Başbakan Tayyip Erdoğan 7 tepeli kentin “deprem riskini”, geçtiğimiz pazar günü 7 bakan ve yetkililerle görüşüp, siyasi öncelikleri arasında konumlandırdı.
Açık söylemeliyim ki; “Afet Zirvesi”nin medyaya cılız yansımasına şaşırdım. Bir TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nin basına kapalı bölümü bile Türkiye’yi yasa boğan facialardan daha mı çok ilgi görüyor, nedir anlamadım. Başbakan, bakanlar, bürokratlar, uzmanlar bir araya gelerek ilk kez sel, heyelan ve deprem gibi felaketleri, “doğasına” bırakmayan bir siyasi irade sergiliyor. Toplantının yapıldığı gün, Amerikan Büyükelçiliği’ne yakın çevrelerden bir dostum ile sohbet ediyoruz...
Amerikalıların 1999 Gölcük depreminden sonra İstanbul’da 7-7.5 şiddetinde bir deprem olma olasılığının ilk 10 yılda yüzde 30, ilk 30 yılda yüzde 60 olduğunu söylediklerini anlatıyor.
İlk 10 yılı geride bıraktığımıza göre, riskin yüzde 60’ın üzerine çıktığı gerçeği zirvenin de ana gündemini oluşturuyor.
Kamusal önlemler yetersiz
Ölümcül korkuyu hak eden “İstanbul’da deprem riskine” karşı, yapı stoğunun güçlendirilmesi ve riskli alanların boşaltılması meselesine duyarlı bir yönetim sergilendiğini söyleyemem.
Son günlerde gerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, gerekse de TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın deprem riskine dikkat çekmesini tam da noktadan ele alıyorum. Demek ki bıçak kemiğe dayanmış!
Depremi takip eden günlerde beliren Zeytinburnu Belediyesi’nin “kentsel dönüşüm” projesi tamamlanmadı. 2007 yılında Çalık grubuna ihale edilen Tarlabaşı dönüşüm projesi ilerlemedi. Kaldı ki bu proje için TBMM’den özel bir yasa bile çıkartıldı.
Topbaş bu olumsuz deneyimlerden sonuç çıkarmış olacak ki; Fikirtepe’de öngördüğü kentsel dönüşüm projesi için halkın inisiyatif aldığı bir model açıklıyor.
Bana göre halk bir araya gelip, yap-satçı müteahhitle bu işi çözemez.
TOKİ iyi bir örnek
Kentsel dönüşüm alanında somut sonuçları TOKİ’den alabiliyoruz. TOKİ, İstanbul’da; Esenler, Halkalı, Ayazma, Tuzla, Maltepe gibi 15 ayrı yerde “kentsel dönüşüm” başlattı. Bu kapsamda 6000’in üzerinde konut tasfiye edildi ve yeni konutlar hak sahiplerine dağıtıldı.
TOKİ; Tarlabaşı’nda Çalık’ın yapamadığını, Ankara Büyükşehir Belediyesi ile kurduğu TOBAŞ aracılığı gerçekleştirdi. Ankara Protokol Yolu’nda gecekondular yıkıldı, hak sahipleri yeni evlerine taşındı.
Türkiye genelinde yerel yönetimlerle ortak hareket eden TOKİ, toplam 121 bölgede 53 bin 379 konutluk uygulamayı devreye soktu. Kaynak sorunun aşılmasında da bugüne kadar 400 binin üzerinde konut üreten TOKİ önemli bir araç olarak işlev görebilir. Tüm bu nedenlerden ötürü TOKİ’nin birikimi, yeni “afet yönetimi” pratiğinde önemli bir işlev görebilir.
Yasa çıkartılacak
Toplantıda alınan kararlara bakarsak; yasal düzenlemelerin yapılması kararlaştırıldı.
Enerji ve Ulaştırma bakanlarının da katıldığı zirvede, özellikle İstanbul’da tarihi dokuya uygun olarak metro ve altyapı çalışmalarının hızlandırılması görüşüldü.
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek koordinatörlüğünde yürütülecek deprem çalışmalarında, “büyükşehir belediyelerinin“ başına Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı da olan Topbaş getirildi.
Valilik, Büyükşehir, TOKİ ve Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırmaları Enstitüsü’nün yaptığı sunumlar izlendi ve İstanbul’da deprem risk haritasının çıkartılmasına karar verildi.
İTÜ ve TÜBİTAK’ın ortaklaşa “ar-ge çalışmaları” başlatması görüşüldü.
Tarımsal kesimde deprem, sel ve heyelan riskinin göz önüne alınarak, yapıların güçlendirilmesi gündeme geldi.
Belirli aralıklarla yapılması önerilen “Afet Koordinasyon” toplantılarına, üniversitelerin yanı sıra sivil toplum örgütlerinin katılımının sağlanması öngörüldü.
İhtiyaç belli: “Kentsel dönüşümün” gerçekleşmesi için, hukuki-ekonomik-mühendislik-mimari alt yapısı tamamlanmış, kamu otoritesinin halk ile birlikte oluşturacağı bir “yönetişim modeli” inşa etmek gerekir.