Türk film endüstrisinin uluslararası rekabete açılması, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Hindistan gezisinde de gündeme geldi. Türk filmlerinin ve dizilerinin bölge ülkelerinde talep görmesine Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan dikkat çekmişti. Çağlayan, geçen hafta dar kapsamlı bir toplantıda, Türk sinemasının mal ve hizmetlerin dış satış gelirlerini artırmasında etkinleştirilmesi için bir komisyon kurulmasına önderlik yaptı.
Çağlayan’ı harekete geçiren gelişme, 30’un üzerindeki ülkeye yapılan Türk dizi ve filmleri ihracatı ve Türkiye’ye yönelik ilginin artmasıydı. Sinema ile ilgili yasal bir düzenleme gündemde. Sinemacılar, Maliye ve RTÜK kasasında toplanan sektörden alınan vergilerin teşvike dönüşmesini istiyor. 75 milyon liralık kaynak.
Bollywood’un Türkiye ilgisi
Asya’da sinemanın lokomotifi konumunda olan Hindistan’ın Hollywood’u olan Bollywood’da yılda 3.5 milyarın üzerinde bilet satılıyor. 1.2 milyar nüfuslu yoksul Hindistan’ın tek eğlencesi sinema...
Bu kadar büyük bir endüstriyi taşıyan Bollywood, Türkiye sinema sektörüyle neler yapabilir?
Bugünlerde Bollywod’un çektiği, “Tell Me Oh Khudaa” filminde, Hindistan’da görev yapan Türk Büyükelçisi’nin kızı Zeynep’i canlandıran Meltem Cumbul ile iki ülkenin sinemasında işbirliği olasılığını konuşuyoruz. Bu vesileyle Cumbul’un dedesinin Nepal doğumlu olduğunu ve Hindistan’da Cumbul adıyla anılan bir yerleşimin de olduğunu öğreniyorum.
Türkiye’de sinema izleyicisinin “Avare” filmiyle tanıdığı Hindistan’ın starlarından oyuncu Raj Kapoor’un oğlu Rishi Kapoor ile aynı filmde rol alan Cumbul, “Filmin bazı bölümlerinin Kaş’ta geçmesini Rishi Kapoor istemiş. Kapoor Türkiye’ye geldiğinde buradan çok etkilenmiş. Sonra da Zeynep rolü için bir Türk aramışlar. Türkiye’de 3 hafta süren çekimleri bitirdik. Önümüzdeki ay, Hindistan’daki sahnelerin çekimi için Bombay’a gideceğim” diyor.
Türkiye’de üç katı
Cumbul, Rishi Kapoor’un kendisine “Bu filmin bütçesi 15 milyon dolar. Ancak tüm sahneleri Türkiye’de çekseydik bu bütçe 3’e katlanırdı” sözlerini aktarıyor.
Bunun en önemli nedeni de yabancıların çekimlerinde alınan vergiler olduğunu söyleyen Cumbul, Boolywood’un kendisinin rol aldığı “Gönül Yarası” ve “Propaganda” filmlerinin yanı sıra, Çağan Irmak’ın yönetmenliğini yaptığı “Babam ve Oğlum” filminin Hint versiyonu üzerinde de bir çalışma başlatıldığını anlatıyor.
Yapımcı Mine Vargı da Gül’ün Hindistan gezisinde bu konuları görüşüyor. Cumbul, “Türk sinemasının uluslararası sinemada yer edinmesi iyi filmler yapmasından geçiyor. Ben bugüne kadar Amerika’da bizdeki sinemacılardan yalnızca Yılmaz Güney, Metin Erksan ve Fatih Akın’ın isimlerini duydum ki birçoğu bunların Türk olduğunu bile bilmiyor” diyor.
Kısa bir Hollywood deneyimi de olan Cumbul’un sanatçı penceresinden bakarak söylediği, “Türk sinemasının tanınması, iyi filmle olur” sözlerinin de kayda geçmesi gerektiğini düşünüyorum.