Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu sorunun yanıtını alabileceğim bir işadamıyla, Cape Townun son yapılan görkemli alışveriş merkezindeki kafede oturuyoruz. Apartheiddan (ırkçılık) önce, yani 1989 yılında Uşaktan yola çıkıp yurtdışında "yeni bir hayat arayan" Levent Şenol, Fethullah Gülen cemaatinin bir üyesi olmaktan öte, finansörleri arasında nasıl yer aldığını anlatıyor. Türkiyede sanayicilik geçmişi olmayan, teknik liseden terk Şenol, bu ülkede Ahlesa Blanketsi (battaniyeleri) kurmasının öyküsünü aktarıyor:"Türkiyedeki terör ortamından kaçıp Suudi Arabistanda 4.5 yıl bir Türk şirketinin satın alma bölümünde çalıştım. Burada yaşayan bir arkadaşımın önerisi üzerine Güney Afrikaya geldim; Angolaya kadar çıktım. Cape Towna gelince yerleşmeye karar verdim. İlk olarak ithalat yapıyordum. Sonra bu ülkedeki yoksulluğu görünce battaniyenin iyi satacağını düşündüm. Battaniye üretimi yapıyorum."Güney Afrika ve komşularına da battaniye satan Şenolun 30 metrekare kapalı alana kurulu tesisi, dünyanın en büyük battaniye fabrikasıymış! Şenol, Afrikalılara 5-6 ay kullanıp atabilecekleri battaniyeleri satıyor. 15 milyon nüfusun barakalarda yaşadığı düşünüldüğünde, battaniye işinin bu ülkede neden rağbet gördüğü daha iyi anlaşılıyor.Şenolun yıllık cirosu 50 milyon dolar!..Güney Afrikadaki sanayicilerin, işadamlarının aksine işyerinde çalışanların yüzde 99u siyahlardan oluşuyor. Ülkenin en eğitimsiz kesimi olan siyahların iş olanaklarından yararlanmaları bu kadar güç olunca, hükümet pozitif ayrımcılık yolu olarak "Black and Powermand" adıyla siyahları güçlendirme programı uyguluyor.Bu programa göre, işletme sahipleri yanlarına bir siyah ortak alacak, hükümet de bunun karşılığında ucuz kredi, pazar olanakları gibi rekabette avantajlar sağlayacak. Şenol da "siyahları güçlendirme" programına başvurmuş.Nelson Mandelanın siyahlara özgürlük ve eşitlik getiren rejim değişikliğinden önce Güney Afrikaya gelen Şenol, bu dönemde kendisinin de siyahlar gibi ayrımcılığa tabi tutulduğunu söylüyor.Örneğin kendi ürünün fiyat - kalite dengesi içinde pazarlama olanakları verilmediğini, beyaz Hıristiyanların, Batılıların üretimlerinin tercih edildiğini belirtiyor.Şenolu dinleyince anlıyoruz ki, Güney Afrikada siyahlara, melezlere, Afrikalı yerlilere uygulanan ırkçı zulümden bu ülkede yaşayan Türkler de etkilenmiş.Şenol, ikinci evliliğini yapmış. 41 yaşındaki işadamı bu ülkede ikinci evliliğini, 1800lerin başında Cape Towna İslamı öğretmek için gelip ölene kadar bu ülkede yaşayan Osmanlı ulemalarından Ebu Bekirin üçüncü kuşaktan torunuyla yapmış.Parası olmuş, mevki sahibi olmuş, İslam aliminin torunuyla da evlenince 5 milyon nüfuslu Cape Townda yaşayan 1 milyon Müslümana bir hizmet olması için cami yaptırmak istemiş. İşte tam bu hareket, bu kentte okumaya gelen Fethullah Gülen cemaatine bağlı öğrencilerin dikkatini çekmiş ve kendisine okul yaptırmayı önermişler. Şenol, kendisi başta olmak üzere, burada yerleşik, esnaf kategorisini aşmayan çapta birkaç işadamının da katılımıyla Ufuk Vakfını (Horizon) kurmuş ve okulu yaptırmışlar. Okul, Cape Town şartlarına göre en iyi okullarla kıyaslandığında, öğrencilerden 10da 1 oranında ücret alıyor. Okulun finansmanının yarısı Şenol gibi finansörlerin yardımıyla sağlanıyor.Şenol, Gülenin vizyonuna hayran. "Hoca Efendi, ABD başkanlığını verseler kabul etmez. O, bütün dünya iman ettiğinde, ufka merdiven dayayıp başka hizmet götürecek yer arar" gibi edebi cümleler kullanıyor. Anlıyoruz ki Şenol Gülenin iyi bir okuru da aynı zamanda. Gülenin kitaplarını İngilizce bastırıp dağıtacaklar.Peki, Fethullah Gülenle anılan bu hareket, Gülen öldüğünde ne olacak? Şenolun yanıtı amacını da veriyor: "Peygamber efendimiz öldüğü zaman İslamın dünyadaki yeri zayıflamadı. O zaman da öyle olacak, yine yardımlarımızı yapacağız. Bütün dünyaya Hıristiyan, Yahudi kim olursa olsun ulaşmak, onlara İslam ahlakını anlatmak gerekir." syilmaz@milliyet.com.tr Fethullah Gülen okullarını kimler finanse eder ve neden?