Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TİKAD'ın düzenlediği zirvede Emine Erdoğan'ın 27 Nisan akşamı Çırağan Sarayı'nda verdiği yemekte, modacı Faruk Saraç'ın "Padişah Esvapları" defilesi 50 dakika sürecekti. Dilek Hanif'in modern gece elbiseleri defilesine zaman kalmayacağı düşünülüyordu.Defilenin sunulacağı yemek öncesinde, konu Emine Erdoğan'a açıldı. Erdoğan, o anda "Saraç'ın defile süresini kısaltın. Böylece Osmanlı'dan Cumhuriyet'e bütünlük olur" hassasiyeti içerisinde uyarısını yaptı. Hanif de defilenin organizasyonu için telefon trafiğini başlattı. Aradaki konuşmalara tanık olmasaydım, Emine Erdoğan'ın, Dilek Hanif'in modern giysilerden oluşan defilesini, Faruk Saraç'ın Mehter Takımı eşliğinde sunduğu "Padişah Esvapları" defilesine, "doğal bir refleks" olarak eklemlediğini bu kadar hissetmezdim... Oysa çoğunluğu Müslüman olan Ortadoğu ülkelerinden lider eşlerinin ağırlıkta olduğu zirvenin açılışında İstiklal Marşı'nın okunmaması, kongre günü kimi TİKAD üyesi kadınlar tarafından eleştiri konusu yapılmıştı. Bu eleştirilere biraz da Afganistan ve Lübnan liderlerinin eşlerinin açış konuşmalarına "Besmele" ile başlamaları neden oluyordu.Çırağan'da verilen yemekteki TİKAD üyesi kadınların yanı sıra, Ender Mermerci, Türkan Sabancı, Semahat Arsel, Tülin Demirören, Ala Satıcı gibi yalnızca "işkadınlarına" destek veren ünlü işadamlarının eşleri de şıklık yarışının birer parçasıydılar. Dekolteler, uçuşan elbiseler...Her ne kadar TİKAD "hükümetin bir organı" gibi algılansa da, salonda AKP toplantılarında ağırlıkta olan "türbanlı kadın" hâkimiyeti burada gerçekleşmedi. Bakan eşlerinin neredeyse tam kadro katılmalarına rağmen...Yemekte yanımda kartvizitinde "Kabzımal-Mersin" yazan Hatice Kahraman ile konuşuyordum. Ta ki, defilenin sonunda sahneye bir anda inen siyah beyaz Atatürk fotoğrafının önünde smokinli bir manken belirene kadar... Hükümet organı! O anda, salonu ikiye bölen "çoşku" bir fotoğraf karesi gibi beynime kazındı. Tuvaletli hanımların oturduğu masalarda bulunanlar ayağa kalkıp uzun uzun "Cumhuriyet'i" alkışladılar. Kimi kadınların gözyaşlarına hâkim olamadıkları gözlendi. "First Lady'ler" de oturdukları yerden alkışlara katıldı.Bu sahne, demokrasi mücadelesi veren İslam toplumu kadınlarının örnek aldığı Türkiye Cumhuriyeti'ni anlatıyordu. Sonuçta bugün Türkiye'nin Başbakanı "smokin" giymeyi reddediyor ve "kılık kıyafet krizi" yaşıyoruz. Oysa Başbakan'ın eşi Emine Erdoğan, erkeklerin kalın duvarlar ördüğü "simgelere" daha yumuşak bir geçiş yapabiliyor. Zirveden geriye ne kaldı? Kadınlar erkek dünyasının ortaya çıkardığı "derin sorunları" yumuşatabilecek potansiyele sahip olduklarını gösterdiler. Smokin alkışlandı Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu diyebilirsiniz ama, 100 milyon euro yatırımla Belek'te 7. oteli Adam and Eve'yi (Adem ile Havva) açan Kayı Group Yönetim Kurulu Başkanı Talha Görgülü, "Hükümet turizme inanmıyor" diyerek, iddialı bir çıkış yapıyor. 1998 yılında ilk otelini açan, Türkiye'ye yurtdışından en çok turist getiren (600 bin kişi) ikinci tur operatörü olmasının yanında 7 yolcu uçağı bulunan Görgülü, TOBB'un, Başbakan Erdoğan'ın katılımıyla düzenlediği "Sektör Toplantısı"ndan sonuç çıkmadığını anlatıyor.Görgülü, bakanların turizme "mesafeli bakışını" ortaya koyan sayısız örnek veriyor. Erdoğan ile yapılan sektör toplantısında bakanlardan birinin (adını saklıyor) taksicilerin turistleri kazıkladığını anlattığını belirtiyor.Grup olarak tanıtıma yılda 10 milyon euro ayırdıklarını belirten Görgülü, Antalya'da düzenledikleri zirveye Turizm Bakanlığı'nın müdür düzeyinde bile katılımında zorluk yaşadıklarını kaydediyor. Bu yıl İspanya ve Yunanistan'ın tanıtım atağına kalktığını belirten Görgülü, "Elimizdeki kuşu uçurup dağdaki kuşu kovalıyoruz" diyor. Bu sözler İran'dan, Rusya'dan, İsrail'den gelecek turiste bel bağlayan Turizm Bakanlığı'nın kültür ve doğa turizmine dönük beklentilerini "fantezi" bulduğunu ortaya koyuyor. syilmaz@milliyet.com.tr "Hükümet turizm sektörüne inanmıyor"