Dünya Odalar Federasyonu (WCF) ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı, önceki akşam İstanbul’da Hong Kong merkezli lojistik firması Li-Fung’un patronu Victor K. Fung ve eşi adına bir davet verdi.
Yırcalı’nın eşi Nur ve aile şirketi Balıkesir Elektromekanik Sanayi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı oğlu Sırrı Yırcalı ile birlikte konuklarıyla yakından ilgilendiği bir akşam yemeğiydi.
Konuk önemli. Temsilcisi olduğu ünlü markaların yanı sıra Wall Mart gibi mağaza zincirlerine, Türkiye’den yılda 600 milyon dolarlık alım yapıyor.
Aynı zamanda Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) Yönetim Kurulu Başkanı da olan Fung’un, bundan 10 yıl önce geldiği Türkiye’yi “bölge merkezi” ilan etmesi beklenen ilgiyi gördü; dün de işadamını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kabul etti.
Fung, Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Li&Fung’un yeni İstanbul merkeziyle ilgili kararını şöyle anlatıyordu:
“Avrupa’da Londra, Hamburg’u seçmek varken, Türkiye’yi seçtik. Türkiye’yi; Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Avrupa’ya erişim konusunda bütün bölge için iyi bir merkez olduğundan dolayı önemli görüyoruz.”
Eczacıbaşı: İşlerim yoğun
İş dünyasının, üst düzeyde katılımın sağlandığı yemekte, Bülent Eczacıbaşı’na önümüzdeki hafta yapılacak TÜSİAD genel kurulunu hatırlatmadan edemedim:
“Size bu dönemde de TÜSİAD başkanlığı teklif edildi mi?”
Eczacıbaşı “Evet konuşuldu ama bu çok mesai gerektiren bir görev, işlerimin yoğunluğundan dolayı kabul edemedim” yanıtını veriyor.
Böylece kulislere yansıyan bir bilgiyi, birinci ağızdan teyit etmiş olduk.
Bugünlerde teyit edilmeye müsait çok konu var. Bunların başında da Türkiye-İsrail ilişkilerinde son bir yıldır yürütülen gizli-açık diplomasi geliyor.
Önceki yazımda, DEİK Olağan Genel Kurulu’nda sahneye davet edilen DEİK Şeref Üyeleri’nden söz ederken, Jak V. Kamhi’nin katılımına dikkat çekmiştim.
Başbakan Erdoğan’ın konuşmacı olduğu sahnede anonsları Başbakanlık yapıyordu. Kamhi ile birlikte Feyyaz Berker, Nihat Gökyiğit ve Nejat Basmacı’nın yer aldığı fotoğrafta; diğer DEİK Şeref Üyeleri’nden Rahmi Koç, İbrahim Bodur, Şarık Tara yer alamamıştı; gelmemişlerdi.
İsrail’in yanıtı bekleniyor
Kamhi’nin, Erdoğan ve İsrail Cumhurbaşkanı Peres arasında geçtiğimiz yıl Davos’ta yaşanan “one minute” gerginliğinin giderilmesi konusunda yürüttüğü başarılı diplomasi nedeniyle sahneyi paylaşmasını konu ediyordum.
Kamhi’nin bir Türk Dışişleri mensubu gibi İsrail-Amerika-Fransa arasındaki ilişkilerde önemli rol oynağını biliyoruz.
İsrail ile yaşanan son gerginlik üzerine; Filistin’de elini kolunu sallayarak gezebilen tek Musevi olan Kamhi’ye yeniden Tel Aviv-Washington hattında görev düşer mi?
İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın 17 Ocak’ta yapacağı Türkiye ziyareti önceki gün akşam saatlerinde yapılan son görüşmelere kadar ertelenmemişti.
Ne var ki Cumhurbaşkanı Gül’ün dün yaptığı “Özür gelmezse, Büyükelçimizi geri çekeriz” açıklaması sonrasındaki gelişmeler belirsizliğini koruyor.
Son dakikaya kadar yapılan yorumlar, “alçak koltuk” skandalının, İsrail koalisyonu arasındaki uyumsuzluğun eseri olduğu yönündeydi. Dikkatler iki ülkenin savunma bakanları üzerine çevrildi.
18 Ocak’ta TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun Birleşmiş Milletler’deki temaslarını izlemek üzere New York’a hareket ediyorum.
Merak ediyorum, aynı uçakta yer alması beklenen Jak Kamhi’nin rotası neresi olacak?
Kamhi’ye, geçtiğimiz aylarda yaptığı Amerika seyahatinde Türkiye’nin İran ile yakınlaşması hatırlatılıp, “Türkiye 9 yıl sonra nerede olur?” sorusu yöneltilmişti.
Bu soruya verilen yanıt, “AB ve ABD’nin Türkiye’ye tutumu belirler“ olmuştu. Durumda bir değişiklik yok.
