Bir düğün ortamındayız. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun olduğu bir masada, sazın izin verdiği ölçüde söze yükleniyoruz. Günün gazetelerinde üç generalin görevden alınmasına ilişkin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Lübnan dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı şu açıklama yer alıyor: Bize düşen görev de kanunların verdiği yetkiyi kullanmaktı. Eğer açığa aldıktan sonra farklı adım atılırsa, bizim atacağımız adım var. Kuzu, önceki gün Milliyet’in manşetindeki sözlerini tekrarlıyor, yargının tekliği prensibini hatırlatarak, “Tartışmalar bir yorumdan kaynaklıyorsa, bunu ortadan kaldıracak düzenleme yapılır. Üç general konusunda yükselme işlemi gerçekleşmemiş, Yasa ‘emekli olur’ diyor, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) diretiyor...” yorumunu yapıyor,
Türbanlı milletvekili
Referandum sonrası Başbakan’ın “yeni anayasa” hazırlığı için kameralar önünde “görevli ilan ettiği” Burhan Kuzu’dan ajandasını soruyorum. Kuzu, Başbakan’ın bu konuda yaptığı açıklamalarını yineleyerek; hem parti içinde, hem de STK’larla yürütülen çok yönlü çalışmalara işaret ediyor. Başbakan’ın 2011 genel seçimlerinde, Meclis’e türbanlı milletvekili girmesinin önünü açma iradesi gösterdiği bir sır değil.
İlk çıkış, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Kızılcahamam toplantısında partinin türbanlı yöneticilerinden Fatma Bostan Ünsal’ın “Bizi Meclis’e sokmazsanız, bağımsız aday oluruz” anlamına gelen sözleriydi...
Lübnan gezisinde, Başbakan’ın “Kadınlar birbirlerine destek olsun” sözlerinin fiili duruma dönüştüğünü deneyimledik. Bu gezide bir ilk gerçekleşti ve Başbakanlık uçağına kadın gazeteci alındı.
Geziye katılan ve Beyaz TV’de yaptığımız “4 Kadın 1 Erkek” programındaki mesai arkadaşlarım Hilal Kaplan “türbanlı”, Sevilay Yükselir “başı açık” olarak, yan yana bir resim verdiler. Erdoğan’ın uçakta, Yükselir ve Kaplan’a dönerek “Bunu siz yapacaksınız” demesi, siyasi refleksleri Meclis’e odaklı kesimler tarafından, gazetecilere milletvekilliği teklifi olarak da yorumlandı.
Erdoğan’ın aynı zamanda olası milletvekili adayları arasında 25-30 yaş arasındaki gençlere dikkat çekmesi, Kaplan’a Ankara yolunun açıldığı izlenimi verdi.
Kuzu’ya dönüp, “Türbanlı milletvekili olabilir mi?” diye sormak gerekti. Kuzu “Yasal engel yok. Toplumsal uzlaşı ile aşılır” diyor.
Kuzu, Anayasa’da “Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı”nı düzenleyen 70. Madde’ye atıfta bulunuyor: “Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez.”
Hukukçuların bu yaklaşım üzerinde mutabık değiller. Ortada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “Toplumu bölüyor, kişisel özgürlüklerden çok politik bir sorun, geleneksellikten uzak; modern toplum yaratma, vatandaşları dinine göre ayırt etmemeyi öngörür” gibi gerekçelere dayandırarak verdiği, “türban yasağı”nı destekleyen kararları varken; bu iş o kadar kolay değil.
Benim anladığım hükümet, “Meclis’te türban” meselesini, üniversitelerde yaygınlaşan “türban serbestisi” uygulamasıyla eşitleme eğilimi taşıyor.
Valiyi kaygılandıran şiddet
Düğün atmosferine dönersem, 2007 yılında yaşamını yitiren Develili hayırsever işadamı ve TUROB Başkanlarından Hüseyin Şahin’in oğlu, Antalya Queen’s Park Otelleri’nin ortağı Murat Şahin’in nikah şahitleri arasında, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay da vardı. Günay, İbrahim Tatlıses sahne almadan bir saat kadar önce düğünden ayrılmıştı. Aynı masayı paylaştığımız İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve eşi Gül Mutlu ile Tatlıses’in, Kayserili aileye Kürtçe türkülerle halay çektirmesini kritik ediyoruz.
Rizeli Vali Mutlu, “Ben de iyi halay çekerim” diyor... Vali Mutlu’ya kadına yönelik şiddet eylemlerindeki artışı soruyorum: “Evet, maalesef... Güneydoğu’da yoğun, kültürel bir sorun. Hem kadınlara, hem de erkeklere bu yönde eğitim verilmeli” diyor.
Bu sırada Gül Hanım’ın yaptığı “Diyarbakır halkı yapılan hizmeti çok çabuk alır. Sevgi ve ilgi ile üzerine gidilmesi gerekir” yorumu, kendi pratiklerinden çıkan bir gözlem olarak dikkatimi çekiyor.
Tatlıses ile ilgili de bir dipnot aktarayım: Pek alkış duymadım! Nedenini burada analiz edecek değilim. Yalnızca “sanatçının” cinsiyetçi, baskıcı, faşizan tutumlarını hatırlatmakla yetineceğim.