Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu hafta sonu Baltalimanı Polis Evi’ne konuk olan Elazığ Fırat Üniversitesi öğrencilerinden bir grupla sohbet ettik. Kimisi Adıyaman’dan, kimisi Diyarbakır’dan, kimisi Gaziantep’ten gelip Fırat Üniversitesi’nde öğrenime başlamış.
Bundan 11 yıl önce Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın ve eşi Av. Şafak Akın’ın, insan kaynakları kalitesini yükseltmek amacıyla “Bireysel Gelişim Programı” uygulamak üzere kurduğu, Türkiye İnsan Kaynakları Vakfı’nın (TİKAV) davetlileri olarak bir haftadır İstanbul’dalar.
Şafak Akın, bugüne kadar 135 gence ulaşan TİKAV’a, Bakanlar Kurulu kararıyla, “kamuya yararlı vakıf” statüsü verilmesinin gündeme geldiğini söylüyor.
Yılda yalnızca 5-6 vakıf ve derneğin “kamu yararı” kimliği edindiğini göz önüne alırsak, artık TİKAV’ın olgunluk çağına geldiğini söyleyebiliriz.

Haberin Devamı

Onun da hayali “Devrim”
4 yıllık üniversite eğitimlerinin ilk yıllında tanıştıkları TİKAV’ın yaşamlarındaki önemini anlatırlarken, “Kendimize güvenimiz arttı, ne istediğimizi biliyoruz ve istediklerimizi gerçekleştirmek için çaba harcarsak, başarabileceğimize inanıyoruz” sözünün altını çiziyorlar.
Bir örnek vermelerini istedim.
3 yıl önce Amerikan Büyükelçiliği’nde konuk oldukları, “bahçe partisi”ni unutamadıklarını söylediler.
İlk sosyalleşme anılarını paylaşıyorlar:
“Hepimiz bir arada duruyorduk, insanlarla iletişim kurmaya utanıyorduk. Bugün böyle bir davette doğal olmanın bize yeteceğini biliyoruz” diyorlar.
Makine mühendisliği bölümünden mezun olacak Ramazan Adıyaman’a hayalini soruyorum “Türk markasıyla bir otomobil yapmak” olduğunu söylüyor.
Adıyaman’ın da hayali “Devrim otomobili“!.. Bilgisayar öğretmenliği bölümünde okuyan Fatih Aktaş, dünyanın saygın burslarından Fulbright’e başvurmuş, “Eğitim sistemine katkı vermek istiyorum” diyor. Kendilerine emek verildiğinde, yaşam kalitelerinin arttığının farkında olan gençler, topluma yararlı birey olmanın tadına varmışlar.

İçimdeki Türkiyem

Klip çekecekler
Bilgisayar mühendisliğinde okuyan İrem Çevik, TİKAV’ın AB programı çerçevesinde gittiği Avusturya gezisini, “Yabancılık duygusu bir gün sürdü, sonra bizim gibi dünyanın çeşitli yerlerinden gelen gençlerle kaynaştık” diyerek anlatmaya başlıyor ve şu iki noktayı vurguluyor: “Trafikte araçların istisnasız yayaya öncelik vermeleri ve herkesin spor yapmasından çok etkilendim.”
İngilizce öğreniyorlar, sosyal ve kültürel niteliklerini geliştiriyorlar; gönüllü projelere katılıp kimi zaman bir köy okulunun tadilatını yapıyorlar, kimi zaman bir huzur evinde yaşlılarla zaman geçiriyorlar.
Onlar çocukluklarında yakalayamadıkları bir fırsatı, son durakta; “üniversite” bulmuşlar ve keyfini çıkarıyorlar.Şafak Akın’a “Kız öğrencilerin yurt içi ve dışı gezilere katılması aileleri tarafından nasıl karşılanıyor?” diye soruyorum. İçini çekiyor, “Bize bu yıl katılan 4 kız öğrencimiz, babaları izin vermediği için gelemedi” diyor.
Rap sanatçısı Ege Çubukçu ile birazdan müzik stüdyosuna girecekler ve “Son bir şans” şarkısına klip çekecekler.
TİKAV 11. yılını piyanist Anjelika Akbar’ın Ankara, İstanbul, Van, Elazığ ve Eskişehir’de vereceği “İçimdeki Türkiyem” konserleriyle kutlayacak.
Gençlerle vedalaşırken aklımda tek bir soru asılı kalıyor: Bu ülke ne zaman enerjisini çağının sorunlarını çözmek için harcayacak?