Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir süredir, “Kürt işçilere ayrımcılık uygulanıyor“ iddiaları medyaya yansıyor...
İstatistiklerde etnik kökene göre istihdam bilgileri yer alıyor mu? Sanmıyorum.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) standartlarına göre, etnik, cinsel, dinsel ayrımcılık yapmak yasalarla engelleniyor.
Uluslararası markaların kendileri, üretim süreçlerini kontrol ettikleri işyerlerinde her türlü ayrımcılığa karşı sıkı önlemler alıyorlar.
Türkiye’de ünlü markalara ihraç malı üreten fabrikalar da, insan hakları normlarına uygun olarak disipline edilmiş üretim zincirinin bir halkası konumuna geliyor.
Elbette merdiven altı üretim yapan ya da rekabetçi sektörlerde çalışan milyonlarca işçinin hakkını, hukukunu koruyan kimse yok!

Aynur Bektaş’ın komiseri
Geçtiğimiz yılın ortalarıydı; TOBB Kadın Girişimciler Kurul Başkanı Aynur Bektaş’ın İkitelli’deki fabrikası Hey Tekstil’deydik.
Adidas, Esprit, Reebok, Levi’s gibi dünya markalarını üreten Bektaş, “İş formlarında cinsiyet ve memleket gibi sorular sormuyoruz. Çalışma demokrasisini geliştirmek üzere bize danışmanlık veren bir çalışma komiserimizden yardım alıyoruz” diyordu.
O günlerde Türkiye’de “açılım“ tartışılmıyor; Bektaş’ın fabrikasındaki sistem kulağıma bir fantezi gibi geliyordu.
Oysa şimdi demokratik açılım sürecinin ateşinin yükselmesini bahane eden bir kısım işveren, çalışma barışının altına “etnik ayrımcılık” dinamiti koyabiliyor.
Kimi tersanelerde “Tehlikeli işler Kürt kökenli işçilere veriliyor“ yakınmaları duyulmaya başlandı.
Çağlayan’da bekâr evlerinde kalan tekstil işçisi gençler; Kürt oldukları için sokağa çıkmaktan korktukların söyler oldular.
Konya’daki bir olayı soruşturan Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş, “Kürt işçiler işten atılıyor mu?” cümlesini, TBMM’de soru önergesi konusu haline getirdi.
Kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk’e kiralık ev verilmediğini de tüm Türkiye duydu.
Ayrımcılıkla ilgili duyduklarımızın hepsi bu değil.

Turizmciler endişeli
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) 27 Aralık’taki Olağan Genel Kurulu...
DEİK’in konuk konuşmacısı Başbakan Tayyip Erdoğan.
İşadamları, uzun bir süreden beri ilk kez İstanbul’da iş dünyasına seslenecek Erdoğan’ın mesajlarını merak ediyorlar.
Erkenden gelmişler.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy ile memleket hallerini konuşuyorum.
Ulusoy, kaygılı bir ifadeyle, “Bizim arkadaşlar (TÜRSAB üyeleri) Doğu ve Güneydoğulu çalışanları işten çıkarıyorlar. Gidip onlara ‘Ne yapıyorsunuz? Birlik olmamız gerekir’ diyorum, ikna edemediğimi görüyorum. Çok tehlikeli bir tutum, hepimizin konuya hassasiyetle yaklaşması gerekiyor” diyor.

Danışma Konseyi toplanamadı
Türkiye İşveren Sendikaları Başkanı (TİSK) Tuğrul Kutadgobilik’e soruyorum:
İşten çıkarmalarda ya da işe almalarda etnik ayrımcılıkla karşılaşılıyor mu?
Kutadgobilik’in yanıtı açık:
“24 ayrı organize işkolunda, 1.200.000 işçi çalıştırıyoruz. Hiçbir işyerimizde ayrımcılıkla ilgili bir kayda rastlanmadı. Tahtaya vuruyorum, olmasın diye...”
Çalışma Bakanlığı ile işçi ve işveren kesiminin aylık olarak düzenlediği “Üçlü Danışma Konseyi“ toplantısı, Tekel işçilerinin sorunları nedeniyle hükümet ile arasına mesafe koyan Türk-İş’in katılmaması nedeniyle, ocak ayında iptal edilmişti. Eğer “Üçlü Konsey” şubat ayında bir araya gelebilirse, açılımın çalışma yaşamına etkilerini de görüşebilir.