Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geniş bir açıyla Irak yazısı yazmama; Erbil’de Irak Kürt Bölge Yönetimi (IKBY) Başbakanı Behrem Salih ve Eğitim ve Kültür Bakanı Safin Dizayee ile yaptığım temaslar yol açtı.
Ayağımın tozuyla katıldığım TÜSİAD Yüksek İstişare toplantısında işadamlarıyla yaptığım sohbetler, Irak’tan beklentileri daha netleştiriyordu.
Erbil cephesini ayrıntılı olarak aktarmıştım; bugün yalnızca Behrem Salih’in “Türk firmalarıyla yaptığımız ortaklıklar sayesinde Kürdistan bu kadar ilerleyebildi. Gelişmemizde Türk firmalarının katkıları çok büyük; artık kimse Kürtlerle Türkler arasında yeni tesis edilen bu iyi ilişkiyi manipüle edemez” cümlesini hatırlatmakla yetineceğim.
Dizayee’nin ise Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi’ne ilişkin yorumunun, bölgesel enerji politikalarını anlamamıza yardımcı olacağını düşünüyorum. Dizayee, “Ortadoğu’da petrol ve doğalgaz kaynakları İslami yönetimlerin elinde. Enerji vahası; Nabucco hattına verilecek Kürdistan gazını Türkiye’nin Avrupa’ya taşıması ile laik yönetimlerin istikrarına kavuşacak” diyordu.
Buraya bir nokta.

Barzani’ye iade-i ziyaret
Amerika’nın Irak’ı işgal etmesiyle ortaya çıkan Federe Kürt Bölgesi’ne ilk Türk yatırımları enerji alanında gerçekleşmiş ve Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı öne çıkarılmıştı. Irak’ın petrol ve gelir paylaşım yasalarının çıkmasıyla birlikte yatırımlar fiili olarak işlerlik kazanabilecek.
Sınır komşuluğundan gelen yakın ilişkiler nedeniyle Erbil ile Türkiye arasında müteahhitlik ve ticaret hacmi ise 7-8 milyar dolara ulaşmıştı. Gerek Türkiye, gerekse de IKBY tarafı, ikili ticaret hacminin 20 milyar dolara çıkmasını, gerçekleşmesi mümkün bir hedef olarak ortaya koyuyor.
Peki bugüne kadar özel sektör eliyle gelinen bu noktanın sıçramasına ne yol açacak? Elbette ki Türkiye’nin IKBY’ye uyguladığı açılım politikaları...
Barzani’nin Ankara’ya gelmesinin bir kırılma noktası olduğunu vurgulamama gerek var mı? Nihayet Barzani’nin beklediği büyük adım da 14 Ekim’de TÜSİAD’ın iadeyi ziyareti ile atılacak. Zira Kürt yönetimi Türkiye’den büyük yatırımlar bekliyor.

Büyük ihaleler bekleniyor
TÜSİAD’ın geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaptığı YİK toplantısında işadamlarından Erbil ziyareti ile ilgili görüşlerini öğrenmeye çalıştım.
Ümit Boyner başkanlığında geniş bir heyet Erbil’e gitmek konusunda hevesli. Örnek vermek gerekirse Sedat Alaoğlu gibi yatırım ve ticari ilişkileri olmasa da “meraktan” dolayı Erbil’e gitmek isteyenlerin yanı sıra, Başkan Yardımcısı Haluk Dinçer gibi “Bizim için riskli bir yer” diyenler de yok değil.
Bugüne kadar Erbil’de en büyük ihaleyi Makyol-Cengiz konsorsiyumu almış, 400 milyon doların üzerinde bir ihaleyle Erbil uluslararası havaalanı inşaatını teslim etmişti. İkinci büyük ihale de Erbil’i kuzey doğusuna bağlayan Kora-Şaklava-Kandil Otoyol Projesi de 180 milyon dolara Yüksel İnşaat’ta kalmıştı. Yüksel İnşaat Yönetim Kurulu üyesi Emin Sazak’tan “Sırada daha büyük ihaleler var; Irak hükümetinin kurulması bekleniyor” bilgisini alıyorum.

Boru fabrikası kuracaklar
Erbil’de yapılan doğrudan sermaye yatırımlarından çok fazla örnek veremem. 14 Ekim’de resmi açılışı planlanan Koç Holding’in Divan Oteli’nin maddi değerinin yanında simgesel anlamı çok daha güçlü.
Geçtiğimiz yıl Mustafa Koç’un Erbil’e yaptığı gizli ziyaret, yerel halk arasında efsaneye dönüşmüş durumda.
TÜSİAD salonunda yatırıma hevesli tek işadamı Karamancı Holding’in patronu Fatih Karamancı olduğunu söyleyebilirim.
Karamancı “Boru yatırımı yapabiliriz” diyor. Karamancı Holding’in kanalizasyon ve izale hatlarında kullanılan boru üretimini yapan Süperlit Boru Sanayi’nin Düzce ve Romanya’da fabrikaları bulunuyor. Süperlit’in Güney Doğu ile birlikte 70 milyon euro yatırımla Suudi Arabistan, Libya ve Rusya’da fabrika açma girişimleri olduğunu açıklanmıştı. Bu vizyona Erbil’in de eklendiğini öğrenmiş olduk.