Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Böylesine yoğun "farkındalık" yaratan bir durum. Faizsiz bankacılık kurumlarından Kuveyt Türk'ün gönderdiği karanfillerden de ayrıca etkilendiğimi söylemeliyim. İslam motifleriyle, "evrensel" hayatın içinde yer alma biçimleri arasındaki farklılıklar, olumluya doğru gidiyor... Dün sabahın ilk mesaisini çiçekler yaptı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle, kadın gazetecileri unutmadılar. Masalarımızın üzerinde mor menekşelerden kırmızı karanfillere... Kadına yönelik şiddet, Müslüman toplumlarda adeta "toplu ibadete" dönüşen örnekler (recmetmek gibi) bir yana, "erkek egemen" kültürün parçası olarak, Batı toplumlarında da sürüyor.Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA-DER) tarafından yayımlanan "Türkiye'de ve Avrupa Birliği'nde Kadının Konumu: Kazanımlar, Sorunlar, Umutlar" kitabından bazı çarpıcı sonuçları aktarmak istiyorum:Her yıl kadın kaçakçılığı kurbanı yaklaşık 500 bin kadın, Avrupa ülkelerine getiriliyor.Burada istatistiklere girmeyen bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. Gazeteci Ted Fishman'ın yazdığı "Çin Inc" kitabında, Çin'de çöp tenekelerinde yeni doğmuş kız bebekleri bulan çöpçülerin ifadelerine yer veriliyor. Ayrıca yine Çin'den, her yıl ABD'de yaşayan ailelere, 50 bin kız bebeğin satıldığı da yer alıyor.Yine AB istatistiklerine dönelim... AB'de her 5 kadından biri hayatlarının belli dönemlerinde "eşlerinin" şiddetine maruz kalıyor. İngiltere'de haftada yaklaşık 2 kadının partnerleri tarafından öldürüldüğü ve ailede ülkede aile içi şiddetle ilgili olarak dakikada bir kişinin polisi aradığı belirtiliyor. Fransa'da, Hollanda'da, Finlandiya'da veya İspanya'da da veriler bundan çok iyi değil.Türkiye'de şiddet mağduru kadınlar, gündelik hayatımızın bir parçası haline geliyor. Töre cinayetlerinde son 20 yılda artış oldu mu?Bu sorunun yanıtı ne olursa olsun, kadına yönelik şiddetin artmasıyla ekonomik hayat arasındaki bağlantı istatistiklere yansıyor.Töre cinayetlerinde indirimin kalkması hukuksal alanda önemli bir adım olmasına karşılık, "cehalet" önünde yasaların gücü zayıflıyor.Dinsel, geleneksel ve toplumsal şifreler üretip; cinayet işlemeyi meşru sayanlar aramızda! Bebekler çöpe! 2005'in son günlerinde New York Times (NYT) gazetesi, Avrupa'daki genç Müslüman kadınlar arasında "sessiz bir devrim" yaşandığını yazıyordu. Paris kaynaklı, Marlise Simons imzalı "Avrupa'daki Müslüman kadınlar hak talep ediyor ve inancını koruyor" başlıklı haber-yorumda, Avrupa'daki genç Müslüman kadınların "İslami değerlerden vazgeçmeden Batılı kadınlarla aynı haklarını talep ettiklerini" belirtiyordu.Kadına yönelik şiddetin bu kadar yaygın olmasının, "ortak" unsurlar üretmesi kaçınılmaz.AB ile ilişkilerde karşımıza çıkan temel çıkarımlardan biri:"AB medeniyetler topluluğuna ne katacaksınız? Resminiz, heykeliniz, müziğiniz, kalıcı eserleriniz yok."Oysa biz yalnızca AB'ye değil, içinde turladığımız bu dünyaya "kadınların özgürleşmesi, cins ayrımcılığının kalkması ve yaşama hakkının savunulması" yönünde en büyük katkıyı yapabiliriz. Bu katkıyı, halkının çoğunluğu Müslüman, laik ve demokratik bir ülkeden başkası yapabilir mi? syilmaz@milliyet.com.tr Sessiz devrim