Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir yanda lojistikçiler, öbür yanda tırcılar... Lojistik firmalarını dinledim önce. Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Selma Akdoğan, "Varlık nedenimiz, taşımanın en verimli araçla gerçekleşmesini sağlamak. Bir taşımayı, ister trenle, ister uçakla, ister gemiyle, istersek de tır ile gerçekleştiririz. Sektörü kara taşıma aracı mülkiyeti ile sınırlamak, tır sahipleri lobisinin etkisini gösteriyor" diyor.İlk söyleyişte tümüyle haklı duran bir savunma.Bu tezi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Deniz Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Hakan Karan, kanun üzerinde çalışan TBMM Ulaştırma ve Turizm Komisyonu'na sundu. Karan, lojistik firmalarının ısrarlı önerilerine rağmen, "Uluslararası taşıma yapmak için en az 10 tıra sahip olmaları" şartını koruyan yasal düzenlemenin, Türk Ticaret Kanunu ile çelişkili bulduğunu iletti. Perşembe günü Meclis'ten geçen "Karayolu Taşıma Kanunu", yılların tartışmasının üzerine adeta benzin döktü... Uluslararası kara nakliyecileri ile uluslararası nakliye organizasyonu yapan lojistik firmaları arasında yıllardır süren "araç sahibi olma şartı" kavgası, kara nakliyecilerinin lehine sonuçlandı. Ya teminat, ya tır Gelelim Uluslararası Nakliyeciler Derneği Başkanı Çetin Nuhoğlu'nun konuya yaklaşımına... Nuhoğlu "İlk kez sektör temsilcileri, 30 milletvekili ve bakan ile tam gün toplantıda görüş alışverişi ile bir kanun çıkıyor. Kanun sektörü AB şartlarına taşıyor" nitelemesi yapıyor, aynı kanun için. Çetin Nuhoğlu'nun da çekici sattığını gözönüne alırsak, elbette kara nakliye araçlarının satışını artıracak bir düzenlemeden yana olacağını düşünebiliriz. Açıklamasına karşın taşıt mülkiyeti zorunluğunu yadırgıyorum. Lojistik firması gemiyle taşıma yapacağı zaman gemi, havayolu ile taşıma yapacaksa uçak, tren yolunu seçecekse tren, atla gidecekse at mı alacak? Akdoğan'ın tepkisinin nedeni açık; sermayelerini "tıra yüklemek" zorunda kalıyorlar. Ancak lojistik firmalarının gözardı ettiği bir nokta var ki, o da yasanın sektörü disipline etmesi açısından olumlu yaklaşımlar da getirmiş olması. Yasa, "Tırınız yoksa, 250 bin dolar teminat yatırarak da uluslararası taşıma yapabilirsiniz" diyor... TOBB'dan referans İşin bu yönden de aslı tam da böyle değil. Lojistik firmalarının araçlar dışındaki yatırımları ve organizsyon güçlerinin de bir değeri var.Benim anladığım o ki; UND, 130 lojistik firmasından 90'ını zaten üyesi olarak temsil ediyor. O nedenle de "lojistik firmaları" adına da sözcülük yapmış ve kanun geçmiş. Lojistik firmalarına saygınlık kazandırma gayretini de içerdiği açık olan kanun, nakliye sektörünü bankacılık sistemi gibi yeni disiplinlerle tanımlıyor. Bu arada sektöre giriş konusunda TOBB'dan veya UND'den referans istiyor. Meslek örgütlerini de sorumluluk içine alıyor. Tırcılar da diyebilir ki "Biz en az 1 milyon dolar yatırımla uluslararası nakliye yapabiliyoruz, onlara 250 bin dolarlık teminat şartı geliyor. Kim daha avantajlı?" Kombine taşımacılık Gelin bunu tartışın.Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ile Avusturya'ya giden Başbakan Tayyip Erdoğan TOBB'un ve UND'nin gayretiyle, bu ülkenin son 10 yılda 17 bin ile sınırladığı geçiş belgesi sayısını, 25 bine çıkması için mücadele verdi.Gelin Türkiye'nin 18 gümrükleme limanının, yerli yük taşımalarına açılması için de mücadele verin.Herkes kendi çıkarına göre bir hesap tutturduğunda sektörün birbirine olan güveni zedeleniyor, burası açık. syilmaz@milliyet.com.tr Artık Avrupa'da çevre güvenlik ve sağlık şartları nedeniyle kara taşımacılığı deniz ve demir yolu ile kombine ediliyor. Türkiye'nin de zaman geçmeden taşımada karayoluna dayanan tek bacaklı ağırlığını, Avrupa'nın liman ve demiryolu trafiğine entegre etmesi gerekiyor.