Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Problemlerinin ne olduğu az çok ortada. TİMin tekstil ağırlıklı olmasından yakınıyor, tarıma dayalı sanayinin de gelişmesi yönünde mesajlar vermek istiyor.Türkiyenin 70 milyar dolara ulaşan ihracatı içinde, şekerli mamuller 900 milyon doları buluyor. Bunun yanı sıra fındıkta, tek başına 1 milyar 200 milyon dolar ihracat gerçekleşiyor. Fındıkta çarpıcı olan, fiyatı 2 kat artarken, ihraç miktarının düşmesine rağmen toplam ihraç tutarı artış seyrini koruyor. Gıda sanayi ihracatı dersek, 7 milyar dolar.Bu rakamların en çarpıcı yanı yıllık seyirleri. Geçen yıl gıda sanayi ihracatı ortalama yüzde 35ler düzeyinde arttı, bu yıl da beklenti aynı yönde. Genel tabloyu böyle koyduktan sonra Altuğun son yolculuğundan söz etmek isterim. Uzun bir adı var; İstanbul İhracatçı Birlikleri (İİB) Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Metin Altuğ. Altuğ, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) seçimlerinde geçen dönem Oğuz Satıcının karşısında başkan adayı olmuştu. Altuğ, 30 Ocak - 2 Şubat 2005 tarihleri arasında Almanyanın Köln şehrinde düzenlenen Uluslararası Gıda Fuarından (IFM) geliyor. Çok mutlu!Türkiye, bu fuara 62 gıda firması ile katılmış, bunların içinde İİB üyesi ihracatçı firma sayısı ise 41. Altuğ, geçen yıl aynı fuara katılan İİBnin 400 metrekare olan stand alanının bu yıl 1200 metrekareye çıktığını vurguluyor.Gıda sanayicileri imaj çalışmasına yoğunlaşmış, Batılı görünüm kazanmışlar. ABD, AB pazarlarında güç gösteren gıda sanayi ürünü ihracatçıları, ambalajlarından, ürün kalitelerine kadar kendilerine göre "devrim" sayılacak değişimler gerçekleştiriyorlar.Altuğ, "Eskiden gıda fuarlarında, Türk köy evi, sapan gibi objelerle tanıtımlar yapardık, bu yıl oda orkestrası dinletisi" sunduk diyor.Çetin Altanın keman çalan köylülerine doğru giden bir yolun başındaymışız izlenimi veriyorlar. Çok mu gerekli? Türkü söyleyen, saz çalan sanatçılarımız alınmazlar mı, o da başka bir konu. Bu notu düşmemin nedeni de Belçikada ortaöğrenim yıllarını geçirdikten sonra Türkiyeye gelen ve İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesinde okuyan Özgür Kıyatın çıkardığı "Yurdumun kokusu var" albümünü dinlemem... Oda orkestrası Unileverden 2003 yılında Yudum ve Sırma markalarını satın alarak gıda sektörüne giren "para sihirbazı" George Soros, bu fuarda şekerleme, çikolata sanayiinde üretim yapan Türk firmaları ile temas etmiş. Sonuç şimdiden belli değil, ancak yabancı sermaye ilgisinin gıda sanayiine kaydığını görmek mümkün.Lokal markalar ne olacak?Piyaleyi alarak yerli marka atağını başlatan Sabancı Holding, geçtiğimiz gün unutulmaya yüz tutan Ömür markasını, piliç ile evlendirdi. Holdinglerin lokal markalara ilgisi artarken, yabancılar bu markaların pazar payına gözünü dikiyor.Pamir Gıdayı anımsayalım. Yerli markası kaldı mı? Firmayı jelibonun üreticisi Alman gıda devlerinden Haribo satın aldı. Uluslararası markalarını pazarlıyor. Oysa Pamir Gıda, ABD pazarını altüst ediyordu.Kent Gıda için de benzer gelişmelerden söz edebiliriz. Adams ve Dandyyi satın alarak dünyanın şekerleme ve sakız alanında birinci firması haline gelen Cadbury Scheweppes, Kent Gıdanın yüzde 50sini satın aldıktan sonra, uluslararası markalar ile rekabet alanına giriyor.Dünya Bakliyat Hububat Konfederasyonu Başkan Vekili ve Mersinde üretim yapan Arbel firmasının sahibi Mahmut Arslan ise Kanadada kırmızı mercimek yatırımı yaptı. Mısır, İngiltere ve Bangladeşin kırmızı mercimek pazarında lider konuma gelen Arslan, Türkiyede sigara fabrikası kurdu. AKPnin Mersin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı da olan Mardinli işadamı Arslan, aynı zamanda Gaziantepin makarna tesisi Obayı da kiralayarak, burada Arbel Makarnayı üretiyor.Sonuç olarak şunu soruyorum: Türkiye gıda sanayiindeki avantajlarını yabancılara mı devrediyor? Acilen bir ulusal gıda sanayi vizyonuna ihtiyaç var. syilmaz@milliyet.com.tr Yabancılar ne arıyor?