndü; Kürtler ise adeta Seyit Rıza’nın askerleri kesildi.
Çünkü Dersim, Türkiye’de yaşayan Alevi ve Kürt vatandaşlarının yalnızca “1937-1938 yılları arasında yaşandığı kıyım” değil, devlet güçlerine karşı sürdürülen örgütlü bir isyanın simgesiydi.
Ortaya şu çıkıyor ki, Kürt sorununun 12 Eylül’ün baskıcı ve faşist yönetiminin mirası olan PKK vesayetinden kurtularak açık seçik anlatılması gerekiyor.
Nüfus sayımı hassas konu
Üniversite yıllarımdaki referanslarla Şaban İba’nın yazdığı “Sevr’den Lozan’a: Kürt Sorunu ve Kemalist Hareket” kitabını okuyorum.
İba’nın yararlandığı kaynaklar, kitabın “tarihe ışık tutan” özelliğini ortaya çıkarıyor.
Türkiye tarihinin 1918-1924 dönemini ele alan kitap, milli karakteri öne çıkan Koçgiri (Zara), Şeyh Mahmut Berzenci, Şeyh Sait isyanlarını irdeliyor, yeni ve modern cumhuriyete karşı direnen Dersim’e bir gönderme yapıyor.
Elbette Lozan Anlaşması’nın en önemli konusu Türkiye-Suriye (Fransa), Batı Trakya (Yunanistan), Türkiye-Irak (İngiltere) sınırlarının belirlenmesiydi ve en çok da bu üç başlık dikkatimi çekiyor.
İsmet İnönü’nün Osmanlı yönetimindeki Musul’u İngilizlere bırakmamak için verdiği mücadelenin ne kadar çetin geçtiği ortada.
Yürütülen müzakereler sonucunda, “Musul’un bağımsız Irak’a bırakılması” bugün açısından da önem taşıyor.
ABD işgalinden sonra hazırlanan Irak Anayasası’nın öngördüğü tarihlerde yapılamayan Musul ve Kerkük’teki nüfus sayımı, Türkiye ve Irak arasındaki en hassas konu olma özelliğini sürdürüyor.
Unutulan yıldönümü
Lozan’dan günümüze sınırlar konusunda tek çözümün Suriye ile gerçekleşmesini de kayda geçelim. Yunanistan ile Batı Trakya değilse bile KKTC, Irak Kürdistan
Bölgesel Yönetimi ile Kerkük-Musul sorunumuz sürüyor.
Dün kaç kişi hatırladı bilmem ama size bir yıldönümünden söz edeceğim.
Mustafa Kemal, Sabiha Gökçen ile çıktığı Güneydoğu gezisinin Diyarbakır durağında, 16 Kasım 1937 günü
Musul ve İran’a uzanacak
demiryollarının temelini attı.
Yazımın başına dönersem, Öymen bize Gökçen’in savaş pilotu olarak katıldığı Dersim Harekâtı’nı hatırlatıyor.
Tarih sayfalarına girelim; o zaman milletvekilleri yerine toplumun
kaderini tartışırız!