Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

2005 yılı başlarında Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu (son karar noktası), TMSF'nin Demirbank'a el koymasının "haksız bir işlem" olduğuna karar verdi. Bunun üzerine, Cıngıllı ailesinin Demirbank üzerine kayıtlı taşınmazlarda hak talep etmesi gündeme geldi.23 Kasım 2003'te düzenlenen terör saldırısının ardından sadece bir reklam duvarı gibi kullanılabilen Levent'teki HSBC binasını, geçen günlerde TMSF satışa çıkaracağını ilan etti. Bu duyuruyu takip eden bir iki saat içinde Cıngıllı Holding'in başvurusu üzerine, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi.Bu kez TMSF mahkemeye gitti, Cıngıllı Holding aleyhine yürütmeyi durdurma kararı aldı ve yeniden satış takvimini duyurdu. Mahkeme bu kararı da bozdu ve 32 milyon dolar muhammen bedel belirlenen Levent'teki binanın satışı TMSF'nin gündeminden düştü.İstanbul 5. İdare Mahkemesi Başkanı Serap Ülgen'in itirazı Cıngıllı Holding'in iddialarını destekler nitelikteydi:"Herhangi bir hukuki dayanağı kalmayan bankanın devir ve satışına ilişkin idari yargı tarafından verilmiş kararlara karşın, bankaya ait taşınmazın satışına ilişkin karar yasal dayanaktan yoksun bulunup, uygulanması halinde davacı yönünden telafisi güç zararlara neden olacağından yürütmenin durdurulması isteminin kabulü gerekirken, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum."TMSF'nin elinde Levent'teki binanın satış sürecine "emsal" oluşturacak bir mahkeme kararı daha bulunuyordu.Demirbank A. Ş'nin iştiraklerinden birine ait taşınmazla ilgili mahkeme kararı (2005-2394 No'lu karar) açıklandı. Mahkeme, satışın yapılmasına olanak olmadığına karar verdi.Demek ki, mahkemelerden TMSF'nin ileri sürdüğü gibi "Bu gayrimenkullerin tapusu Fon'da" kararının çıkması çantada keklik değil. O zaman "satış" acelesi niye? Demirbank'ın İngiliz bankası HSBC'ye satılmasıyla birlikte "Banka gitti, iş bitti" denirken çıkan yargı kararları, TMSF ile Cıngıllı ailesini karşı karşıya getirdi. Sıksalar dişlerini 10 yılı dolduracaklardı... TMSF'nin 1998 yılında el koyduğu Bank Ekspres'in sahibi Korkmaz Yiğit, geçen hafta borcunu yapılandıran anlaşmayı nihayet imzaladı.Yiğit 554.9 milyon dolarlık borcunu 12 yılda eşit taksitlerle ödeyecek.TMSF'nin borç tahsilatında en zorlandığı batık banka patronlarından biri Yiğit olmuştu. TMSF, Yiğit'in üzerinde kayıtlı mal-mülk, iş-güç bulamıyordu. Çünkü Yiğit, bir holding patronu veya sanayici değil, güçlü bir "sat-yap" müteahhidiydi. Pazar günü bu köşede yazdım. "Halkın avukatlığı"na soyunan işadamı Doğan Kasadolu, gönüllü olarak takip ettiği hukuk davaları arasında, Yiğit'in de mal varlığını araştırıyordu. Öyle ki TMSF bundan bir süre önce Kasadolu'na, Yiğit davasına verdiği "katkılar"dan dolayı teşekkür plaketi verdi.Yiğit, Kasadolu'nun gayretlerinin kendisine borcu olan işadamı Kemal Gülman'ın işine yaradığını iddia etti. Gülman ile Kasadolu'nun ilişkisi olduğunu öne süren Yiğit, "Eski ortağım Gülman'ın bana 20 milyon dolar borcu var. Borcumu takip edecek gücüm olmasın diye TMSF ile uzlaşmamı istemiyorlar" diyor.Yiğit'in bu sözlerinden anlaşılıyor ki, çete davasından tutuklanan Kürşat Yılmaz'ın adının da karıştığı Gülman'dan tahsilat işinde uzlaşma sağlanamamış. syilmaz@milliyet.com.tr Kemal Gülman, Yiğit'e olan borcunu yapılandırmamış!