Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Kemal Nehruzoğlu önceki gün, Cumhurbaşkanlığı'nda KalDer ile toplantıdaydı. Sempozyuma Sezer'in katılamayacağı bilgisinin geldiğini söyleyen KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, "KalDer kongrelerine siyasiler davet edilmiyor. Ancak kamuda üst düzey görev yapan müsteşarlar, genel müdürlerle çok yakın ilişkilerimiz oluyor. Maliye Bakanlığı Müsteşarı Hasan Basri Aktan yönetim kurulu üyemiz" diyor.Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) tarafından tasarlanan "Beş Aşamalı Avrupa Mükemmelliğe Yolculuk Programı"nı yürüten KalDer, 15. Kalite Kongresi'ni de 21-22 Kasım tarihlerinde topluyor. Almanya eski başbakanlarından Gerhard Schröder'in de konuk konuşmacı olarak katılacağı kongrenin ana teması ise "Düşünce Kalitesi ve Küresel Yönetim" olarak belirlendi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in himayelerinde Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından düzenlenen iki günlük 7. Kamu Kalite Sempozyumu bugün bitiyor. "Ülkelerarası Rekabet ve Kamunun Rolü" ana temalı sempozyum, ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştiriliyor. Nuhoğlu, KalDer yönetim kurulundan Dr. Yılmaz Argüden, Abalıoğlu Holding CEO'su Faruk Güler ve KalDer Genel Sekreteri Hakan Kilitçioğlu ile geçen akşam buluştuğumuz yemekte kongreleri ve hedeflerini konuştuk.Argüden, "Düşünce kalitesi eylem kalitesini belirler" vurgusunu yapıyor. Bu sözü açarken, TÜSİAD'ın yaptığı Çin gezisinden yeni dönen Güler'in gözlemlerini de alıyorum. Güler, Abalıoğlu'ndan önce Endonezya ve Tayland gibi Uzakdoğu ülke deneyimlerine sahip.Çin'in davetlisi olarak bir grup gazeteci arkadaşımla birlikte gittiğimiz Şanghay, Şian ve Pekin illerinde ekonomi ve yerel yönetimlerle temaslarda bulunmuştuk. O nedenle Güler'in taze bilgilerini önemsiyorum. Düşünce kalitesi Güler iki noktayı öne çıkarıyor: Çin, ülkedeki gelişmişlik farklılıklarını gidermeye ağırlık veriyor ve iç tüketimi artırıyor, yeni teknolojilere geçiyor. Güler'in Çin'le ilgili önemli bir saptaması da Afrika ülkelerini keşfetmesi. Doğal kaynaklara sahip Afrika ülkelerine "karşılıksız" yardım yaparak bu bölgedeki doğal kaynakları ele geçiriyor.Argüden Çin'in başarısının "Uzun vadeli plan yapmak" olduğunu vurguluyor. 1985 yılında dışa açılma programını benimseyen Çin Halk Cumhuriyeti, 2008 yılındaki Pekin olimpiyatlarına hazırlıklarını bitirmek üzere, 2010 yılında dünyada 5 yılda bir yapılan "EXP0 Dış Ticaret Fuarı"na ev sahipliği yapacak. Argüden, "küreselleşmeyi sorgulayan rejim sistemi"ni tartışmaya açıyor. Serbest piyasa ve demokratik rejimlerin bugünün "çelişkilerine" yanıt vermekte güçlük çektiğini vurguluyor. Örneğin, patent yasaları nereye kadar verimliliğe ve gelişmeye katkı sağlıyor? Demokratik katılımlı uluslararası örgütler, üyelerine eşit oy hakkı tanıyabiliyor mu? ABD, Irak halkının geleceğini belirleyebiliyor ancak Irak halkı ABD Başkanı'nı seçemiyor gibi.Nuhoğlu, AB sürecinin Türkiye'ye "küresel sorunlara katılma" sorumluluğu yüklediğini vurguluyor. Dünya sorunlarına ne ölçüde çözüm üretebilirsek, o ölçüde "küresel paydaş" olma hakkımızın doğacağını ekliyor.KalDer'den örnekler veriyor. EFQM'de en fazla sayıda "denetim uzmanı"nın Türkiye'den oluştuğunu belirten Nuhoğlu, "Denetim kurulu başkanı da Türkiye'den. Avrupa Kalite Ödülü alan ülkeler içinde Türkiye 19 ödülle birinci sırada. 50 bin kişi Türkiye'de kalite ödülü aldı" diyor.Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanlığı'nı 2007 Ekim'inde yapılan seçimlerde bırakacağını da söyleyen Nuhoğlu'nun, yeni görevi bende, siyasal ve ekonomik sorunlara çözüm getirmede "sivil" katkının öneminin artacağı fikrini uyandırıyor. syilmaz@milliyet.com.tr AB'ye fikir katkısı